6"

981 65 18
                                    

"Noona babam nerede?" Minik kız eve geri gelen noonasının arkasında ve çevresinde göz gezdirmiş, babasını aramıştı.

"Ssht! Sessiz olmalıyız tamam mı? Felix babana sakın chan'ı gördüğümüzü söylemek yok anlaştık mı?" Küçük kızla boylarını eşitlemiş sessizce konuşuyorlardı.

"Ama neden? Felix babam çok mutlu olacaktı." Üzüldüğü için minik dudaklarını büzmüş lina'ya bakıyordu.

"Bak şimdi balım. Şimdi felix babanın doğum günü değil mi? Hm evet. İşte chan baban ona sürpriz yapacakmış. O yüzden felix'e burada olduğundan bahsetmemeliyiz meleğim tamam mı?" Onun onaylamasını beklemişti. Minik kız sevinçle onaylamış ve herkesi bahçeye çıkarmışlardı.

Sonunda felix'de geldiğinde minik kız onu bahçeye kadar elinden tutup çekiştirmişti.

"Doğum günün kutlu olsuun!" Herkes aynı anda bağırdığında felix eliyle ağzını kapatmış gülümsüyordu. Tabii ki gözlerinin dolmasını engelleyememişti. Hızlıca koşup herkese sarıldı ve teşekkür etti.

Aslında orada olan herkese sarılmamıştı. Ama bunu o da bilmiyordu...

"Hadi baba pastayı üfle! Ama dilek tutmayı unutma tamam mı?" Koşarak babasının yanına yaklaşmıştı.

Felix, dilek tutmak için gözünü kapattığı anda gözyaşı yerle buluşmuştu.

Her seferinde aynı şeyi dilemekten yorulmadın mı diye soracaksın tanrım... Ama hayır. Yorulmadım. Tekrar eskisi gibi birlikte mutlu olacağımız zamana kadar da yorulmayacağım. Lütfen...lütfen bu sefer dileğimi gerçekleştir. Şu an buna o kadar ihtiyacım var ki... Lütfen artık ağlamama izin verme tanrım...yalvarırım. Minik meleğimi benden ayırma ve sevdiğim adama kavuşmamı sağla, yalvarırım...

Gözlerini yavaş yavaş aralamıştı felix. Yanakları ıslanmıştı. Yine oluyordu işte. Yine onun için ağlıyordu. Yine onu düşünerek hayal kuruyordu.

Etrafına baktığında herkes gülüyordu. Ama lina noona?... Neden gülümsemesi buruktu?

"Baba ne diledin? Chan babamla mı ilgili? Sarılmak mı istiyorsun? Yoksa benimle mi ilgili?" Heyecanla babasının cevap vermesini bekliyordu Byeol. Felix, derince yutkunmuş ardından cevaplamaya başlamıştı.

"Babacığım bunu söyle-" sözünü kesen şey...bahçe kapısında ki ses olmuştu.

Ağlama sesi...

"Ne oluyor ya?" Changbin'in sesi etrafta yankılanır yankılanmaz minho'yla birlikte kapıya doğru hareketlenmişti.

"Chan! Ne işin var lan senin burada?" Changbin'in tüm sokağı inletecek derecedeki sesiyle birlikte chan hızlıca kafasını yerden kaldırmış ve en yakın arkadaşını görmüştü.

"C-changb-" O sırada kapıda gördüğü bedenle hem söyleyeceği şeyler hem de nefesi boğazında düğümlenmişti.

"Sen? N-ne yapıyorsun burada?" Fısıltı gibi çıkan sesini yalnızca yanında ki minik beden duymuştu.

"Olley olley babam gelmiş!" Kollarını havaya kaldırarak sevinçle bağırmıştı.

"Neden geldin? Neden geri döndün? Amacın ne senin?" Artık sokakta tek yankılanan ses minhonun sesiydi.

"B-ben..." konuşması tekrar hıçkırıklarla yarıda kesilmişti. Karşısında duran güzeller güzeline bakıyordu. Yorgun ve yaşlı gözlerle...

Geldi...Tanrım gerçekten bu kadar çabuk mu yerine getirdin dileğimi... Ama o neden birden geldi ki? Neden şu an titriyorum? Ona sarılmak istiyorum. Kafamı boynuna gömüp o mükemmel kokusunu içime çekmek istiyorum. Ama neden hareket edemiyorum? Neden ona yabancıymış gibi hissediyorum? Beni görmeye mi geldi? Onca şeyden sonra... yoksa... Yoksa kızımı almaya mı geldi? Vermem...veremem.

little stars"chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin