"Park sınghoon"
Bu iki kelime dikkatini çekmeye yetmişti. "evet, y/n? Bir sorun mu var sevgilim?" parmaklarını kuzgun saçlarının arasında gezdirirken gözleri aşağı ve yukarı vücudunda gezindi.
İçinde en ufak bir korku uyandırmak niyetiyle gömleğinin yakasını tuttun, hiç aklına gelmeyecek bir şeye kendini kaptırdın. Terbiyesiz ucube, mürekkep bulaşmış ellerinle beyaz giysisine yaptığın felakete dikkat etmek yerine gözlerinin derinliklerine baktı ve keskin dişleriyle alt dudağını küçük bir ısırıkla ısırdı.
"--Ne istiyorsun?" Gözleriniz önünüzdeki sıcak karışıklık karşısında titremeden edemedi. gerçekten bir veletti, ama inkar edilemez derecede yakışıklıydı.
sunghoon hiç vakit kaybetmeden seni kollarına aldı ve boş sınıfın köşesindeki masalardan birine oturttu. "Ben ne istiyorum..." gözleri yüzünün her tarafında gezindi, dudakları sinsi bir sırıtış oluşturuyordu. bakışları dudaklarına düştüğünde karnında sıcak bir çırpınma hissi hissettin. elini tuttu ve bileğinizin iç kısmına bir öpücük kondurdu ve sizi burunlarınız birbirine değecek kadar yakınına çekti. yanağına, burnuna ve alnına sarhoş öpücükler kondurdu.
"sen. seni istiyorum."
