"Günaydın izuku""Günaydın uraraka, sınıfa mı gidiyorsun?"
"Evet beraber gidelim mi?"
"Tabi neden olmasın?"
Uraraka ile koridorda ilerlerken Kacchan'ı bir çocuğu duvara kıstırmıs elini ona doğru yaklaştırıyordu. Eğer ben kacchan'ı tanıyorsum kesinlikle özgünlüğünü çocuğun üzerinde kullanacaktır. Ben bunları düşünürken çoktan çocuk ve Kacchan'ın eli arasında az bir mesafe kalmıştı ve kacchan'ın elinden küçük küçük kıvılcımlar çıktığını görebiliyordum tamda tahmin ettiğim gibi özgünlüğünü kullanacak!
Patlamalar ne kadar küçük olursa olsun ne kadar can yaktığını çok iyi biliyordum ve ayrıca Kacchan eğer bunu yaparsa ve çocuk şikayetçi olursa büyük ihtimalle okuldan atılır ve ben bunu istemiyorum bu yüzden onu durdurmalıyım ama araya girersem bu sefer Kacchan beni kesin yine döver.
Ben daha kafamdaki düşünceleri susturamadan ayaklarım çoktan benden bağımsız harekete geçmişti bile.
Ve şansıma tamda kacchan'ın patlama yaptığı sırada önüne geçmiş buldum kendimi. Bu acıtmıştı gözümün önüne gelen kırmızı sıvı ile kafamın kanamaya başladığını anlamıştım tek gözümü yarım açıp kacchan'a baktığımda bana şaşkın ve garip bi ifade ile bakarken buldum onu sanki neler olduğunu anlamaya çalışır gibiydi.
Şaşkın ifadesi yavaş yavaş öfkeli bi hal aldığında istemsiz yutkundum. Kacchan sinirlerine hakim olmak istercesine gözlerini kapattığında biraz olsun rahatlamıştım belki bu seferlik gitmeme izin verirdi?
Gözlerini tekrar açtığında içimdeki o küçük umut parçası yerle bir olmuştu. Şimdi eskisinden daha sinirli bi şekilde sanki beni öldürmek istiyor gibi bakıyordu.
"Oi seni lanet deku ne yaptığını sanıyorsun lan sen?"
Beni yakamdan tutup kaldırdı ne yazıkki ondan kısa olduğum için havada sallanır bi şekilde buldum kendimi ama bu çok uzun sürmemişti. Hemen ardından kendimi havada uçar pozisyonda buldum. Duvara çarpmamla durabilmiştim sonunda.
Çarpmanın etkisi ile gelen sesten birkaç kaburgamın kırıldığına emin oldum. Sırtım ve göğüs kafesim çok feci acıyordu. Vakit kaybetmeden yerden kalkmaya çalıştığımda Kacchan yanıma gelip göğüs kafesime tekme atarak bunu engelledi ve beni tekrar kaldırıp yüz yüze gelmemizi sağladı.
"Bir daha işime burnunu sokarsan seni doğduğuna pişman ederim lanet inek! Anladın mı beni?"
Hemen ardından beni tekrar sertçe yere fırlatıp arkasını dönüp sınıfa doğru kurumaya başladı.
"IZUKU!"
Uraraka'nın sesi ile zorla ona doğru döndüm. Sanki neler olduğunu daha yeni algılamış gibiydi haksız da değildi hani ben olayın göbeğinde olmama rağmen herşey o kadar hızlı olmuştu ki ben bile daha ne olduğunu anlamamıştım.
Uraraka'dan gözlerimi çekip kacchan'ın dövdüğü çocuğa baktığımda korku ve şaşkınlıktan şok geçirir bi şekilde bana baktığını farkettim çok korkmuşa benziyordu.
Ben çocuk ile ilgilenirken uraraka yanıma gelmiş ve beni kaldırmaya çalışıyordu. Ondan destek alarak ayağa kalktığımda kaburgalarımın sanki göğsümü delmek ister gibi battığını hissettim ve bir süre nefes alamadım ama sanırım tek canımı yakan kaburgalarım değildi sanki başka birşey daha tüm göğüs kafesimi sıkıyordu. Bunu çok düşünmeden Uraraka'ya döndüm.
"Izuku iyi misin? Hemen şifacı kıza gitmeliyiz, yürüyebilir misin?"
Zorla güldüm
"Iyiyim merak etme o kadar kötü değil"
Aslında daha da kötüydü ama onun bunu bilip boş yere endişelenmesine gerek yoktu. Uraraka'nın kolundan çıktığımda şaşırmıştı.
"Izuku?"
Ona bakmadan kacchan'ın dövdüğü çocuğa doğru yaklaştım sırtına dokunduğumda irkilmiş ve bana dönmüştü. Görünürde yarası olmasa da emin olmak için iyi olup olmadığını sordum.
"B-ben iyiyim ama sen..." sözünü bitirememişti sanırım ne demesi gerektiğini bilmiyordu tam olarak.
"Merak etme ben iyiyim. Kacchan'ın kusuruna bakma lütfen ve bu olanlar aramızda kalırsa sevinirim."
"A-ama sen"
"Lütfen"
"Peki aramızda. Ama ilk önce seni şifacı kıza götirmeliyiz çok kötü görünüyorsun."
"Kesinlikle hadi izuku"
Bu sefer karşı koymamış ve beni sifacı kıza götürmelerine izin vermiştim. Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimizde sifacı kız bize döndü bani görünce endişe ile yerinden kalkip yandaki sedyeyi gösterip beni oraya oturtmalarını istedi. Dediğini yaptığımızda uyanmama yardımcı olup yanağıma bi öpücük kandurdu.
Tüm yaralarımın iyileşmesi ile kendimi yorgun hissetmeye başladım. Kesinlikle her an uykuya dalabilirdim. Sifacı kız halimi anlamış olacak ki Uraraka'ya bi izin formu verip bunu Aizava sensei'ye vermesini istedi ve ardından bana dönüp bi iki saat dinlenmemi söyledi ve tekrar işine döndü.
Göz kapaklarım da sanki bu anı vekalet gibi kapanmaya başlamıştı bile.
Rüyamda kacchan ile olan küçüklük anılarımızı görmüştüm. Keşke o hayla zamanlardaki gibi olabilsek ve benden bu derece nefret etmese.
Göğsümdeki daralma hissi ile yattığım yataktan doğrudum sanki birşey göğsümü sıkıyordu ve bu his çok kötüydü. Hemen ardından da boğazıma garip birşeyin takıldığını hissettim ve refleks olarak öksürmeye başladım bi süre sonra öksürüklerim şiddetlenmeye başladı ağzımda da garip bi tat vardı biraz daha öksürdükten sonra elime garip bişey ile beraber kan gelmişti.
Elime baktığımda elime gelen şeyin gül yaprağı olduğunu anlamam uzun sürmemişti siyah bir gül yaprağı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
私のフラワーガーデン (bkdk) -tamamlandı-
Fanfic私のフラワーガーデン (benim çiçek bahçem) bnha hayran kurgusudur, hikayede olan olayların gerçek anime ile bi alakası yoktur!!! ilk hayran kurdu denemem yanlışlarım olabilir, düzgün eleştirilere açık olmamla beraber aşağılayıcı yorumlar silinecektir!!! ⚠⚠⚠ ba...