siyanür sürtüğü

156 13 5
                                    

Bu bölümde fazla sahne değişikliği var, ama ilk bir flasback sahnesi ile başlıyoruz, sonraki sahne önceki bölümdeki banyo sahnesinden sonra otel odasına dönmeleriyle devam ediyor. Devamı da sonraki günleri anlatıyor.

iyi okumalar xoxo

⋅•⋅⊰∙∘☽༓☾∘∙⊱⋅•⋅

Oda, otel odasından çok lüks bir yatak odasına benziyordu. Jimin ayakkabılarının altında yumuşak halıyı hissedebiliyordu, şık bir şifonyerin üstüne düz ekran televizyon yerleştirilmiş, duvarlar antik tablolarla süslenmişti lüks görünümünü en üst düzeye çıkarabilmek için. Gecenin geç saati olmasına rağmen, oda ışıklarla parlaktı ve havadar gözüküyordu.

"Sana bir tavsiye verebilir miyim?"

Zodiac'ı görebilmek için tekrar arkasını döndü, otel odasına duyduğu hayranlık buhar olup terk etmişti zihnini. Zodiac'ın suratını incelerken kaşlarını çattı, okunamıyordu alfanın yüzü. "Nedir?"

Temkinli hareketleriyle yanına yürüdü Zodiac, bir eliyle önündeki omegayı ittirdi; girişin yanına asılmış olan aynaya çekti ince bedenini. Bir kumaş hafifliğinde, kollarını Jimin'in omuzlarına yerleştirdi, o gün tanışmamışlar da yılların samimiyeti vardı sanki aralarında. "İğrenç bir makinanın tekerlekleri altına sürüklenmek üzeresin," dedi. "Burada olmak zorunda değilim. Eşim hamile ve evde durmam, onunla yuvamızda yatmam gerekiyor, ama onun yerine, Jeongguk'un bir arabayı uçurumdan aşağı sürmesini izliyorum. Belki de yıkıma olan ilgimdendir bu."

"Tavsiyen ne?"

"Makinanın kontrolünü ele al. Yoksa sen de uçurumdan onunla birlikte düşeceksin."

⋅•⋅⊰∙∘☽༓☾∘∙⊱⋅•⋅

Jimin duraksadı, girişteki aynada parlayan yansımasını inceledikten sonra devam etti yarıda kalan adımlarına. Kendisiyle en son yüzleştiği günden bu yana, çok daha dağınık görünüyordu. Saçları düzensizdi ve pembe izler vardı boynunda, ama, daha çok, boş görünüyordu. Dondurma kabı gibi, içi sıyrılmış ve bir kenara atılmış gibi görünüyordu.

Omuzunu silkerek ceketini attı Jeongguk, cam kenarındaki krem rengi sandalyeye isabet ettirdi. Perdelerin arkasına kısık gözleriyle bakarak bir süre oyalandı orada. Oda üçüncü kattaydı, manzarası Jeongguk'un özel süiti gibi değildi.

"Neden buraya geldiğini hala söylemedin," dedi sonunda, ilgisini perdeden çekerek bakışlarını Jimin'e çevirdi. "İnsanlar genelde anlık bir hevesle otel odası tutmazlar."

"Heves değildi. Zodiac buraya gelmemi söyledi." Jeongguk'un yumuşak ifadesi, yerini yavaşça kafa karışıklığına bırakırken izledi Jimin. "Biri benim peşimdeymiş."

"Nasıl tanıştınız onunla?"

"İşlerimden birinde Dutch müdür yardımcısı," diye cevapladı Jimin. "Zodiac da... oradaydı bugün. Ama ben eve dönerken arayıp Allan Andersen'ın, sana borçlu olan heriflerden biri, beni takip ettiğini ve eve gitmememi söyledi."

Jeongguk'un kaşları çatıldı, noktaları birleştirmeye çalışırken yana eğdi kafasını. "Hiç haberim yoktu," dedi yavaşça. "Takip mi ediliyordun?"

Jimin ağzını açtı, bir şey söyleyemeden geri kapadı. Takip mi ediliyordu? Günlerdir gözüne batan hiçbir şey yaşamamıştı. Gittiği üniversiteyi nereden öğrenmiş olabileceği bile bir soru işaretiydi kafasında. "Ben... bilmiyorum," diye itiraf etti. "Yani, yoldayken arkamdaki arabaya girdi kamyonuyla, ben de... öyle düşündüm."

siyanürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin