- "5"

317 48 371
                                    

"...Ateş ile barutun son dansıydı bu. Başka bir evrende, en güzel halinle görüşmek üzere sevgilim."

...†


Yaşarken ölmek gibiydi ya da sadece ölümün hançeriydi bu kalplere saplanan acı. İrisler birbirlerini yeniden buldu. Özlemle, hayal kırıklığıyla doluydu o gözlerin içi. Aşk ile lanetin savaşıydı bu ama kazanan yoktu, olmayacaktı. Lanet ölümü hapsedip aşkı özgür kılmayacak iki beden tek ruha sığamayacaktı hiçbir zaman.

En başından ön görülen tek bir zafer, tek bir son vardı.

"Bu imkansız!" Diyerek yeniden karşı çıktı Ji-Soo.

Koca salonun içi sessizlik doluydu. Roseanne kontrol için yatağa yatırılmış, Jungkook ise stresle kapının önünde yerini almıştı.

"Bana izin verin." Dedi bir kadın kapının ardından içeriye girerken.

Ji-Soo onu görür görmez ayaklanmış Jungkook duruşunu dikleştirmişti. İçeriye giren genç kadın başıyla onları selamlarken Roseanne'nin yanına yerleşti. Roseanne koruma iç güdüsü ile elini karnına atarken Jungkook onun yanına ulaştı.

"Endişelenme, Nayeon doğacak olan tanrı ve tanrıçalar ile yakından ilgilenen bir gökyüzü halkı vatandaşı. Bizzat Zeus tarafından yetiştirildi, Annem bana hamile kaldığında da onun yanındaydı. Şimdi senin yanında olacak."

Roseanne'nin içi rahatlarken Nayeon'un gülümseyen yüzüne baktı. Dışarıdan bakıldığında çıt kırıldım bir kıza benziyordu fakat işine başladığında yüzü ciddiyete bürünmüştü.

"Dieux me dit..." Dedi Nayeon. Eli Roseanne'nin karnının biraz üstünde geziniyor, parmakları tenine temas etmiyordu.

Gözlerini yumarak konuşmaya devam etti.

"Qui est cette créature, une déesse qui régnera avec son intelligence ou un dieu qui fait peur avec sa puissance ?"

Roseanne, Nayeon'un söylediklerini anlamıyordu ama karnında ki kıpırdanmayı hissetmişti. Çok değil birkaç saniye sonra Nayeon söylediklerini bu sefer herkesin de anlayabileceği dilde tekrar etti.

"Söyleyin bana tanrılarımız..."

Bir duanın esiri gibi yalvarıyordu titreyen parmakları.

"Kimdir bu canlı, zekasıyla hükmedecek bir tanrıça mı yoksa kudretiyle korkutan bir tanrı mı?"

Gözleri aniden dehşet içinde açıldığında odada ki herkes nefeslerini tutmuştu. Nayeon'un sevimli bakışlarının yerini öfke almış, hışımla Kader Meleğine dönmüştü.

"Bunu Zeus'a nasıl bildirmezsin?!"

Kader Meleği utanç içinde başını eğerken Ji-Soo ayaklandı.

"Zeus bir şeyi öğrenmek isteseydi, bilirdi. O harekete geçene kadar bu rezilliğin ona söylenmemesini emrettim."

Nayeon oturduğu yerden kalktı ve Ji-Soo'ya döndü.

Eros's Dagger †Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin