Bölüm 1

3.7K 213 225
                                    

2003

Nilay iki gündür, evlerinin yakınına yeni açılan buz pistine gitmek istiyordu ama bakıcısı Aslı, annesi ve babasından izin almadan götürmek istemiyordu. Kız zaten normalde bile çok hareketliydi ve bu hareketin buz pistiyle birleşiminden korkunç bir sonuç doğmasından korkuyordu. En azından izin alıp götürürse içi biraz daha rahat ederdi.

Nilay'ın annesi ve babası ise Nilay'ın ismini bile söyleyemediği bir ülkeye, bir mağarada araştırma yapmaya gitmişti. Sekiz yaşındaki kız, annesi ve babasının çoğu zaman uzakta olmasına alışmıştı ama onları yine de çok özlüyordu. Bunun gibi izin alması gereken ama ailesine ulaşamadığı zamanlarda ise neden benim ailemin de diğer arkadaşlarımın ailesi gibi normal bir işi yok, diye düşüncelere dalıyordu.

Ödevini yapmak için oturduğu mutfak masasında yine aynı düşüncelere dalmış, önünde duran matematik ödevini unutmuş gitmiş, dalgın hareketlerle kucağındaki yavru tekir kedisini seviyordu.

"Yine Karadeniz'de gemileri batırmışsın bakıyorum," dedi Aslı. Küçük kızın düşünceli hâlini fark etmekte bulaşık makinesini boşalttığı için geç kalmıştı.

Aslı'nın konuşmasıyla kendine gelen Nilay, elini yanağından çekip, başını Aslı'ya çevirerek, "Hıh?" dedi.

"Yine diyorum, kara kara ne düşünüyorsun?"

"Buz pistini düşünüyorum. Lütfen gidelim Aslı abla, yalvarırım. Annem ve babam izin verir yemin ediyorum. Ne olur!"

"Nilay, annen ve babanla konuşmadan götüremem. Biz arayamıyoruz biliyorsun. Söz veriyorum aradıkları zaman izin alıp götüreceğim ama izin almadan yapamam. Ya sana bir şey olursa bunu -" diye açıklama yaptığı sırada telefon çalmaya başladı.

Küçük kızın gözleri parladı, kediyi yere bırakıp telefona koşmaya başladı.

Telefonu, "Anne!" diye açtı ve sevinçle Aslı'ya döndü. Gerçekten de arayan annesi ve babasıydı. On dakika boyunca sevinçle konuştu, yaptıklarını anlattı, onları çok özlediğini ve artık gelmeleri gerektiğini söyledi. Telefonu Aslı'ya verdiğinde, "Ay! İzin almayı unuttum, ne olur sen al Aslı abla," diyerek Aslı'nın bluzunu çekiştirmeye başladı.

Aslı, Nilay'a bayılıyordu. Neredeyse Nilay'ın şimdiki yaşındayken, kardeşlerine bakmaya başlamıştı. Kardeşlerini ise yeğenleri takip etmişti. İlk defa başkasının çocuğuna bakmaya Nilay'la başlamıştı. Nilay'ı bütün yeğenlerinden çok seviyordu. Sanki onun küçük kardeşi gibiydi. Başına bir şey gelecek diye üstüne titriyor, onunla konuşmayı çok seviyordu. Nilay çok akıllı ve tatlıydı. Telefon kapandıktan sonra Nilay'a döndü ve "Hazırlan bakalım, buz pistine gidiyoruz," dedi.

Küçük kız sevinç çığlıkları atarak odasına koşturdu. Dolabından beyaz bir tişört ve kırmızı salopet çıkarıp özenle giydi. Pembe tuvalet masasının çekmecesinden, salopetiyle uyumlu kırmızı bandanasını çıkarıp, beline kadar gelen koyu kahverengi düz saçlarına geçirdi ve tekrar mutfağa koşup, "Ben hazırım," diye bağırarak zıplamaya başladı.

Aslı, kızın cıvıl cıvıl hâllerini gülerek izledi, mutfağın arka bahçeye açılan kapısını kapatıp, vestiyerden çantasını ve ayakkabısını alıp dış kapıyı açtı. Nilay, kapı tam açılmadan aralıktan dışarı süzülüp beyaz cırt cırtlı spor ayakkabılarını ayaklarına geçirmeye koyuldu.

Bahçe kapısı da açıldığında, sevinçle bir ileri bir geri koşmaya, "Hadi Aslı abla, hızlı yürü," demeye başladı. Çok geçmeden, kapısının üstünde, Lana Vorobyova Buz Pisti yazan salona geldiler.

"Lana Vorobyova kim?" diye sordu küçük kız.

"Bilmiyorum ki," dedi Aslı. Zaten pek fazla şey bilmezdi. İlkokul terkti ve her zaman çalışması gerektiği için kendini geliştirememişti. Nilay'ın annesi Aslı'yı işe aldığında okulu bitirmesi için de yardım etmeye başlamıştı. Son senelerde çok şey öğrenmişti ama yine de bu ismi bilmiyordu.

Buz ve Ay ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin