1. Bölüm

105 21 3
                                    

Multimedya'da Diana var. :3

Annemin bana seslenmesiyle kendime geldim. Bugün Los Angeles’taki son günümüzdü. Aylardır bu taşınma işi konuşuluyordu evde, fakat ben hala taşınma havasına girememiştim.

Annem 1 haftadır bavullarını ve babamın bavullarını topluyor. Benden hep yardım istedi fakat ben ‘’Ne kadar geç o kadar iyi.’’ mantığına uyarak kıçımı bile kaldırmıyordum. Saat sabahın 6’sı, annem her şeyi hazırladı sayılır ve geriye kalan tek şey annemden gizli olarak dolabımın iç tarafına yapıştırdığım ‘’L’’ harfi duruyordu. Dolabımı götürmeyecektik. Annem ‘’Zaten eskidi." demişti. Fakat o dolabın benim için farklı bir anlamı vardı. Lukas…

 Ben şu anda 17 yaşımı bitirmek üzereyim ve liseyi bitirdim. Lise 1 den beri sevdiğim hatta delice sevdiğim bir çocuk var. Benle aynı yaşta. Ama paralel sınıfımda, onu kulübümden tanıyorum. Aynı kulübe gidiyoruz. Onun beni sevip sevmediğinden şüpheliyim, çünkü neredeyse bütün okul onu seviyor. Fakat bildiğim kadarıyla kimseye pas vermiyor ve kimseyle çıkmıyor. Çocuk resmen kızlardan çıkma teklifi alıyor o derece…

Ben bunları düşünürken annemin 2.çığlığıyla kendime geldim. ‘’Ama bu son uyarışım Diana! Yoksa babana haber vermek zorunda kalabilirim!’’

İstemeyerek de olsa yerimden oflaya puflaya kalktım ve o arada annemi oyalamak için bir bahane salladım. ‘’Tamam kalktım bile, giyiniyorum.’’ Halbuki hala bir o yana bir bu yana dönerek yatıyordum. Ve o anda olan oldu…

 ‘’Diana?’’ Aha şimdi sıçtık diye düşünerek gözümü açtım ve karşımda gözlerinden ateş çıkan ama aynı zamanda da bana yalvaran gözlerle bakan annemi gördüm. ‘’Hadi kızım.’’

Başımı sallayarak yerimden kalktım ve kendime lanetler okuyarak kendimi zar zor banyoya attım. Hemen kısa bir duş alarak kendime geldim ve saçımı düzleştirerek banyodan çıktım. Üzerime mini siyah dar bir etek giyerek üstüme de askılı bir tişört giydim. Yaz mevsiminde olduğumuzdan üşiyeceğimi sanmıyordum.

İçeri geçip etrafa bakındım. Anladığım kadarıyla annem benim de bavulumu hazırlamıştı. Zaten babam kargoyla eşyalarımızın neredeyse tümünü yollamıştı. Bize de sadece özel eşyalarımızı toparlamak kalmıştı. Son olarak hafif bir makyaj yapıp anneme seslendim. ‘’Ben hazırım, gidebiliriz.’’

Sevdiğim çocuğa onu sevdiğimi bile söyleyemeden gidiyordum işte. Hatta görüşürüz bile diyemeden. Çantamı alıp çıktım. Annemin yanına doğru yürürken kulağımda kulaklık, elimde de telefon vardı. Emily ile mesajlaşıyordum.

Onu gerçekten çok özleyecektim. Lise 1 den beri beraberdik, en uzun ayrılmamız 1 hafta sürmüştü. Babası öldüğünde okula gelememişti. Ve annesine destek olması gerekmişti. Evine birkaç kere gitmiştim fakat onu evde bulamamıştım. Babamın arabayı çalıştırmasıyla düşüncelerimden arındım. Ve babama doğru yöneldim.

"Baba sırf Tessa orada yalnız kalmasın diye benim düzenimi bozuyorsunuz. Bu haksızlık değil mi? Benim tüm arkadaşlarım burada, evim burada benim.’’

O anda babam arabayı durdurdu ve arkasına döndü. ‘’ Tamam Diana bunları birçok kez konuştuk. Orada daha mutlu olacağız hepimiz. Orayı sen de seveceksin. Buna emin olabilirsin. Sana söz veriyorum, oraya alışacaksın. Buradaki arkadaşlarınla her zaman görüşebilirsin. Tatillerde tek başına da gelebilirsin. Anlaştık mı? Lütfen daha fazla zorluk çıkarma tamam mı kızım?’’

O an babama o kadar sinirlendim ki ona bağırarak ‘’Alışmayacağım baba hiçbir zaman sevmeyeceğim. Sen de bunu anla!’’ diyerek tekrar kulaklığımı taktım ve müzik dünyasının derinliklerine indim. Son duyduğum ise annemin bana ‘’Sakin ol yavrum’’ demesiydi. Hiçbir şey düşünmüyordum.
Sadece Lukas vardı, sadece Lukas.. 

D&DHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin