"𝚆𝚘𝚞𝚕𝚍𝚗𝚝 𝚐𝚕𝚒𝚍𝚒𝚗𝚐 𝚋𝚎 𝚏𝚊𝚜𝚝𝚎𝚛?"
.
.
.Uzun bir koşuşturmacanın sonunda
(Y/N) sonunda Venti'ye yetişebilmişti. Venti'yi yakalamak için çevrede olan bitene hiç dikkat edememişti (Y/N). Şimdiyse öğlen ılıklığında yan yana yürüyorlardı. Venti rehberlik adına tek kelime konuşmamıştı. Kıyıya yakın bir yere geldiklerinde sonunda Venti ağzını açıp konuştu.
"Her şeyden önce sana kalacak bir yer bulmalıyız. Bu yüzden her şeyden önce seni Mondstand'a getirmek istedim. Hem burası senin yapmak istediğin o küçük gezi için mükemmel bir başlangıç noktası bence. Teyvat'ın en güzel şehri.."
Venti bunları söylerken eliyle uzakta, denizin ortasında, duran ada parçasını gösterdi. (Y/N) üstü surlar ile çevrili ada parçasına baktığında sesli bir iç çekti. Nefes kesici duruyordu şehir. Duvarları ve o kocaman meleksi varlığın heykeli denizden yansıyan güneş ışıklarıyla parıldıyordu. kulelerinde değişik renklerden flamalar asılı olan bu şehir şimdiden mükemmeldi (Y/N) için.
Düzlüğe çıktıkları zaman Venti tekrar sözü ele aldı.
"Bu gördüğün şehri ayakta tutan ada parçası Cider Gölü'nün üzerinde yüzer. Bu parça çok uzun zaman önce harabeye dönen eski bir şehirden kopup geldiği söylenir. Efsanelere göre Tanrı yok olmuş şehrinden bir parçayı hala hayatta tutmak istediği için üstündeki şehirle beraber parçayı rüzgarları ile buraya kadar sürmüştür."
"Tüm bunu rüzgarla mı buraya getirdi?"
(Y/N) hayretler içinde Venti'ye bakarken Venti'nin gözlerinde koyu bir renk ortaya çıkmıştı.
"Evet. Rüzgar hafife alınmamalıdır. Onu kontrol eden kişi de öyle."
(Y/N) hiçbir şey söylemeden bakışlarını yere indirdi. Venti'nin ruh hali değişmişti ve değişen enerji (Y/N)'nin içinde bir şeyleri dürtüyordu. Madam Ping'in ona verdiği kitabı ve sırları kimseye açamazdı. Şimdilik.. (Y/N) için kesin olan tek şey yanında duran bu çocuğun onun arayışına derman olacağıydı. Hissediyordu ve hislerinde yanılmazdı.
Şehre yaklaştıkları zaman önlerine doğru büyük, kırmız bir tavşan peluşunun fırladığıydı. (Y/N) bu tavşanı çok sevimli bulmuştu çünkü dans ediyordu. Tavşanın yaptığı gibi salınırken Venti onun kıyafetinin ucundan tutup geri çekti. (Y/N) geriye çekildiği an peluş patlayıp yerini alevlere bıraktı.
"Bu da neydi Venti? Bence çok sevimliydi. Neden patladı?"
"O Tavşan Baron. Patlaması için Amber özel üretti."
"Amber mi?"
(Y/N)'nin sorusuna cevap veren bu sefer Venti değildi. Çalıların arasından kızıllar içerisinde bir genç kız fırladı. sarı gözleri ve kahverengi saçlarıyla çok güzel duruyordu.
"Dur bakalım yabancı! Venti onu tanıyor musun?"
"Tanıyorum Amber. Ben onun rehberiyim!"
Şen şakrak bir kahkaha ortamı doldururken (Y/N) bu genç çocuğun nasıl bu kadar enerjik olabildiğini sorguladı. Daha az önce yaydığı enerji tüyleri diken diken ediyordu. Ne kadar da değişken biriydi..
"O zaman davranışım yüzüden özür dilemem gerekir."
(Y/N)'inin daha buna gerek olmadığını söylemesine kalmadan Amber yeniden söze girdi.
"Ben Amber! Favonius Şövalyelerinden dış şehir görevlisiyim! tanıştığıma memnun oldum."
.
.
.
Hızlı bir tanışmanın ardından Amber'i de yanlarına alarak şehre ilerlediler. (Y/N) etrafına bakmak için sürekli dönüp duruyordu. Kimseye çarpmaması için Venti ise sürekli onun yönünü değiştiriyordu. (Y/N) itiraz etmediği için bu sefer elbisesinin ucundan değilde omuzlarından tutuyordu. Böylece Venti ona daha kolay yön verebiliyordu insanlara çarpmaması için.
Taş binalar, tahta balkonlar, kırmızı ve mavi kiremitli çatılar... Karmakarışık bir meydan ve her yerde yüzlerinde bir gülümseme ile dolanan insanlar (Y/N)'ye hayat vermişti. Buradaki insanlarda Liyue'da olan o kara bulutlardan yoktu. Herkes işini severek yapıyor hayatı yaşıyorlardı. Liyue'da olduğu gibi eski olaylara takılmıyorlardı.
Mondstand, Liyue'dan farklı olarak ara yollar ve meydanlar ile kurulmuştu. Merdiven ve köprü sistemleri yerine meydan ve kat kat yerleşim sistemi vardı. Sade ve basit taş mimari şehrin mevsimsel ısısını rahatça değiştirip ayarlamasını sağlıyordu. Küçük meydandan yukarıya çıkıp ana meydana geldiklerinde kilisenin önündeki o melek heykelini (Y/N) daha yakından görebildi.
"Lord Barbatos. Anemo Archon'u ve özgürlüğün simgesi. Dört büyük rüzgarın koruyucusu."
Venti arkada ona melek heykelinin kim olduğunu söylediğinde (Y/N)'nin aklına aile yadigarı kitabında yazanları hatırladı. Bu konu hakkında daha fazla bilgi alması gerekiyordu. Venti (Y/N)'nin düşüncelerini böldü.
"Sana kalacak bir yer bulmalıyız."
"Kalacak yer mi?"
"Elbette! Macera Klubü mü yoksa Favonius Şövalyeleri mi?"
(Y/N) Favonius Şövalyelerinden Amber'i az biraz tanıdığı için Venti'ye şövalyeler dedi. Macera kısmında kimseyi tanımıyordu. Adı çeldirici olabilirdi ama güvenlik önemliydi.
Lütfen oy ve takibinizi eksik bırakmayın :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blessing of The Wind / Genshin İmpact
FanficVenti x (Y/N) Reader "Fly, fly like a birds feather in the sky."