Uchiha Sasuke, kuş sesleri ve rüzgarın hışırtısıyla uyandığında, kelimenin tam anlamıyla kendini bok gibi hissediyordu.
Göz kapaklarına tonlarca yük yüklenmiş gibi açamıyordu. Kanının damarlarında buz tuttuğunu hissediyor, soğuk soğuk terliyordu. Yaraları zonkluyordu. Bedeninin üzerinden bir fil geçse ancak bu kadar yaralanabilirdi.
Hafızasında boşluklar vardı. Nerede olduğu, ne yaptığı, nasıl yaralandığı hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Yalnızca göz kapaklarının altında yuvarlanan göz bebekleri, dışarıdan yansıyan loş ışığı seçebiliyordu.
Kilometrelerce uzaktan gelen gürültüler bu dünyadan soyutlanmış gibi hissetmesine neden oluyordu. Vücuduna sıcak bir ağırlık çöktüğünde uyanmamak için direndi. Tehlikede olabilirdi, nerede olduğunu öğrenmesi gerekiyordu. Ancak ne gözlerini açabildi, ne de bir haraket yapabildi.
Etrafındaki sesler yavaş yavaş netleşirken, o, kulak kabarttı. Aralıklı olarak bir çınlama sesi duyuluyordu. Bu eğer Sasuke'nin beyninin bir oyunu değilse, bir kahve bardağı veya bir çaydanlıktan geliyor olmalıydı. Belki de, hayır. Ses kasıtlı olarak yapılıyor olmalıydı.
Yüzünde sıcak bir nefes hissettiğinde tüyleri diken diken oldu. Sasuke, suratına üflenen nefesle birlikte burnuna çürük et kokusu dolduğunda kusmak istedi. İğrenç! Kulağının dibinde bir hırıltı duydu. Bir canavar? Belki de bir köpek? Her ne ise Sasuke vücudunu haraket ettirebildiği ilk an onu un ufak edecekti.
Diğer odadan geldiği belli olan yumuşak bir ses duyuldu, "Kurama, onu rahat bırak. Buraya gel."
Yanındaki pis kokulu yaratık uzaklaştığında Sasuke tuttuğu nefesini bıraktı. Çatılan kaşları gevşedi, vücudu yatakla bir olmak istiyormuşcasına çöktü. Duyduğu sesin rahatlatıcı bir etkisi vardı. Biraz aksanlıydı ama rahatsız etmiyordu. Hatta yabancı biri gibi hissedilmesine rağmen hiç gramer hatası yapmıyordu, kelimeleri yavaş yavaş söylüyordu. Kelimeler çok olgun ve erdemli birinin dudaklarından dökülüyor gibiydi. Bu sakin ses nedensizce Sasuke'nin karmaşık kalbini rahatlattı.
"Evet, ne diyordunuz?" Yumuşak ses yeniden duyulduğunda Sasuke olduğu yerde kıpırdandı. Gözlerini açıp bu erdemli kişiyi görmeye çalıştı ama öğlen güneşinin dik ışınları yüzünden açılmayan gözleri ve yaralı vücudu buna izin vermedi.
Boğaz hastalıkları olduğu sesinden belli olan yaşlı bir adam gergince konuşmaya girdi, "ahah, efendim. Biz de sizin burada tek başınıza yaşadığınızı sanıyorduk. Şimdi görüyorum ki yanınızda konuşan bir kurbağa ve... Tehlikeli bir tilki de varmış."
Sasuke bulunduğu odanın içinde kaç kişi olduğunu merak etti. Yaşlı bir adam, nazik sesli biri ve iki tane de büyülü yaratık vardı. Belki de sadece bundan ibaret değildi. Çocukluğundan beri ruhani yaratıkları gören biri olarak söyleyebilirdi ki; yalnız değillerdi. Ruhunu gıdıklayan oyuncu hayaletler de onlara eşlik ediyordu. Belki de ruhani varlıkların cirit attığı bilinmeyen bir yerdeydi. Sasuke alışık olduğu için yadırgamadı ama yaşlı adamın sesi korkmuş gibi çıkıyordu, belli ki böyle şeylerle ilk defa karşılaşıyordu.
Sasuke nefesini tutmuş dinliyordu. Ama yumuşak sesli kişi cevap vermedi. Birkaç tıkırtı daha oldu ve rahatsız edici sessizlik devam etti. Sonunda yaşlı adam sessizliği bozmak için ilk adımı atan kişi olmak zorunda kaldı. Korkuyor olmasına rağmen cesurca konuştu,
"Ehem, peki dediğim teklife ne diyorsunuz efendim? Karşılığında krallık tarafından altınla ödüllendirileceksiniz. Dediğim gibi bu ruh köyümüze uzun zaman önce musallat oldu. Hiçbir keşiş, din adamları veya ruh kovucular, hiçbiri efendim! Hiçbiri yardımcı olamadı! Hatta bu yolda ölenler bile oldu. Sizden başka kimse onu kovamaz. Sizin yenilmez gücünüz ve sonsuz kudretinize ihtiyacımız var. Eğer krallığa güvenmiyorsanız bana güvenin, ben deniz vilayet lordu Kyua Kumai olarak size şerefim üzerine söz veriyorum!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARLAK TAŞLAR | SasuNaru [mpreg]
FanfictionBağımsız bir kraliyet ajanı olan Uchiha Sasuke, kral Jeo'un emriyle dokuz kuyruklu bir tilki iblisini araştırmak için görev alana kadar dünyadaki en kurnaz kişinin kendisi olduğunu sanıyordu. #mpreg