Bölüm 1: Sır Saklayabilir Misin?

42 2 9
                                    

   Merhaba, ben Layla. 18 yaşına daha yeni girdim ve sana kimsenin bilmediği ama herkesin öğrenmek istediği bir sırrımı anlatacağım. Sır saklayabilir misin?
     O gün, 7 Temmuz, benim doğum günüm idi. Ama herkes sanki bugün o gün değilmiş gibi davranıyordu. Buna üzülmemiş değildim. Annem, babam, kardeşlerim alışverişe çıkmak için evden çıktılar. Evde yalnız kalmıştım. Birden arka kapıdan gelen seslerle irkildim. Elime geçen ilk şeyi alıp arka kapıya doğru ilerlemeye başladım. Sesler yükseldikçe kalbimin atışı davula vuran tokmak sesi gibi yükseliyordu. Arka kapıya vardığımda gördüğüm şey aslında kişi rahatlatmıştı beni. Gelen yakın arkadaşımın sevgilisi aynı zamanda arkadaşım olan Haziran idi. Ama bir sorun olmalıydı ki yüzünde bir üzüntü, bir öfke vardı. Onu içeri aldığımda bana sarıldı. Ben Baha ile kavga ettiğini ve o yüzden geldiğini düşünerek:
-Haziran ne oldu?
-Ben çok özür dilerim Layla! Çok ama çok dedi ve ağlamaya başladı. Kafam karışmıştı:
-Haziran bir sakin ol, neden özür diliyorsun ne oldu?
Haziran’a koltuğa oturmasını söyleyip ona bir bardak su almak için mutfağa gittim. Döndüğümde Haziran ayaktaydı ve ellerini arkada sanki bir şey saklarmışçasına tutuyordu. Ve bana:
-Sen benim erkek arkadaşımı elimden alabileceğini mi sanıyorsun! O benim tamam mı! SADECE BENİM!
-Haziran sen ne dediğinin farkında mısın? Ben neden böyle bir şey yapmak isteyeyim?
-YETER LAYLA YETER SUS ARTIK! Daha fazla konuşma! Ben her şeyi duydum, her şeyi biliyorum. Ben onu asla ama asla sana bırakmam. ASLA!
-Sakin ol, benim bundan haberim yok. Böyle bir şeye niyetim de yok. Lütfen bağırıp durma.
Haziran’ın gözü dönmüştü. Hareketleri acayipleşmişti. Ellerini öne doğru hareket ettirmeye başladı. Meğer arkasında sakladığı şey bir bıçakmış. Polisi aramak için telefonuma yeltendim ama telefonum yanımda değildi. Odaya şarja takmıştım. Haziran bana doğru gelmeye başlamıştı. Ellini geri doğru ittirmeye, karşı çıkmaya çalıştım ama Haziran benden daha güçlüydü. Ona yalvarmaya başladım:
-Haziran lütfen yapma, sakin ol LÜTFEN!
Son çare olarak bağırmak istedim. Aklıma başka bir şey gelmiyordu. Çok korkuyordum. Tam bağıracağım zaman elliyle ağzımı kapattı ve bıçağı karnıma sapladı. O an hissettiğim o acıyı size anlatamam. Bütün vücuduma yayıldı o korkunç acı. Keşke bir kere ile kalsaydı ama hıncını alamamışa benziyordu. Sayamayacağım kadar çok sapladı. Karşı çıkmaya çalıştıkça bana vuruyor, tekme atıyordu. Sonunda kolunu yakalamayı başarmıştım. Tek bir hamle ile kolumu savurdu. O kadar sert bir hamleydi ki kolumdan gelen kırılma sesini çok net işittim. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Nefes kadar kolay olan şeyi bile almakta zorlanıyordum. Haziran durmuştu. Bana baktı pişman gibiydi:
- Layla ben gerçekten çok üzgünüm. Ama biliyorsun ben onsuz yapamam, yaşayamam. Ben Baha’yı çok seviyorum. Eğer sen hayatta olmazsan o tamamen benim olur. Onun senin olmasına asla izin vermem. ÖL LAYLA ÖL! YETER ARTIK ÖL!
Ağlıyordu. Biliyordum Baha’yı çok seviyordu ama bunun için beni öldüresiye bıçaklaması gerekmezdi ki. Yanında bir bez, eldiven ve su şişesi getirmişti. Her yeri eski haline getirdi. Tüm ipuçlarını temizledi ve geldiği gibi arka kapıdan gitti. Sanki saatleri ayarlamış gibiydi. O gider gitmez kapı çalmaya başladı. Çalan kişi gerçekten sabırsızca çalıyordu.  Ben bırakın kımıldamayı ses dahi çıkaramayacak haldeydim. Kapını açık olduğunu söyleyemedim. Kapıyı çalan kişi sonunda dayanamadı ev kapıyı açtı. O sabırsız misafir Baha idi. Beni salonda kanlar içinde yerde yatarken görünce şaşırdı ve hemen yanıma geldi. Şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Onun bana daha önce bu şekilde baktığını hiç görmemiştim. Acaba Haziran haklı mıydı? Baha telefonunu çıkardı ve annemi aradı ve şöyle dedi:
-Sürprizi erteleyin Layla gelemeyecek durumda, biz hastaneye gidiyoruz!
Başka bir şey demeden annemin yüzüne kapattı. Sesindeki telaşı hissedebiliyordum. Beni kucağına aldı ve arabasına bindirdi. Hastaneye giderken:
-Sana bunu kim yaptı Ateşböceğim? (bana böyle seslenirdi) İnanamıyorum, tam da bugün! Senin için harika bir sürpriz parti hazırlamıştık Layla, hadi az daha dayan az kaldı.
Bunları söylerken bir yandan da ağlıyordu. Hem de hıçkıra hıçkıra. Onu hiç böyle görmemiştim. Ağabeyini kaybettiğinde bile bu kadar ağlamamıştı. Ağabeyini çok severdi. Onu ilk defa böyle ağlarken görmüştüm. Hastaneye vardığımızda çok geçti. Kalbim nerdeyse duracaktı. Baha ağlayarak sedye istedi. Ama ben artık ölmüştüm. Doktorlar ne kadar uğraşsalar da başarılı olamamışlardı. Ben doğduğum gün ölmüştüm. Ölümümün üstünden iki yıl geçti ve kim tarafından ne için öldürüldüğüm ise hala bir gizem. İşte bu benim herkesin bilmek istediği büyük sırrım. Bunu şimdilik siz, ben ve tabi ki Haziran biliyor. Aman sakın kimseye söyleme.
      Ölümümün ardından ailem perişan oldu. Baha çökmüştü. Haziran ise aslında mutlu idi. Gazetelerde boy boy resimlerim vardı. Herkes beni tanıyordu ama bu gizemin çözülmesine yardımcı olamadı. Haziran o kadar iyi sakladı ki en başarılı memurlar bile olayın özüne inemedi. Ta ki o gelene kadar. İşte o her şeyi değiştirecekti.

Sır Saklayabilir Misin? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin