the lose

376 88 0
                                    

Minho öldü...

Dayanamadı, dayanır sandı ama dayanamadı. Onsuzluğa alışamasa da böyle uzaktan bakmakla da olsa dayanır sandı...Fakat her ona dokunamayışında, her sesini duyamayışında biraz daha kötüleşti.

Günler günleri kovaladı böyle, Minho hissizleşti, eridi, kendini kaybetti...Kendinden önce benliğini kaybetti, onu o yapan nedeni kaybetti ve geri alamadı.

Geri alamadığındandı bütün bu olanlar, kaybedişinden, gitmesine izin verişinden ve kendini böylesine yıkmasına izin verişindendi.

Minho tüm benliğiyle inandı ona, aptaldı belki ama inanmayı seçti. Dediği, yaptığı ve hissettirdiği her şeye inanmayı seçti. Belki de en büyük hatayı en başında burada yaptı.

Chan'a inanmasaydı, dinlemeseydi, müsamaha göstermeseydi birçok şeye...Belki bir umut toparlardı. Zor olurdu, yine birçok parçasını ve duygusunu yitirmek zorunda kalırdı ama atlatırdı bir şekilde.

Böylesi başına ilk defa geldiğinden yapamadı... Denedi ama atlatamadı, atlatmak istemedi. Unutmak, hiçbir şey olmamış gibi davranmak istemedi. Canı yansa da anıları onunla kalsın istedi, en ufak bir şeyi unutmasın, buruk bir anı bile olsa onunla kalsın istedi.

Kaldı da...Minho ölürken bütün anılarını gözleri önünde bir kez daha yaşadı. İlk buluşmasını, ilk kendini açışını, ilk seni seviyorum diyişini, ilk öpüşmesini ve ilk kırılışını...

Hepsini ölürken bir film şeridi gibi baştan sona gözleri önünden kaydı, geçti. Değişmeyen tek bir şey vardı....O

Minho ölürken Chan'ı da beraberinde öldürdü...

𝘁𝗼 𝗺𝘆 𝗹𝗼𝘃𝗲/ 𝗺𝗶𝗻𝗰𝗵𝗮𝗻Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin