•Bölüm adı mükemmel :D•
Ufuk
Mezarlıktan döndüğümüzde odama kapandım. Sanki dün geceyi tekrar yaşamıştım. Ender'i düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Onca yıl tek başına ne yapmıştı? En önemlisi bu acıya nasıl dayanmıştı? Annemin öldüğünü düşündüm bir anlığına. Kabustu. Banyoya gidip yüzümü yıkadım. Odama geçerken babam çağırdı.
Babam: Ufuk sana kargo var.
Ben hiçbir şey satın almamıştım ki? Ufak kutuyu alıp odama gittim. Yatağıma oturup korkuyla kutuyu açtım. Bir mektup ve bir oyuncak araba vardı. Oyuncak araba da mektup da eskiydi. Aynı korkuyla mektubu açtım. Alt tarafı yırtılmış bir kağıttı. Güzel bir el yazısıyla yazılmıştı.
"Sevgilim, nasılsın? Ben berbat haldeyim. Ben katil oldum. Birinin hayatını yok ettim. Onu sevenleri yok ettim. Ben nasıl yapabildim bilmiyorum. Çok korkuyorum kendimden. Aynaya bakamıyorum. Ama kasıtlı yapmadım ki. Bu beni suçlu yapmaz değil mi? Birden önüme atlayıverdi. O adamın abileri peşimdeydi sevgilim. Kaçabilmek için o kadar hızlı gidiyordum. Kendi hayatım için bir çocuğun hayatını çaldım ben. Adı Umut'muş. Ne kadar güzel bir isim değil mi? Yok ettim ben onu. Bu vicdan azabıyla nasıl yaşayacağım bilmiyorum. Hoşçakal sevgilim."
Gözlerimin içi yanıyordu. Avcumdan buruşturduğum kağıda baktım. Geçmişten gelen Umut'un geleceğini çalan kişi... Aynı zamanda ailemin tüm umudunu çalan kişi... Yutkundum. Gözyaşlarıma izin verdim. Kardeşimin katilinin yazdığı mektubu tekrar tekrar okudum. Her bir kelimeyi ezberlemiştim. Ama yetmiyordu. 100 kere okusam da hiçbir şey anlayamıyordum. Yıllar sonra neden böyle bir mektup gelmişti? Hem de anneme ya da babama değil bana? Neler oluyordu? Umut'un katilinin mektubu neden benim ellerimdeydi? Kimdi bunu gönderen?
Yarım saat sonra kendime gelip zarfı ve elimdeki buruşmuş kağıdı tekrar incelemeye başladım. Kağıdın alt tarafı yırtıldığı için kimin yazdığını bilmiyordum. Tek bildiğim onun kardeşimin katili olduğuydu. Zarfın içinde bir şey daha vardı. Bir fotoğraf, Umut'a arabanın çarptığı anı gösteren bir fotoğraf... Şoför net olarak anlaşılmıyordu. Fotoğrafın arkasında bir şey yazıyordu.
Kardeşinin katilini bulmak istiyorsan bir sonraki ipucunu bekle
Kafam iyice karışmıştı. Oyuncak arabayı elime aldım. Bu ne Umut'a ne de bana aitti. Belki de katilin bir çocuğu vardı. Ona ait olabilirdi.
Ender
Dünki bir nevi kaçırılma maceramdan dolayı yurt müdürünün odasına girdim.
"Saygısız kapıyı çalsaydın ya."
Bu adam sağır olabilir miydi?
"Kapıyı 3 kere çaldım zaten. Bir doktora gidin. Yaşlandınız galiba."
Yurt Müdürü: Niye geldin sen benim odama?
"Dün konuştuklarınızla ilgili bir şeyler oldu."
Yurt Müdürü: Biz demiştik sana. N'oldu?
"Sanırım kaçırıldım. Bana saçma sapan şeyler söylediler. Sizin bu konuyla ne ilginiz var? Annemle ne ilginiz var?"
Son cümlelerimi söylerken sesim biraz yüksek çıkmıştı. Buna aldırmadan aşağılayıcı gülümsemesini takındı.
Yurt Müdürü: Sen bi' otursana. Çay da söyleyelim. İçersin değil mi?
Onun bu keyifli halleri daha da kızdırmıştı beni. Masanın üzerine ellerimi koydum ve olabildiğince ona yaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NORMİNŞAH :D
Fanfiction"Geçmişinle savaşamazsın Ender." "Geleceğimle de yaşayamam Ufuk."