Votedan çok
yorum istiyorum.
Yorum yapmayı unutmayın.
Keyifli okumalar. <33-----
Sasuke, ateş böcekleri misali küçük balkonu ve güzel kokulu kiraz ağacını benimsemişti. Her gün olduğu gibi orada oturmuş güneşli gökyüzünü izliyordu. Burada ikinci haftasını dolduruyordu ve başta zorlansa da görevi sorunsuz ilerliyordu. Büyülü Ormanın Efendisi'yle ilgili bir şeyler öğrenmeye devam ediyor, günden güne burada yaşamaya alışıyordu.
Sabah gelen mektup kafasını kurcalıyordu. Kaplıcada öğrendikleri hakkında krallığa uzunca mektup yazmıştı. Sonunda ise Naruto'nun daha önce kraliyette çalışıp çalışmadığı hakkında bilgi istemişti. Göreve gelirken böyle bir bilgi almamıştı ve bunu sormak en doğal hakkıydı. Fakat kraliyetten gelen cevap pek tatmin edici değildi.
'Nam-ı diğer Büyülü Ormanın Efendisi, dokuz kuyruklu tilki iblisinin daha önce kraliyette çalıştığına dair hiçbir kayıt yoktur.' diye cevap almasıyla kalmamış mektubun devamında ise Naruto'nun uzun yıllardır yaşadığına, hafızası hakkında sıkıntılar yaşadığına değinilmişti.
Açıkça, Büyülü Ormanın Efendisi'nin zihinsel sıkıntıları olduğunun altı çiziliyordu.
Belki var, belki de yoktu. Sasuke böyle bir şeye ihtimal vermemişti fakat düşününce biraz mantıklıydı. Bazen Naruto bile hafızasının kötü olduğunu kabul ediyordu. Hatta Sasuke'ye bizzat kendisi verdiği ismi unuttuğu oluyor, Kurama'yı bile bazen tanıyamıyor, ona yabancıymış gibi bakıyordu.
'Eğer sen de o kadar uzun yaşasaydın sen de Naruto gibi olurdun' diyen iç sesine boyun eğdi. Aslında eğer yedi yüz sene yaşayan o olsaydı, hafızasının daha kötü durumda olacağını biliyordu.
Sasuke kesin bir cevaba ulaşmadan önce bu konuyu rafa kaldırdı. Kendisi öğrenecekti.
Ajanlık eğitimleri sırasında failin akıl sağlığını anlama ve çözümleme adı altında bir sürü ders almıştı. Ancak bu bir anda anlaşılabilecek bir şey değildi. Doğru cevap için uzun zamana ihtiyacı vardı. Naruto'nun haraketlerini izlemeli, sözlerinin tutarlılığı hakkında düşünmeliydi. Eğer kraliyetten gelen bilgi doğruysa, Naruto önünde sonunda bir yerde açık verecekti ve Sasuke ise bu açık için her an tetikte olacaktı.
Kısa korkuluklara dayanarak olduğu yerde doğruldu ve esnedi. Kiraz dallarındaki kelebekler kaçışırken o kulübenin içine girdi ve ardından bahçeye çıktı. Yakıcı güneşten korunmak için kulübenin kenarındaki hasır şapkalardan birini alarak ayakkabılarını giydi. Sayısız ağacın ve güzel kokulu çiçeklerin ortasında dikildi ve etrafına baktı. Naruto ve Kurama'nın nerede olduğunu bilmiyordu. Birkaç saat önce çıkıp gitmiş bir daha ortalıklarda görünmemişlerdi.
Nereye gitmiş olabileceğini biraz daha düşündükten sonra iç güdülerine uyarak ayaklarının götürdüğü yere gitti. Sonunda ağaçlık alanın içine girdi, sarmaşıklarla sarılı mağaranın önünde yatan Kurama'yı gördüğünde oraya doğru yaklaştı. Kurama, Naruto'nun mağaranın içinde olduğunu fazlasıyla belli ederek ayağa kalktı ve savunmaya geçti. "Bakın kimler gelmiş. Ne oldu beyefendi, canınız mı sıkıldı?"
Sasuke, karşısında çocukken hayran olduğu efsanenin olduğunu bilmese bu tilkiye kim olduğunu göstermek isterdi. Ama ona olan saygısını ve Büyülü Ormanın Efendisi hakkındaki gizli görevini tehlikeye sokmamak için kışkırtıcı bir şey söylemedi.
"Size de günaydın. Ben Büyülü Ormanın Efendisi'ni arıyordum. Rahatsız etmiyorum ya?"
"Rahatsız ediyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARLAK TAŞLAR | SasuNaru [mpreg]
FanficBağımsız bir kraliyet ajanı olan Uchiha Sasuke, kral Jeo'un emriyle dokuz kuyruklu bir tilki iblisini araştırmak için görev alana kadar dünyadaki en kurnaz kişinin kendisi olduğunu sanıyordu. #mpreg