"1.bölüm"

10 2 0
                                    

Buradaydım, öldüğüm yerde. Defne Demirzade'nin intihar ettiği,Asya Aka'nın doğduğu yerdeydim. 

     Uçurumun en uç kenarında , o günü tekrar zihnimde yaşatıyordum. Bu bir intihar değildi. Mecburiyetti.
      
   İçimdeki intikam hırsıyla göğsüm dolup taşıyordu. Tam 2 sene bu anı bekledim. Bana yaşattıkları acıyı onlara misliyle ödetmeye geldim. Artık karşılarında o saf kız yoktu. Yeniden doğdum. Her şey bitti derken kader yeniden örmüştü ağlarını.
     
    Tanrı , ölmememi istedi. Beni bu dünya'ya yeniden gönderdi. Daha güçlü olarak.
   
      Herkes benim yok olduğumu zannederken,onlara inat var olmaya devam ettim . Ben Asya Aka , Aka Holding'in hissedarı, Cem Aka'nın eşi.

  Uçurumdan aşağı baktığımda , denizin nasıl kayalara çarpıp , geri çekilirken daha güçlü bir şekilde tekrar kayalara çarptığını gördüm. Tanrı , bana hayatımın binevi simülasyon'unu izletmişti. Daha da güçlenerek dönmüştüm. Yıkılmaz sandıkları saraylarını , başlarına yıkmaya geldim.

   Tekrardan denize odaklandığımda  bir an kendimi orda gördüm. Defne'nin o acı çeken yüzünü , o koyu gözlerinin ağlamaktan kızardığını, bana uzattığı elini "beni kurtar!"der gibi bakışlarını gördüm.

   Bu zihnimin bana oynadığı büyük bir oyun olmalıydı.Aklımdaki bu düşünceler , arkamda duran Cem 'in sesiyle bölündü.

     "Canım artık eve gidelim mi ? Üşütüp hasta olmanı istemem. " dedi.
Bana uzattığı eli sıkıca tuttum. Arabaya doğru ilerlerken arkama dönüp tekrardan uçuruma baktım. İçimden "İntikam'ını alacağım Defne."
dedim. Cem'in kapıyı açmasıyla koltuğa oturdum.

   Yol boyunca sürekli defne'yi düşündüm.Yani eski hâlimi. Sapsarı saçlarıyla , simsiyah gözlerini aklıma getirdim. Keşke bunları yaşamasaydı. Yüzündeki gülümseme hiç gitmeseydi. Gülümseme demişken , bir kitapta okumuştum. Yazara göre Tanrı acı çekenlerin dayanması için "gülmek " eylemini onlara bahşetmişti.

    Cem'in kapımı açmasıyla eve geldiğimizi yeni fark etmiştim. Cem endişeli bir şekilde , " İyi misin defne? İstersen başka bir yere gidelim." dedi.
Ona çok şey borçluyum. Benim için bu oyun olan evliliği de kabul etti. Bana hâlâ defne diyordu. Bunu ondan ben istemiştim.

    Kendimi toparlayarak , "Yok , ben iyiyim. Hem çok acıktım. Sen de açıkmış olmalısın. "dedim.
   "Haklısın, beraber yemek yapalım mı ? Hem biraz kafa dağıtırız."dedi.
Olur anlamında başımı salladıktan sonra boynuna atladım ve sımsıkı sarıldım. O beni bu dünya da mutlu eden tek şey. Cem'in de kolları belime dolandığın da , içim' e öyle bir güven dolmuştu ki. Onun yanında kendimi huzursuz hissetmem imkansızdı. Kulağına fısıldayarak " Ben çok yoruldum. Acaba beni odama kadar taşıyabilir misiniz ? " dedim. Cem ise ışıldayan gözlerle "Memnuniyetle" dedi ve beni kucağına aldı . Bende kollarımı boynuna doladım. O güzel yüz hatlarına bakmaktan kendimi alamadım. Simsiyah saçları ve kirli sakalıyla adeta yürüyen bir afetti.
Biliyordum , bana karşı birşey hissettiğini ama şu anlık odak noktam  başkaydı.

   Beni odamın kapısına getirdiğinde , kucağından indim.
  "Teşekkürler beyefendi. Hemen üstümü değiştirip , mutfağa geliyorum. "dedim ve yanağına bir öpücük kondurup odama girdim.
Benim de ona karşı hislerim vardı ama içimdeki intikam hırsı bunun üstünü kapatıyordu. Ayna' ya baktığımda elim siyah saçlarıma gitti. Cem saçlarımın bu renk olmasını istemişti. Ona göre beyaz tenime bu siyah saç daha güzel yakıştığını söylüyordu. Haklıydı bence de bu hâlim daha güzeldi. Üstümdekileri çıkarıp , rahat bir ev şortu ve  beyaz crop'umu giydim. İnce bir hırka da giydikten sonra aşağı indim.

  Mutfağa gittiğimde Cem'in sebzeleri yıkadığını gördüm. Hemen içeriye girip doğrama tahtasını ve bıçağı alıp mutfak adasının üzerine bıraktım. Cem beni fark ettiğinde " Diyorum ki sebzeli tavuk sote yapalım. Hem sen seversin . Al bu sebzeleri sen doğra bende eti kesiyim. " dedi.

~ YOK OLUŞ ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin