"Anne, neden bizim babamız yok? Bugün Berke'nin babası okula geldi. Berkeyle beraber sinemaya gideceklermiş. Değil mi Ferza? Pazartesi günü de babalar ve çocukları balosu olacakmış. Pazartesi ne zaman ki? O zamana kadar babamız olur mu anne?"
Oturduğum koltukta dikleştim.
"Evet anne Feyza doğru söylüyor. Biz de baloya katılalım. Herkes katılacakmış."
Kollarımı açarak kızlarımın bana sarılmalarını sağladım.
"Kızlarım, hani ben size hem anne hem babaydım. Berke babasıyla sinemaya gittiyse siz de annenizle gidersiniz. Balo işini de kafanıza takmayın minik pankeklerim. Şimdi uyku vakti! Hadi herkes yatağına." İkisinin başına küçük buseler kondurarak ayağa kalktım. Ellerinden tutarak konuşmaya başladım.
"Yatmadan önce ne yapıyorduk?"
"Dişlerimizi fırçalıyorduk." dediler aynı anda bıkmışlıkla. İkisi de dişlerini fırçalamayı hiç sevmiyorlar. Bebekliklerinden beri ne kadar bu alışkanlığı kazandırmaya çalışsam da hâlâ etkili bir sonuç almış değilim.
Beraber lavaboya girdiğimizde Feyza ve Ferza kendi aralarında artık gelenekselleşmiş kavgalarını yapıyorlardı.
"Bana ne! İlk sen fırçala. Her zaman ilk ben fırçalıyorum. Bir kerede ilk sen fırçala Ferza."
"Ama böyle anlaşmamıştık ki Feyza."
Artık olaya bir el atmam gerekiyor anlaşılan. Yoksa bu laf dalaşı hiç istenilmeyen şeylere sebep olacak.
"Feyza ve Ferza! İkinizde taburelerinizi çekin ve beraber fırçalayın dişlerinizi lütfen. Bazen beni o kadar yoruyorsunuz ki kızlar. Kavga etmeden de sorunlarımızı çözebiliriz. Bunu size anlatmıştım. Şimdi dişlerinizi fırçalayın. Yarın sizi okula erken bırakacağım, erkenden uyuyun." dedim sonlara doğru kısılan sesimle. Kızlarımı tüm gün görememek ve onlarsız kalmak ne kadar zor olsa da onların geleceği için çalışmak zorundayım.
"Ama anne yine mi yarın geç alacaksın bizi?" dedi Ferza öne doğru sarkıttığı minik dudaklarıyla.
Kollarımı birleştirerek "Bilmem, belki işim erken biter ve beraber sinemaya falan gideriz." dedim. Aslında yarın işim kesin olarak erken bitecek fakat Feyza ve Ferza'nın meraklı halleri çok sevimli olduğu için onları meraklandırmak hem onların hem benim çok hoşuma gidiyor.
"Hadi o zaman hemen fırçalayalım dişlerimizi! Duydun mu annemi Ferza sinemaya gidebilirmişiz. Berkelerin gittiğine gidelim mi anne?" diyen Feyza heyecandan yerinde duramıyordu. Kızlarımın bu saf mutluluğunu görmek bu dünyadaki en buyük nimet benim için.
Feyza, Ferza'yı çekiştirerek eline diş fırçasını tutuşturdu. Onların yanına giderek fırçalarına bezelye tanesi kadar macun koyduktan sonra ben de kendi fırçamı çıkararak macun ekledikten sonra dişlerimi fırçalamaya başladım. Ben dişlerimi fırçaladıkça kızlar bana bakıp gülüyorlardı. Dişlerimı fırçalamayı bitirdiğimde ağzımı temizledim hızlıca.
"Komik olan nedir acaba?" diye sordum merakla.
"Anne dişlerini fırçalayınca çok komik oluyorsun. Böyle ağzın hep köpük köpük oluyor." dedi kıkırdayarak Ferza.
"Yaa demek öyle! O zaman olanlardan ben sorumlu değilim." Musluğu açıp avuçlarımı suya tuttum. Avuçlarımda su birikince kızların yüzüne azar azar fırlattım. Kahkaha atmayı da ihmal etmiyordum tabii.
"Anne!"
"Kusura bakma Feyzacığım ve Ferzacığım. Hadi hemen fırçalayın dişlerinizi. Epey oyalandınız." dedim artık biraz kızmış olan bir sesle. Kızlar dişlerini fırçalarken ben de artık yıkanması gereken çamaşırları renklerine göre ayırdım. Makinenin deterjan gözüne deterjanları ekledikten sonra makineyi çalıştırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayda
Teen Fiction"Anne, neden bizim babamız yok? Bugün Berke'nin babası okula geldi. Berkeyle beraber sinemaya gideceklermiş. Değil mi Ferza? Pazartesi günü de babalar ve çocukları balosu olacakmış. Pazartesi ne zaman ki? O zamana kadar babamız olur mu anne?" Oturdu...