Siyanür bir çeviri kitabıdır.
Kurgusu, hikaye döngüsü, karakter dinamikleri vs. olmak üzere bana ait değildir.
Türkçe çevirisinin hakları tamamen bende saklıdır.Orijinal hikaye:
https://archiveofourown.org/works/16287161/⋅•⋅⊰∙∘☽༓☾∘∙⊱⋅•⋅
Hikaye evreni hakkında ufak bilgilendirme:
+ Alfalar tavus kuşu gibidir. Ne kadar güzellerse, o kadar ilgi çekici sayılırlar.
+ Bir omeganın cazibesi dış görünüşünden çok kokusudur.
+ Alfaların düzenli kızışma dönemleri yoktur, etraflarında kızgınlık döneminde bir omega bulunursa kızışırlar. Omega kızgınlık dönemleri ise her mevsimdir — yani üç ayda bir gerçekleşir.
+ Erkekler hamile kalabilir, fakat bu kitapta ana karakterler arasında mpreg yoktur.
+ Kitap mafya kurgusu değildir, kitapta hiçbir karakter mafyalık yapmıyor.Hikayeye geçmeden önce, içindekilere de değinelim:
Fazlasıyla kumar ve cinsellik, şiddet, alkol bağımlılığı, eğlence amaçlı uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığı, kan ve cinayet, manipülasyon gibi unsurlar bulunmaktadır.Lütfen başlamadan önce dikkat edelim ve hassas olduğunuz konular var ise tetiklenmemeye dikkat edelim.
Bolca yorum ve oy atmayı unutmayın, düşünceleriniz benim için çok önemli.
Siyanür'e hoş geldiniz, hepinize iyi okumalar <3
⋅•⋅⊰∙∘☽༓☾∘∙⊱⋅•⋅
Babasının cansız bedeninin bulunduğu kutu yerin derinliklerine indirilirken, hiçbir duygu hissetmiyordu Jimin. Hafifçe çiseleyen yağmur şemsiyesinin üstüne stabil bir biçimde düşüyor ve kazılmış toprağı yavaş yavaş nemlendiriyordu. Adeta puslu bir televizyon ekranından izliyordu karşısındaki görüntüyü, kendisinin yaşayabileceği kadar derin hissetmiyordu duygularını ve ortamın ciddiyetini. Babasının sağlığının aniden bozulması ve aniden kalbinin durması, gerçeklikten çok uzaktı. Daha duygusal anlamda çarpmamıştı yüzüne. Fazla zamanı olduğunu düşünmüştü.
Fakat kader kaprisliydi.
Babasının vefatı fazla kişinin ilgisini çekmemişti. Sadece kart oyunu gecelerinden hatırladığı arkadaşlarıyla eşleri, patronu ve şirketindeki birkaç eleman uğramıştı törene. Jimin'in teyzesi, yanında alfası ve iki çocuğuyla Texas'tan uçakla geleceklerini söylemişti, fakat son konuştuklarından beri haber alamamıştı. Şu an da görünürde yoklardı. Fazla takılmadı Jimin. Yeterince başsağlığı dilekleri alıyor, insanların her sözüne cevap olarak kafasını onaylar anlamda sallıyordu. Dürüst olmak gerekirse, hastaneden gelen çağrıdan sonra hiçbir şey düzgünce işlemiyordu beynine.
"Üzgünüm, Bay Park, ne yazık ki babanızı kaybettik."
Annesi de kendi nedenlerinden oldukça kötü durumdayken, bütün cenaze organizasyonu üstüne kalmıştı. Bir dakika lazımdı Jimin'e, sadece nefes alabilmesi için bir dakika, fakat ölü bedenlerin hiçbirinin beklemeye niyeti yoktu. Babasının ölümünden önce planlanmış olması gereken her detayla kendisi ilgilenmiş ve zorla da olsa altından kalkabilmişti. Mezarlıkta toprak yeri, tabut, mezar taşı almak, cenaze ve anma töreni düzenlemek. Artık uğraşlarının sonucuna ulaşıp, babasını yerin altına indirmek için yapması gereken listeyi bitirmesiyle, bütün duygularının sağanak gibi geri döneceğini düşünüyordu.
Fakat olmadı. Hiçbir şey hissetmedi.
Papaz elindeki incili kapatınca, dikkatini de toparlayamadığını fark etti. Ailesinden kimse dinine bağlı insanlar değildi, bir anma törenini ölüm konseptine saygı gösteren insanların eline bırakmak verebileceği en doğru karardı. Babasının günah listesini istememişlerdi, fazla irdelemeden çenesini kapalı tuttu Jimin. Bir kereliğine, normal ve saygı duyulabilir bir vatandaş olmanın lüksünü yaşatmak istedi babasına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
siyanür
Fanfictionomegaverse ༄ ❝ "Her istediğini elde eder misin?" Diye sordu Jimin, mırıldanarak. Jeongguk elini karşısındakinin göğsüne zarifçe yerleştirdi, yüzük parmağı kısacık bir mesafeyle göğüs ucunu sıyırıyordu. "İstediğimi elde etmenin yollarını bilirim," di...