Louis
Okulun ertesi günü kantinde kahvemi içerken keskin bakışlarımı Styles'a çevirdim - kesinlikle onu araştırmamıştım -. O da bana keskin bakışlarını gönderirken Niall konuşmaya başladı.
"Sizde görüyor musunuz?"
"Neyi?" herkesin aklındaki soruyu sordu Beth.
"Neyi olacak seni aptal arada ki cinsel çekimi." Niall fısıltı şeklinde bağırdı. Boğazı nasıl acımıyordu?
"Kimlerin arasındaki cinsel çekim Niall?" Youngjae konu ilgisini ekmiş olmalı ki heyecanla konuştu.
"Louis ve Harry'nin tabi!"
Sinirle ayağa kalktım. Hızlı kalmış olduğumdan sandalyem devrilmişti. Beni nasıl Harry ile bir araya düşünebilirlerdi. Saçmalık...
Herkesin bize döndüğünü hissediyordum. Özellikle onun baktığından emindim. Göz ucuyla baktığımda da düşüncemi kanıtlamış olmuştum.
"Ne saçmalıyorsun Niall!" Herkesin bizi duyacağını umursamadan bağırdım.
"Gerçekler Louis... Gerçekler."
Gerçekler diye fısıldaması iyice sinirimi bozmuştu. Daha fazla kalırsam ya etrafıma ya da kendime zarar vereceğimi bildiğimden koşar adımlarla çıkışa doğru ilerledim. Göz ucuyla Jb'nin de yanıma gelmeye çalıştığını ama Beth'in bir şeyler fısıldayarak kolundan tutmasıyla tekrar oturduğunu gördüm.
Arka bahçeye vardığımda arka cebimden sigaramı çıkardım. Dudaklarımın arasına alıp cebimden çakmağımı aradım ancak evde unutmuş olmalıyım ki çakmağımı bulamıyordum. Tam sinirle sigarayı ağzımdan alacakken bir el çakmağı ile sigaramı yaktı. Yakanın kim olduğuna bakmak için arkamı döndüğümde onu gördüm. Sırıtarak bakıyordu.
Sinirlerim bozulmuştu. Hayır, sıkıntı kendi çakmağı ile benim sigaramı yakması değildi. Sıkıntı, onu sırıtırken ne kadar çekici olduğunu düşünmemdi. Tanrım. Zaten saçma sapan düşünceler içindeyken birde Niall'ın böyle konuşması iyice çıkmaza sokmuştu beni.
Onu takmayıp karşıma bakarak sigaramı içmeye devam ederken beni izlediğini görebiliyordum.
"Bakma bana öyle." yine ona bakmayarak söylendim.
"Nasıl bakmıyım?" sırıttığına adım kadar emindim. Bu halimden eğleniyordu piç.
"Hiçbir şekilde bakma bana." ona dönerek söyledim bu sefer.
Yanıma yaklaştı sonrasında da yavaşça yüzüme doğru eğildi ta ki burnumuz birbirine değene kadar. Pembe dudaklarını hafif aralayıp gözlerini kapatınca beni öpeceğini düşünüp panik yaptım.
"Öpme beni." diyerek geriye bir adım attım.
Sırıtarak o da bir adım geri gitti. İsa aşkına ne çok sırıtıyordu bu adam.
"Öpmeyecektim zaten Lewis sadece ne kadar sabredeceğini kontrol ediyordum."
"İlk olarak adımı nerden bildiğini bilmiyorum ki yanlış telaffuz ediyorsun adım Louis. İkinci olarak sen kimsin de beni kontrol ediyorsun!" sinirlerime hakim olamayarak bağırmıştım. Bağırmama karşılık kahkaha atması sinirimi daha da bozmuştu.
"Tamam o zaman Louis. Neden bunu bir oyuna çevirmiyoruz."
"Ne oyunundan bahsediyorsun Harry." bıkkınca konuşurken yaptığım hatayı fark etmiştim. Sırıtmaya - yine - başlayınca onun da fark ettiğini anladım.
"İlk olarak adımı nerden bildiğini bilmiyorum ama önemli değil. İkinci olarak seni öpmeyeceğim Louis." benim konuşmamı taklit etmişti. " Bunu bir deneme olarak düşün. Seni öpmeden sabrını deneyeceğim ne zaman pes edip beni öpersen oyunu kaybedersin. Böylece eğlenmiş oluruz ha?" göz kırpıp dilini dişlerinin üzerinde gezdirince penisimin seğirdiğini hissettim.
"Ben bunu neden kabul edeyim?" gerçekten bunu neden kabul edecektim ki.
"Hadi ama Louis bu kadar korkak olma. Korkma ısırmam... Tabi yataktayken söz veremem ama." göz kırptı yine...
"Hem sende..." aramızdaki mesafeyi koca adım atarak bitirdi. Şimdi yine dibimdeydi ve ben geriliyordum. "... aramızda ki bu cinsel gerilimi hissetmiyor musun?" Tabi ki de aramızda bir cinsel gerilim olduğunun farkındaydım. Ancak onu öpmeden yakınlaşmamız kendime işkence çektirmekten başka işe yaramayacaktı.
"Tamam." ağzımdan çıkan kelime beni şoka sokmuştu. Şuan sıcak nefesi yüzüme çarparken ağzımı ben yönetmiyordum sanki.
"Güzel." vücudumdaki sıcaklık kendini soğukluğa bırakırken yüzüne döndüm. Dudağını ısırarak bana bakarken arkasından grubundan birilerinin geldiğini görmemiştim.
"Ne oluyor burada?" soğuk sesin sahibine döndüğümde Harry'e epey benzeyen soğuk bakışlı bir kızla karşılaştım. Siyah yırtık pantolonu, siyah tişörtü , siyah converseleri ve siyah deri ceketiyle hemen arkasında neredeyse aynı kıyafetlere sahip iki erkekle bize bakıyorlardı. Kız siyaha boyanmış gözleriyle beni süzerken ben de onu süzüyordum. Ürkünç bir kızdı açıkçası.
"Bir şey olduğu yok Hera. Sadece karşılaştık." adının Hera olduğunu öğrendiğim kız inanmadığını gösteren bakışlarını Harry'e çevirdi. Ardından tekrar bana döndü.
"Grubunuzla burada mutlu olacağınızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Harry rahat verirse, ben vermem."
Harry sırıtan iki erkeğe dönerek " Hera ile diğerlerinin yanına dönün ben de hemen geliyorum."
Baş sallamayla onaylayıp Hera ile buradan uzaklaşırken Harry konuşmaya başladı."Oyuna yarın başlıyoruz Louis. Bu aramızdaki oyunu kimse bilmemeli. Yarın sana atacağım konuma gelmeni istiyorum."
Hafif bir baş sallamasıyla onaylayıp telefon numaramı verdim. İşim bitince oradan uzaklaştım. Gruba eve gittiğime dair mesaj bırakarak arabaya atladım. Ve arabadayken tek düşündüğüm yarın Harry'nin yanına gittiğimde neler yapacağımızdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Kiss Me
Teen FictionÇetenin lideri Harry, okula yeni gelen çetenin liderinden nefret ediyor. Ama unuttuğu șey șu ki; onu adı Louis...