5.9K 398 568
                                    

SINIR VAR 🚨
+45 OY
+75 YORUM

Kapıyı açıp küçük aralıktan içeri girdim ve hızlıca yukarı kattaki odama çıkıp, sırtımdaki çantayı yere fırlattım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kapıyı açıp küçük aralıktan içeri girdim ve hızlıca yukarı kattaki odama çıkıp, sırtımdaki çantayı yere fırlattım. Son sınıf olduğumuz için okula götürdüğümüz eşya sayısı da haliyle artmıştı ve bu benim sadece belimin ağrımasına sebebiyet veriyordu.

Ensemi kaşındıran sarı saçlarımı omzumun arkasına atıp, belimden düşen şortumu düzelttim ve cropumun askılarını yukarı çekip, odamdan çıktım. Kızlar bir saate anca gelirlerdi ve ben o zamana kadar sanırım salonda dizime devam edebilirdim.

Merdivenlerden inerken aynı zamanda aşağı doğru abime seslendim. "Abi! Nerdesin?" Sesim geniş evde yankılandı. "Mutfaktayım." Aşağı inip mutfağa girdiğimde sandalyede oturmuş telefonla uğraşırken elma yediğini gördüm. Elimi gözünün önünde sallayıp şımarık bir şekilde gülümsedim. "Ne isteyeceksin Lisa? Yalakalık yapma." Amacımı anlamasıyla yüzümdeki ifadeyi silip boğazımı yalancıktan temizledim. "Yoo senden ne isteyeceğim ben be. Bir şey rica edecektim sadece." Elindeki telefonun kapatma tuşuna basıp derin bir nefes verdi ve bakışlarını bana çevirdi.

"Artık söylemeyi düşünüyor musun?" Göz devirdim. "Kızlar gelecek, mümkünse odanda dur diyecektim ya da dışarda arkadaşlarınla falan buluş."

Bitirdiği elmanın koçanını çöpe basket atıp ayağa kalktı. "Üzgünüm canım ama biz de çocuklarla bu gün bizim evde buluşacağız." Kaşlarımı kaldırdım "YA! Neden haber vermiyorsun önceden madem. Biz kızlarla dışarda buluşurduk." Ellerini iki yana kaldırıp umrumda değil havası verdikten sonra içeri doğru yürümeye başladı. Ayağımı yere vurup peşinden yürüdüm.

"O zaman senin odanda durun, bu sefer salon bizim." Ani bir şekilde durmasıyla ona çarptım. "Hayır rahat edemeyiz benim odamda."

"Beni ilgilendirmez. Biz daha fazla kişiyiz, hem biz de rahat edemey-" daha cümlemi bitirmeden tekrar yürümeye başlamasıyla "YA KİM TAEHYUNG BURAYA GEL!" Hızlıca yanına gidip omzunu tuttum. "Taş kağıt makas yapacağız, tekte biter. Kazanan salonda olur."

"Çocuk gibisin cidden..." sessizce mırıldanmasıyla eline vurdum. "Çocuk falan değilim boşu kes,  hadi."

Sesli bir nefes verdi ve elini kaldırdı. Gözlerimi kapatıp saymaya başladım "Taş, kağıt, makas." Ben taş yapmıştım. Gözlerimi yavaşça açtığımda önce elini kağıt yapmış olan abimi, sonra bana olan alaycı bakışlarını gördüm. Kafayı yiyecektim cidden, bu çocuktaki bu şans neydi?

Benim sinirlenmeme zaman kalmadan kapı çaldığında abime sinirli bir bakış atıp kapıyı açmak için oraya ilerledim, dizimi de izleyememiştim onun yüzünden. O sinirle kapıyı sert bir şekilde açtığımda, karşıma yırtık kotu ve beyaz tişörtü ile Jeon Jungkook'u görmeyi beklemiyordum.

Gözümün daldığını fark ettiğimde gözlerimi hızlı hızla birkaç kez kırpıştırdım ve kapının önünden çekildim ancak o zaman Jungkook'un arkasındaki Eunwoo ve Jongin'i de görebilmiştim. Hepsine kısa bir tebessüm edip hoşgeldin dedikten sonra yukardan telefonumu alıp, kızlar gelene kadar mutfakta oyalanmaya başladım.

I want you daddy | LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin