1996 ocak 29, sabah ezanına 30 dk kala geldim, bu rengi solmuş dünya'ya. Tabi herşey umdukları gibi olmadı.
Doğduğum sıra ilk 15 dk nefes almadım, annemin tedirginliği beni sıcak kanlı vücudumdan çıkan çığlıkla son buldu. insan bir çığlığa sevinirmi ? O herşeye rağmen sevinmişti.
Benim göğüsümün nefes alış, veriş hareketiyle doktor, baş belamı sürekli yanında olmak zorunda olduğum, herşeyimi paylaştığım yani ikizimi yanima getirdi. Ona öfke duygum yok bir nefretimde yok seviyorum onu ama tam bir dengesiz ve baş belası hatalarını düzeltmek zorunda olmam çok kötü ama herşeye rağmen benim bir parçam.
Neyse biz doğduk ve annemin bütün hayatı değişti tabiki ablamın kıskançlığı demişmedi. biz annemin karnındayken bile kıskanırdı bizi tabi bu onu daha tatlı yapıyor.
farkettinizmi hiç babamdan bahsetmiyorum. Çünkü ondan nefret ediyorum, ben doğdum ve yanımda babam yerine dedem vardı. acımısızca hep karşıma çıkıp görünüyor ama senin baban yok dercenise vardı hayatımda, açıkcası hiç sevmedim onu ama bu zamana kadar ona bir saygısızlıkta yapmadım ama benden hep beklentilerini sunmadım ona çünkü haketmiyordu. bana oğlum diyordu ben se baba demeye her zaman çekinirim. Neyse boşverin sıkıldım ondan bahsetmekten.
çocukluğum dehşet vericiydi her yanım yara izleriyle dolu, birkeresinde annem beni hep "asansörle oynama" diye uyarırdı, tabi ne dinlicem çocuğum ben, ama öyle olmadı. ben ertesi gün ellerimi asansöre kıstırdım ve annem kızmasın diye bisikletten düştüm dedim. Nasıl bir pişmanlık içindeyim anlatamam anneme ilkez o zaman yalan söyledim. kanlar içerisindeki ellerime bakarak anneme söylediğim yalanı düşünüyordum. bu ilk pişmanlık duygumdu. bir hafta sonra gerçeği söyledim. Yüzüme baktı gülümseyerek "asansöre oynama derken ne demek istediğimi anladınmı cnm" dedi bende pişmanlık duygumun kabarmasıyla dudağımı büzüp kafamla onayladım. canım annem nasılda bana kıyamazken kırmak dahi istemiyor onun hassasiyetini almışım.
Aradan biraz zaman geçti yaklaşık 2 yıl, elimin üstündeki yara izi bana bir ders vermesi lazım değilmi ? Üzgünüm vermedi. Ben tam tersine o yara izini daha çok sevdim. Yalan söylemenin izi diye düşündüm, tabi anne sözü dinlememenin izi ama o iz sayesinde hayatımda yalan söylediğim şeylere saya bilcek durumdayım, yani çok az ve yalanı artık sevmiyorum hiç sevmedim açıkcası, neyse ben dahada büyüdüm, omuzlarım çok daha geniş ve uzun boylu kalıplı oldum. (Bilmeyenler için diyorum ikizler her zaman ufak olurlar) ama bizde bir sorun yok normal çocuklar kadar büyüktük, ilk okul bitmişti. Ben en baştan farklıydı herkezden farklı düşüncelere sahiptim bir matametik sorusunu (matametik en sevdiğim ders) herkez gibi doğru cevaplardım ama herkezden farklı şekilde bu yönümü çok seviyordum.
Tabi erkeğiz ya bir kavga olcak her halde, tabi bizim farkımız şuydu, herkez tekiken biz ikiyiz, bu bizim avantajımızdı. Diğer çocuklar her zaman bizden daha fazla korkardı. bu sayede üstünlük ve söz geçirme yetenekleri üzerimizde yoğundu. tabi bu bizi daha bir yüreklendiriyordu bir keresinde orta sonlardan bir çocuk benim ikizimi dövmeye kalkmıştı. Onu duyar duymaz nasıl koşuyorum anlatamam, ben onu gördüğümde bir farklılık vardı. Orta son öğrencisi ikizimden feci şekilde dayak yiyordu, bana tek gereken karşısına geçip gülümsemek kaldı, bunu yapabildiğini öğrenince iyice abartık bizim lafımız geçmediği kimse yoktu kaç kapı kaç cam kırdığımızın hatti hesabı yok, ama olay sınırı dayamıştı. okuldan atıldık. tabi özel okuldu düşüş tam bir düşüş oldu. Düz okul neyse gittik okula tabi ordaki ortam bizden berbattı üç sınıf yan yana ve bu sınıflar bir birleriyle kavga ediyorlardı. o kadar güzeldiki anlatamam taki bizi ayırana kadar. Farklı sınıflara geçtik, hemen müdürle konuştum ve kardeşimin yanına gittim aynı sınıftaydık artık. Orda isminin kısaltmayla bilinen tefo adlı biri bizi gördü sanki sınıf bir ayrılığı vardı, gruplara ayrılmış bir ordu gibi olay savaş olunca aynı kişiye saldırıyorlar, biz tefoyla takılmaya başladık grupta bir kız 5 erkek vardı. Tuğçe, Oğulcan, Murat ve Tevfik yeni arkadaşlarımız oldu her sorunumuza yardım ettiler.
neyse o okulda da berbattık tabi orta son öğrencileriyiz ve tam bir çılgındık. İlk resmi sevgilim orda oldu, adı ayten'di sanırım hatırlamıyorum, benden bir yaş küçük, garip semedim diyemem yaş ufak felan ama tek derdi takılmaktı, kız bildiğin kaşar. İlk onla öpüştüm ne gariptirki hiç bişey hisetmedim yanağını öpmekten farksızdı.
Neyse, sonra en yakın arkadlarım yani bizimkiler bana bir Facebook hesabı açtılar aradan bir ay sonra orda biriyle tanıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben sen'sem sen kimsin ?
RomansaBir kadını daha ne kadar aklında canlandıra bilirsin ki ?