13. Bölüm

3.5K 272 41
                                    

Sehun sıkıcı ve bunaltıcı ortamdaki konuşmalardan bunalmıştı. Biran önce Luhan'ın yanına gitmek onun yanında huzurunu tekrar sağlamak istiyordu. Dışarıda yalnız olduğunu düşündükçe endişesi katlanıyordu. Tek başına dışarı çıkmasına izin verdiği için pişmanlık her geçen saniyede kendini belli etmeye başlamıştı. Salondan direk balkona çıktığında gözleri Luhan'ı aradı. İçinde bu zamana kadar hissetmediği bir korku oluştu.

Tao Luhan için edişelendiğinden sert bir şekilde kapıyı açarak balkona girdi. Sehun'un da orda olmasını beklemiyordu. Bu hızlı giriş Sehun'un sıçrayarak kendisine gelmesine neden oldu.

"Acil bir durum var Majesteleri. Bir kaç adamın ormana doğru kaçtıkları bilgisi geldi. Kraliçe'nin peşinde olan adamlar olduğunu düşünüyorum." Tao Luhan'ın burda olmadığını farkedince korktuğu endişelendiği şeyin gerçekleştiğini anladı.

Sehun tüm kanının vücudundan çekildiği hissetti ve kelimeleri özenle seçerek korkusu dudaklarına vurmuş bir şekilde kekeleyerek sordu. "Ta.. Tao Luhan nerede? Ondan gözünüzü ayırmamanız gerekmiyor muydu? Şimdi neden onu burda göremiyorum? Cevap versene."

"Beni affedin majesteleri. Kesinlikle benim hatam. Görevimi yerine getiremedim. Hemen arama çalışmalarını başlatıyorum." korkuyla cevapladı Tao.

"Adamlarını iyi eğitememişsin Tao. Senden böyle bir disiplinsizlik beklemezdim. Beni hayal kırıklığına uğrattın. Adamlarını ormana yönlendir. Onu bulmadan geri dönmesinler. Sarayın giriş çıkışlarını kapatın. Bende şimdi ormana onu aramaya çıkıyorum." sert bir şekilde emirlerini ilettikten sonra harekete geçti. Öfkeliydi ama kendi akılsızlığına. Sadece kendi suçu için günah keçisi arıyordu. Bulduğu kişi ise karşısında endişeyle bekleyen Taoydu.

"Bu çok tehlikeli majesteleri bu işi bize bırakın lütfen. Sizin başınızada birşey gelmesi isteyeceğimiz son şey." Tao kralında tehlikede olması düşüncesiyle paniklerken Sehun soğuk kanlılığını korumaya çalışıyordu.

"Sence Kraliçem tek başına, ormanda peşindeki adamlardan kaçmaya çalışırken ben burada rahatça bekleyebilecek bir insan mıyım Tao? Ne kadar korkmuş ve zarar görmüş olabileceğini düşündükçe kalbim sızlıyor ve bir daha hiç atmayacakmış gibi hissediyorum. Bu son kararım şimdi gidelim." Sehun kesin bir şekilde konuştu.

Hızlı bir şekilde aşağıya inip ormana dağıldılar. Korumalardan ayrı bir şekilde Sehun Luhan'ı kendi başına aramaya başladı. Onun olanı yani kraliçesini geri istiyordu. Bulmak için elinden geleni yapacaktı.

Onu kaybetme düşüncesi canını yakıyordu. Pişmandı yaptıklarından ve ona yaşattıklarından. Tanrıya onu ona vermesi için delicesine dua ediyordu.

İnsanların kaybettikleri şeylerin değerini onlar yanlarında yokken anlaması çok ironiydi. Aynı şekilde yanlarındayken değerleri bilinmeyen kayıpken değerleei hatırlanıyordu.

Ormanın derinliklerinde ulaştığında tüm gücüyle daha önce çok fazla kullanmadığı Luhan'ın ismini tüm gücüyle bağırmaya başladı.

---

Luhan ormanlık alanda son sürat hayatı için koşarken Sehun'un onu bir an önce bulması için dua ediyordu.

Peşindeki adamları karanlıkta atlatmayı başarmıştı. Ama kendi önünü bile zor görüyordu. Nefes nefese ormanda koşarken ayağının takılmasıyla yere düştü.

Ayağı burkulmuş ve düşerken alnını yerdeki taşlara çarpması nedeniyle alnı kanıyordu.

Daha fazla koşamayacağını düşündüğü için bir ağacın önünde oturmaya karar verdi. Yorulmuş ve yaralanmıştı.

Royal ProposalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin