2- Zehir

64 13 0
                                    

Genç elinde tuttuğu kağıttan kuşu kapıya doğru ikinci kez atışıydı. Açılmayan kapının ardında olan şey aradıkları her neyse o vardı. Han tekrar aynı kağıttan kuş çıkarmak için kol yelesini kaldıracağın da onu durduran el ile başını kaldırdı.

Hyunjin gencin yüzüne bakarak çekilmesini belli eden bakışlarıyla onu arkasına aldı. Eli arasında beliren zincirle hepsi uzaklaştı. Zincir kırmızı ışık yayarak havada süzülerek kapıya indi. Akşap kapı gürültüyle parçalara ayrılırken içeriden sızan koku ve sisle ışık daha büyük ve parlak göründü.

Koku kasaba girişindekin den daha ağır ve hızlı yayılıyordu. Minho uyaramadan solunulan koku etkisini göstermeye başlamıştı. En önde sisin arasında kalan Hyunjin öksürdü. Ellerini burnuna kapatmış olsa da sis gözlerine temas etmişti.

"Gözlerinizi de kapatın." dedi Hyunjin. Gözleri çoktan sis yüzünden kanlanmaya başlamıştı. Elinde ki zincirin ışığı solarken kaybolmaya başlamıştı. Hava da zehir vardı. Bir çoğu bunu bir şekilde almıştı.

"İçeri girelim."

"İçeride ne olduğunu bilmiyoruz." girmeyi reddetti han.

"Burası da güvenli değil. İstersen gelirsin."

sinirle çıkılan seungmin ilk içeri giren olmuştu. Arkasından da changbin daha sonra geride sadece hyunjin kalana kadar hepsi hızla içeriye girdi.

Gözleri sisin arasında hareket edip kaybolan gölgede kaldı. Sis gölge ile hafifçe kaybolmaya başladığında kaybolan gölge tamamen gitti. Gözleri hala aynı yeri izlerken geri geri içeriye girdi genç. Ardından kapının yerini kapatmak için kağıt yaktı.

"Güneş doğmadan bitirmeliyiz."

"Önce zehiri vücuttan atmak için dinlenmeliyiz." seungmin yerde oturmak için yer açarken hyunjin sonunda odaya baktı.

"Gözlerine ne oldu?" sesi yüksek çıkan genç ile gözler ayakta etrafı izleyen genç adamı buldu. Hiç bir cevap vermeden kanlı gözleriyle kenarda ki pencereye doğru ilerledi.

Felix masada ki dikiş iğneleri ile yapılmış kırmızı saten elbiseye baktı. Evin sahibinin yakında düğünü vardı sanırım. Belki de evde birileri vardır. Ellerini kumaştan çekip diğer odalara gitti. Küçük kolidorda ilerlerken gıcırdayarak açılan kapı ile yerinde kaldı. Hemen arkasında arkadaşlarının olduğu oda vardı. Kolidorun sonunda ve solunda bulunan iki kapı vardı.

Karşısında ki kapı açıldı. Yere düşen bir cisim yavaşça yerde ilerleyerek genç adamın ayaklarının dibinde durdu. Felix eğilip yerde ki bezbebek kafasını eline aldı. Tekrar kapıya baktığında ise karanlık kolidorda hızla kapatılan kapının sesi yankılandı.

Sesi duyan diğerleri de genç adamın yanına gitti. Hala gözleri kapıda olan gencin elinde ki oyuncak bebek kafasını alan en küçükleri olan han gülerek elinde ki kafayı inceledi.

"Hala bu oyuncakların ruhların yerini aldığına inan var mı? Ahaha en saçma şey ise insan hissi vermesi için bu tür makyaj yapıyorlar."

"İnanmıyor olsan da saygı duymalısın." changbin konuşurken bir yandan da oyuncağın kafasını alıp elleriyle üzerini okşadı.

"Evin sahibi gitmiş olmalı."

Minho onları orada bırakıp, pencere kenarında dikilen hyunjine yaklaştı. Eliyle omzunu kavrayıp hafifçe sıktı. Dışarıdı da dolaşan kanlı gözler kendisini buldu.

"Dinlen biraz."

***

14 temmuz 2021

je ne sais pas - skz-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin