"4"

321 45 113
                                    

"Saklı Orman"

"Siz ciddi misiniz? Ne demek 'saklı ormana gidiyoruz.'? Siz ölmeyi bayılmak mı sandınız?"

Felix bağıra bağıra yurt odasının içinde gezinen ondan birazcık büyük arkadaşına ve onu oturtmaya çalışan ondan büyük arkadaşına baktı.

Jisung'un isteğini sonunda kabul etmek zorunda kalmışlardı. Çünkü, ellerinde ki fikirler bitmişti.

" Jeongin Hyung bırak beni! Saklı ormana gidiyoruz diyorlar be! Duyan da markete süt almaya gidiyoruz sanacak, öyle bir sakinlikle söylüyorlar. Hele şuna bak bir de. Nasıl sırıtıyor? Ölmek mi istiyorsunuz?"

"Seungmin, güzelim, otur. Hadi."

Jeongin son kozunu kullanıp küçüğünün ilgisini çekmeyi başardı.

Herkes bilirdi, Seungmin'in Jeongin'e zaafı vardı.

Küçük bir bakışmadan sonra sekiz yataktan kendisine ait olana oturdu.

"Tamam, sakinim. Siz istediğiniz yere defolabilirsiniz ama ben gelmeyeceğim."

"Seungmin~"

Arkadaşları Seungmin'e tatlılık yaparak seslendiğinde o gözlerini devirip kafasını iki yana sallamıştı.

Bu işe yaramazdı, o Chan değildi.

"Asla gelmem."

2.5 saat sonra :

"Tanrı hepinizin cezasını versin! Ne işim var benim burada?"

Diğerleri arkadaşlarının bu sistemine güldü. Ne kadar gelmeyeceğini söylese bile sonunda arkadaşlarını tek bırakmamış ve onların peşine takılmıştı.

Tabii bunda Jeong'un eğer gelirse onunla uyuyacağını söylemesinin de büyük bir payı vardı ama şhhh, sessiz olun yahu!

"Seungseung hyung bize kıyamadığını hepimiz biliyoruz. Kandırmaya çalışma bizi."

Diyerek güldü Felix. Hyunglarının hepsini çok seviyordu ve onlarında kendisini sevdiğini ve ona kıyamayacaklarını bildiğinden yaramazlık yapmaktan çekinmiyordu.

Bir süre sesiz sessiz yürüdükten sonra karşılarına çıkan tellere baktılar. Neredeyse gökyüzüne uzanıyordu.

Kamerayla telleri göstermeye çalışan Minho konuştu.
"Eee şimdi ne halt edicez?"

Jisung 32 diş güldü.

"Ben biliyorum ne yapacağız, önce kamerayı kapat ama."

Bir süre sonra kamera yeniden açıldığında toprak bir yolda yürüyorlar ve Chan Felix ile uğraşıyordu.

"Lixie~ Çilli fotoğraflarını paylaşsak mı artık?"

Felix Hyunjin'e doğru koşarken bağırdı.

"Yah! Hayır Tabii ki hyung."

Felix'in bu tepkisine hepsi kahkaha attı

"Geldik."

Changbin'in sesiyle herkes sessizleşmişti.

Bu ormanda neden ölüm sessizliği olduğunu sorguluyorlardı.

"Burası çok sessiz."

"Evet, sanki tek bir hayvan bile yokmuş gibi."

"Şey gibi değil mi? Korku filmlerinde her şey başlamadan önce oluşan o sessiz beş dakika var ya o gibi."

Hyunjin cümlesi bittiği anda ensesine şaplağı yemişti.

Chan ona sinirli gözlerle bakıp konuştu.

"Boş yapıyorsun Hyunjin. Yapma."

Bu aralarında, bir süreliğine, geçen son konuşmaydı.

Hiç biri düşünmemişti ama, ya Hyunjin doğru söylemişse ne olacaktı?











Bu saatte bölüm atıyorum çünkü malım.

Şu sıralar iyi değilim o yüzden her an tüm kitapları angst yapabilirim. Beni mutlu etmek angstan uzaklaştırmak için şu sol alttaki yıldıza bir tıklarsanız çok happy olurum.

🧡🧡💜💜❣️❣️💕💕💓💓💚💚💝💝💖💖💗💗❤️❤️💙💙💟💟💘💘💞💞💛💛💞💞💘💘💟💟💙💙❤️❤️💗💗💖💖💝💝💚💚💓💓💕💕❣️❣️💜💜🧡🧡💜💜❣️❣️💕💕💓💓💚💚💝💝💖💖💗💗❤️❤️💙💙💟💟💘💘💞💞💛💛💞💞💘💘💟💟💙💙❤️❤️💗💗💖💖💝💝💚💚💓💓💕💕❣️❣️💜💜🧡🧡💜💜❣️❣️💕💕💓💓💚💚💝💝💗💗❤️❤️💖💖❤️❤️💙💙💟💟💘💞💞💛💛💘💘💘💛💛💞💞💖💖💝💝💗💗💚💚❤️❤️💙💙💟💟💓💓💕💕❣️❣️💜💜🧡🧡💛💛💞💞💘💘💟💟

The Killer Is Always On The Scene ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin