still don't know my name by labrinth
*
"hâlâ çok yakınsın
ama henüz çok uzaksın"*
Elindeki havluyla saçlarımı kurutan Jungkook işini bitirir bitirmez dizlerim üzerinde kalktım ve ona döndüm. Yeterince oyalanmıştım. O banyodan verdiği kıyafetlerden sadece bir tişörtle çıktığımda anlamalıydı nasıl olduğumu. İnat edip saçlarımı taramış ve kurutmuştu şimdi.
"Artık öpüşebilir miyiz?"
Hızlı bir hareketle üzerindeki tişörtü sıyırdı ve odanın bir köşesine attı. "Gel."
Ellerimi doğrudan çıplak karın kaslarına yasladım ve aynı anda dudaklarını öptüm. Ağzını aralayarak dilini ağzıma yolladı. Kucağına yerleştiğimde elleri kalçalarımı buldu. Dudaklarım boynuna yol aldı. Bana yer açmak için kafasını yana eğdi.
Beyaz tenine bir süre kalacak izler bırakırken dişlerimi ve dilimi kullandım. Hoşuna gittiğini belli eden mırıltılarla hareketlerime ayak uydurdu. Elleri de boş durmuyordu. Tişört dışında bir şey giymemem yine işime yaramıştı.
Sızlayan mühür yerimle geri çekildiğimde yeniden dudaklarımızı birleştirdi ve doğruldu. Kendimi onun altında bulduğumda hâlâ öpüşüyorduk. Bacaklarımı beline sardım.
Oldu bittiye getirmek istediğim söylenemezdi ama uzun zamandır bu anı beklemek beni acele etmeye itiyordu. Hem... Bundan sonra hep beraberdik, değil mi? Bol bol ve doya doya sevişebilirdik. Şimdi hızlı olsak yeterdi.
Elleri tişörtümün eteklerine gittiğinde kısa bir anlığına doğruldum. Üzerimdeki kumaş parçasını da az önce kendi tişörtünü yaptığı gibi fırlattı. Ardından dudaklarını kavrulan tenime bastırdı.
Elim ensesine çıkar çıkmaz onu öptüğü yere, boynumdaki mühür yerime bastırdım. Öyle muhtaçtım ki şuan beni mühürlese sesim çıkmazdı. Hatta teşekkür ederdim ona.
Ağzımdan firar eden iniltilerimi durdurmak için diğer elimi dişlerim arasına aldım. Ne kadar hassas olduğumun bilincinde bir şekilde aşağılara indi. Hiçbir yerimi atlamadan emiyor, öpüyor ya da ısırıyor, her saniye biraz daha kıvranmamı sağlıyordu.
Bel kenarlarımdan beni tutarak sabitlediği yerde karnımı ve kasıklarımı öpmesi irkilmeme neden oldu. Belim yay gibi gerildi. Ensesindeki elim saçları arasına dalmış, acımadan çekiştirmeme rağmen sesi çıkmıyordu.
"Jungkook," dedim nefes nefese. Dilini çoktan sertleşmiş penisime sürdüğünde sızlandım. "Biraz hızlı ol."
"Acelen mi var?"
Kafamı olumlu anlamda sallarken birden beni ağzına aldığında nefesim kesildi. Sandığımdan da iyi hissettiriyordu sıcacık ağzı. Seslice inlerken kalçalarımı kaldırdım. Karnıma yasladığı eliyle yerimde durmamı sağladı.
"L-lütfen..."
"Bebeğim," derken yeniden öpücüklere boğdu çıplak bedenimi. "İyi hissettirmiyor mu?"
Alt dudağıma dişlerimle eziyet etmeyi bırakıp onu kendime çektim ve dudaklarımı öptüm. Bacaklarım yeniden alıştığı yeri bulup belini sardı. "Harika." diye fısıldadım yüzüne doğru. "Ama dayanamıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
chocolate pudding ✓
أدب الهواةKızgınlığa giren Taehyung, yalnızca bir gece geçireceklerini düşündüğü Jeon Jungkook'un ruh eşidir. | texting + düz yazı | | Alpha Jk | & | Omega Tae |