Astoria ekmek sepetini masaya daha yeni bırakmıştı ki bahçe kapısında parlak mor, upuzun bir cüppe giymiş, siyah sivri şapkalı, açık kahverengi saçlarını ensesinin soluna yakın sıkı bir topuz ile toplamış sivri çeneli, uzun boylu bir kadın belirdi. Kadının görünüşü adeta ben bir cadıyım diye haykırıyordu. Astoria kaşlarını kaldırdı, neden gelmişti acaba? Weasley ikizlerinden haberi olmasa Daphne okulda tuhaf bir şeyler yaptı sanabilirdi.
"Günaydın canım" dedi cadı geniş bir gülümsemeyle "Astoria Greengrass'a bakmıştım?"
Bu kadın resmen onun için gelmişti! Acaba... Bunu düşünmeye cesaret etse miydi? Astoria kafasını kaldırp kadının gözlerine baktı. Ah! Zar zor yutkunarak kafasını salladı.
"B-Benim"
Kalbi öyle tuhaf bir ritimle atıyordu ki o an için kurabildiği en karmaşık cümle buydu.
"Hogwarts Cadılık ve Büyücülük okulundan bir mektubun var hayatım, durumu açıklamak için, anne ve baban evdeler mi?"
Astoria kadının ne dediğini daha yeni yeni algılıyordu ki babası elinde yumurta tavası ile çıkageldi. Soran gözlerle bir kızına bir de cadıya bakıyordu.
"Ah merhaba Bay Greengrass, siz Astoria'nın babası olmalısınız? Ben Helen Osprey, sihir bakanlığından geliyorum. Kızınız Astoria Greengrass'ın Hogwarts Büyücülük Okuluna kabul edildiğini bildirmek için."
"Gelen kim John?"
Bay Greengrass cevap veremeden Bayan Greengrass elinde kahve fincanı ile kapıdan çıktı.
"Hayatım bu Helen Osprey, sihir bakanlığından geldiğini söylüyor. Diyor ki Astoria da..."
Merlin! Bu Astoria'nın en sevdiği fincandı!
"Merak etmeyin efendim, bu muggle ailelerinde sıkça rastladığımız bir tepki" dedi Bayan Osprey anlayışlı bir gülümsemeyle, ve cübbesinin cebinden çıkardığı asayı bardağa doğrulttu.
"Reparo!"
Neyse, belki de Astoria bu kadına ısınabilirdi. Kalbi de nihayet, bir Rock konserinde değil de normal hayatta olduğunu idrak etmeye başladığından mıdır nedir, artık biraz daha country tarzında atıyordu.
"Pekâlâ, şey bir kızımız zaten iki yıldır Hogwarts'ta. Sadece, şaşırdık çünkü, Astoria bu yıl 12 yaşına bastı, onun bir cadı olmadığını düşünmüştük," diye açıkladı Bay Greengrass karısına bir bakış atarak, "zihin okuyabilen birine göre aşırı tepki veriyorsun". Bayan Greengrass gözlerini devirdi.
"Bu bir muggle ailesi değil, neden bir görevli gönderilme ihtiyacı duyuldu acaba?"
Daphne de kollarını önünde kavuşturarak bahçeye gelmişti, sinirli görünüyordu. "İşte başlıyoruz" diye düşündü Astoria.
Daphne için anne ve babasının muggle olması sinir bozucu bir durumdu. Okulda bunu saklamak fazlasıyla zordu, özellikle arkadaş grubunuz Malfoy, Parkinson ve benzeri safkan veya safkan idealine bağlı melez ailelerin çocuklarından oluşuyorsa. Üstüne üstlük, daha geçen sene, sırlar odası skandalı patlak vermiş, muggle-doğumlu öğrenciler saldırıya uğramıştı. Bu olay, onun bu konudaki hassasiyetini katbekat arttırmıştı. Anne babası iyiydi tabii, onları seviyordu, hem zaten onlar muggle değillerdi bir kere, tuhaflardı. Ama yine de"Tuhaf olmaları diğer büyücüler için bir şey ifade etmiyor."du. Bu konu her açıldığındaysa Astoria sabırsızca iç geçirir "Peki bir beyninin olması senin için bir şey ifade ediyor mu merak ediyorum" diye mırıldanarak ve Daphne'nin cevap vermesine fırsat bırakmayarak odadan çıkar -bu ilk gün saatler süren yorucu tartışmalarından sonra edindiği alışkanlıktı- ya da "şu an seninle muhatap olmuyorum" anlamına gelen görünmez olma yoluna giderdi ve Daphne da çoğunlukla kardeşinin kafası görüş alanından kaybolduğunda susması gerektiğini idrak edecek kadar anlayışlı olabiliyordu. Zorunda bırakılabiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuhaf Bir Hikaye: Astoria Greengrass (üşenmediğimde düzenleniyor)
FanfictionAstoria Greengrass ya da daha çok bilinen ismiyle Astoria Malfoy. Gerçekten tuhaf bir yaşam onunkisi. Herkes gibi siz de bu büyük yalana inanıyor musunuz? Astoria'nın sadece hastalıklı bir safkan olduğuna? Ona dair bildiğiniz tek şey Draco Malfoy'...