2015.Yıllardır bu anı bekliyordum. monoton ve sıkıcı ortaokul hayatımdan sıkılmıştım. Hep lise dizileri izler, bir gün ben de liseye gideceğim diye hayaller kurardım. Hangi lise olduğu pek de önemli değildi ama en önemlisi benim için o okulun eğlenceli olması ve yeni arkadaşlıklar edinmemdi.
Peki ben kimim?
Ben İdil.
İdil Çağlayan.
Bu hikayeyi sadece benim ağzımdan duyacaksınız çünkü bu hikayenin ve hayatımın başrolü benim.
Okulun ilk günü rutindir bilirsiniz, sabah kalkmalar rutin işler okula hazırlık falan filan.
Ama benim içimde sanki kelebekler uçuyordu. Annem ben ve kardeşim Berk ile birlikte evimin hemen yakınlarındaki durakta otobüsün gelmesini bekliyorduk. Annem beni sakinleştirmeye çalışıyordu zira biricik kızı liseye başlayacaktı. Şu anda da düşünüyorum da, hayatında hangi günü tekrar yaşamak istersin diye sorsalar ben lisenin ilk günü derim hiç şüphesiz.
Otobüs geldi ama tıklım tıklımdı. Annem ve ben Berkle birlikte kendimizi cam kenarına zorla geçirmeye çalıştık. Annem gözlerime bakıyor, saçlarımı seviyordu. Bir yandan okula nasıl gideceğimi anlatıyordu.
"Güzel Sokaktan inip üst geçitten geçip karakolun oradan biraz yürü park var zaten göreceksin, hemen solunda senin okulun. Maşallah okul okul değil üniversite gibi mübarek!" dedi. Berk ve ben annemin bu anlatış tarzından dolayı baya gülmüştük.
Okulun ilk günü olduğu için inanılmaz bir trafik vardı. Annem ben ve Berk otobüste nefes alamayınca inmek zorunda kaldık yolun ortasında. Arabaların önünden geçişimiz film sahnelerini aratmıyordu. Her an trafik açılabilir ve yolun ortasında mahsur kalabilirdik ki- şükür olmadı.
Annem, ben ve Berk okula varana kadar kan, ter içinde kaldık.
Nihayet gelmiştim. SONUNDA!!!!
"Ataşehir İsmail Müfit Mesleki Teknik ve Anadolu Lisesi"
Okulumun ismiyle karşı karşıya kalmıştım sonunda. Evet, kolej falan değildi benim lisem. Ama kelimenin tam anlamıyla -annemin de dediği gibi üniversite gibi bir yerdi burası.
Okulun kapısına 9. sınıfların isimlerini yazmışlardı. Hemen kendi ismimi bulmaya çalıştık ve bulduk da. Apar topar maaile 4.kata yürümedik adeta KOŞTUK. Sınıfımı bulmamız pek de zor olmadı. Çünkü sağımıza bakar bakmaz şubesiyle birlikte sınıfımın kapısına kadar geldik ama geç kalmıştık. 3.derse anca yetişebilmiştik trafik malumunuz.
Annem beni o anda yüreklendirmişti.
"Hadi kızım, bismillah çek de öyle gir içeri" dedi. Ben biraz tereddüt etsem de annemi kırmadım ve kapıya 3 kere tıklattım.
İçeriye adım atmamla Berk beni itmişti, birazcık.
"Geç kaldığım için özür dilerim hocam" dedim ve soluma döner dönmez sınıfın haytalarını görmem bir olmuştu. Zira, meslek lisesi olduğu için sınıfın mevcudu kızlardan çok erkek öğrencilerin çoğunluğunu oluşturuyordu. Sınıfa aval aval bakınca tabi hoca, "Boş bulduğunuz yere oturabilirsiniz" dedi.
Gittim en arkaya oturdum. Önde Murat diye bir çocuk oturuyordu. Haylazların kralı, başıboş, dağınık ve serseri. Neyse çok güzelleme yapmayacağım onun hakkında.
Murat, derste çaprazımda oturan çocuğa "Bak kız sana bakıyor" diyor güya kendince dalga geçiyordu sevimsiz şey.
Ben de "Arkadaşım önüne döner misin" dedim ve hocayı kafamla gösterdim. Salak şey hemen gözlerini bana doğru devirdi.
Biyoloji hocamız Nilgün hanım, kendini tanıtıyordu. Ders boyunca etrafıma baktım ve kapının tarafındaki sıraları görmediğimi fark ettim. Teneffüs olur olmaz kızların yanına oturacaktım. Kararlıydım.
10 dakika sonra zil çalmıştı bile.
Zil çalar çalmaz hemen oturdum kızların yanına.
Nur'un yanında oturmuştum. Hemen önümüzde Eda ve Ceyla, Onların önünde Seda ve Sevcan, hemen çaprazımızda Duygu ve Sena oturuyorlardı.
Arkadaş canlısı bir yapım olduğu için hemen Nur'la tanışmıştım bile.
"Ben İdil Çağlayan, senin ismin nedir?"
"Ben Nur Temel. Tanıştığıma çok memnun oldum İdil. Bak bunlar da Eda ve Ceyla.." diye kızları tanıtmaya çalıştı. Nur, arkadaş ortamında dikkat çeken, kendine mutaassıp bir kızdı. Aynalar takıntısı, sohbeti çok seven ve erkeklerle bile arası iyi biriydi.
Nur'u sevmiştim. Cana yakın olması beni kendisine çekmeye yetti. Zaten kimi görsem bodoslama atlardım.
İyi niyetin verdiği rahatlık ve dezavantajlar silsilesi vol bilmem kaç tabii.
Arkadaşlarımla çok çabuk kaynaştım. Hata 1:"Kimseyle hemen samimi olma" Ben bu kuralın tabiri caizse dibine vurmuştum bile.
Günüm çok güzel geçmişti. Okulum tam manasıyla muhteşemdi. İstanbul'un en iyi meslek liselerinden biridir İsmail Müfit Lisesi. Öğretmenleri ve müdürleri inanılmaz mükemmel insanlardır. Bu yönden şu an bile düşündüğümde okulumu hala daha severim.
Ama başıma geleceklerden de bihaberdim.
-1.BÖLÜM SON-
***
Arkadaşlar! Oy ve yorumlarınızı bekliyorum :) Sizi çok seviyorum..
Love Us :*
-sihirliiidunyaaam
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiç Beklemiyordum!
ChickLitLise hayatına yeni atılmış bir genç kızın hikayesidir. Gerçek bir hayat hikayesinden alıntı yapılmıştır. +18 içerebilir.