5"

921 77 15
                                    

"Noona noona bak! Babam gelmiş. Felix babam için sürpriz yapmış. Hafi yanına gidelim." Küçük kız minik elleriyle karşı taraftaki adamı noonasına gösteriyordu.

Lina noona ise ne yapacağını bilmiyordu. Oğlunun sevdiği adam, minik prensesin babası şu an karşılarında duruyordu. Üstelik 6 yıl sonra ilk defa gelmişti.

O sırada hızlıca düşünmeye başlamıştı. Onunla konuşmalı mıyım? Felix onu görürse mutlu mu olur, üzülür mü? Byeol'ü nasıl götüreceğim buradan? Tanrı aşkına ne yapmalıyım?

Lina önüne döndüğünde gördüğü şeyle çığlığı basmıştı. Byeol yola atlamış koşarak karşı kaldırıma gidiyordu.

"BYEOL! Chan, onu kurtar!" Kendini de yola attığında chan ona daha yakın olduğu için ona seslenmişti. Şükür ki minik kız babasının yanına sağ salm ulaşmıştı.

"Babacım hoşgeldin! Seni çok özledik. Felix babam sen yokken çok üzgündü. Hadi gel ona sürpriz yapalım." Chan, bacağına sarılan minik bedene bakıyordu.

Felix mi? Baba mı? Lina noona? Çok güzel bir kız bu. Tıpkı...felix gibi...

"Ahh, merhaba!" Lina noona yanlarına ulaşır ulaşmaz chan'la konuşmuş ardından direkt küçük kıza dönmüştü.

"Hadi balım gel gidelim. Baban gelicek. Geç kalacağız." Küçük bedeni kucağına almıştı. Chan adeta kilitlenmiş gibi bakıyordu karşısında ki iki bedene...

"Ama babam yeni gelmişti. Daha ona sarılamadım bile. Hem felix babamda ona sarılmak istiyordu." Byeol'ün söylediği şeyle birlikte Chan gözlerinin dolmasını engelleyememişti. Bir ihtimal bu güzel kız bizim bebeğimiz olabilir mi diye düşünmüştü.

Hayir, olamaz chan. İmkansız. Nasıl olabilir ki?

"Olmaz bebeğim hadi gel. Babanın işi var gitmesi gerekiyor değil mi Chan?" Lina noona dişlerini sıkarak söylediği cümleyle birlikte karşısındakine bakmıştı. Chan'ın ilk gözyaşı yerle buluşmuştu bile...

"L-lina noona?!" Sesinin titremesine engel olamamıştı.

"Byeol bebeğim, bak seungmin amcanlar gelmiş. Hadi sen onların yanına git süslemeye devam et. Ben babanla konuşacağım tamam mı?" Küçük kızla boylarını eşitleyip karşıdaki evlerinin kapısında duran seungmin ve changbin'i göstermişti.

"Tamam. Baba brkliyorum seni çabuk gel tamam mı?" Küçük kızı karşıdan karşıya geçirdikten sonra tekrar chan'ın yanına gelmişti Lina noona.

"A-adı...Byeol mü?" Artık yaşlarına hakim olamıyordu. Her şeyi yavaş yavaş çözmeye başlamıştı aklından...

Byeol...ben bir bebeğimiz olursa adını byrol koymak istemiştim. Gerçekten bizim bebeğimiz o... Ama bana neden söylemedin felix? Neden gitmeme izin verdin? Haklısın...srn izin vermemiştin. Ben sizi bırakıp gitmiştim.

"Yeteri kadar üzemediğin için daha çok üzmeye mi geldin felix'i" Karşısında ki bir zamanlar anne dediği kadının şimdi ona nefretle bakması...

"B-ben gerçekten bilmiyordum. B-bir bebğimiz olduğunu bilm-"

"O sizin bebeğiniz değil. O çocuğu büyütene kadar neler çekti felix! Bilmiyor sun değil mi? Ben sana anlatacağım. Öncelikle doğum...doğum o kadar kötü geçmişti ki bebek doğduktan 2 ay sonra görebildi felix onu. Yaşadığı stres, üzüntü, acı... onu o hale getirmişti. Ama kızının varlığı onu iyileştirmişti. Senin onları bırakıp gittin gün, ay, yıl... felix'in ve bebeğin ağlamalarını ben duydum. Çektiği acılara şahit oldum. Onu bırakıp giderken hiç mi üzülmedin? Hiç mi 'ben ne yapıyorum ya?' Demedin? Sen nasıl bir insansın Chan? Sen böyle değildin. Sen sevdiğine bu kadar acı çektirecek kadar ne yaşadın? Neden üzdün onu? Neden her gece ağlayarak uyuyakalmasına sebep oldun? O birlikte aldığınız peluşu hatırlıyor musun? Hala onunla uyuyor biliyor musun? Hala senin parfümünü ona sıkıp, onunla sarılıp uyuyor biliyor musun? Bilemezsin...hiçbir şeyi bilemezsin. Senin kızın...seni fotoğraflardan tanıyor. Her gün babam nerede ne zaman gelicek diye bekliyor. Felix ona anlatamadı. Onları bırakıp gittiğini söyleyemedi. Ne yaptı biliyor musun? 'Baban iş için uzak yerlere gitti. Ne zaman geliceğini bilmiyoruz prensesim.' Dedi. Byeol etrafta hangi çifti göre felix'e 'baba siz de babamla sarıldınız mı, öpüştünüz mü...' bunları soruyor. Felix artık dayanamadığını söyledi. Onu o kadar yordun ki... kızıyla ilgilenmek dışında hiçbir şeyden zevk almıyor artık...-" Artık ikisi de ağlıyordu. Yolun ortasında hıçkıra hıçkıra, bağıra bağıra...

"Y-yeter...sus...!" Lina'nın konuşmasını bölen chan'ın çığlığıydı. Kafasını elleri arasına almış, yerde oturuyordu.

"Chan, felix'e gözükme. Önceden yaptığın gibi...yine kaç. Felix'in böyle daha az acı çekeceğine eminim. Zaten onları haketmiyorsun. Daha da üzme felix'i." Sözü biter bitmez gitmek için arkasına dönmüştü Lina noona. Ama duyduğu şeyle birlikte olduğu yerde durmuştu.

"B-ben... ben onu hâlâ çok seviyorum. Çok özledim. Lütfen...lütfen, yalvarırım son kez görebileyim. Son kez sarılabileyim onlara. Kokusunu bile çok özledim. Sesini, gülüşünü... Yalvarırım anne! Lütfen"  Zorlukla yutkunmuştu lina.

Bu çocuklar neden bu kadar acı çekiyor?

Diye geçirmişti içinden.

"Söz veriyirum bir daha karşılarına çıkmayacağım. Ama lütfen bizi bir araya getir. Son kez güzelimi görmek istiyorum. İçımi doldurana kadar kokusunu içime çekmek istiyorum. Son kez öpmek istiyorum. Yalvarırım...lütfen..." Lina önüne dönmüş ve yerde kalbini tutarak ağlayan gence bakmıştı.

"Senin için son kez olabilir fakat felix seni görünce bırakabilir mi bilmiyorum. Çünkü o seni tahmin edemeyeceğin kadar özledi chan... Emin ol sırf onun mutluluğu için bile sizi buluşturabilirim. Ama üzgünüm... Seni görürse ve sen tekrar gidersen ona en büyük acısını ikinci kez yaşatmış olurum..."

Ve arkasında olesiye ağlayan bir beden bırakarak eve dönmüştü lina noona...

little stars"chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin