Sabah şiddetli bir baş ağrısıyla uyandım. Beynimin içi zonkluyordu resmen. Bugün haftasonuydu ve ben hafta sonları işe gitmiyorum. Daha doğrusu Ece çağırdığında gidiyorum sadece. Her neyse, kızlar mışıl mışıl uyurken ben de güzel bir kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçtim. Dolaptan ne bulduysam çıkardım ve ne yapacağımı düşünmeye başladım. Kızlar yumurta çok sevmiyorlardı, menemen yapsam desem gerekli malzemeler yok, tost da çok klasik olur. En iyisi pankek yapmak. Masaya koyduğum şeylerden ihtiyacım olmayanları tekrar yerlerine koydum ve pankekimi yapmaya başladım.
~
Gözlerini ovuşturarak mutfağa giren Ferza bir sandalyeye oturdu.
"Günaydın anneciğim" dedi uyku sersemi bir şekilde. Yanağını öperek, "Günaydım civcivim." dedim.
"Ya anne!" Ona böyle seslenmemden hoşlanmıyordu fakat ben yine de ona böyle sesleniyorum. Ama gerçekten civcive o kadar benziyor ki! Allah'ım tam bir şirinlik abidesi!
"Anneye ya'lanmaz. Hadi bir elini yüzünü yıka, sonra da pijamalarını değiştir. Saçını güzel bir şekilde toplayalım bugün." Hiç itiraz etmeden mutfaktan çıktı.
Son olarak kendime sert bir kahve ve kızlara da bitki çayı hazırladım. Şimdi sıra Feyza'nın uyanmasını beklemek.
.
'Sevgili günlük. Farkındayım çok klasik bir giriş oldu ama acemiyim bu konuda. Bugün ilk günlüğümü yani seni aldım. Böyle sanki bir deliymişim gibi oluyor ama neyse. Zaten delirmişim delireceğim kadar.
Hayatta hep yıkılan taraf ben oldum. Sevdim ama sevilmedim. Güldüm ama güldürülmedim. Değer verdim ama karşılık alamadım.
Aklımdaki düşünceler bitmiyor. Mesela ben nasıl anne olacağım? Anne sevgisini tatmamış bir insan nasıl anne olsun ki? Çocuğumu internetten öğrendiğim şeylerle mi büyüteceğim? Ya ona yetemezsem? Ya iyi bir anne olamazsam? Nasıl hem anne hem de baba olacağım? Kafamda sadece bu sorular uçuşuyor. Ne yapacağım ne edeceğim hakkında en ufak bir fikrim bile yok.
Yalnızım, kimse yok yanımda. Ama alışığım buna. Ben hep yalnızdım. Bir yaşımda da yalnızdım on beş yaşımda da. Bir ara hayatımı mahvedecek bir hata yaptım çok yalnız hissettiğim ve belki de buna ihtiyacım olduğu için. O anki duygularım nelerdi bilmiyorum açıkçası.
Her neyse sevgili günlük bugünlük bu kadar. Yarın tekrar konuşacağız seninle. Ve evet farkındayım çok kesik kesik oldu her şey. Neyse, çok önemli değil bence. Benim şimdi gitmem lazım, hoşçakal günlük.'
Hüzün dolu bir tebessüm takındım dudaklarıma. Beş buçuk, altı sene öncesine ait bir günlük. Tarih atmamışım ama az çok hatırlıyorum o güne dair bazı şeyleri. O zamanlar psikolojim çok iyi bir durumda değildi. Bu nedenle psikolojik destek alıyordum. Psikoloğumun tavsiyesi üzerine günlük almıştım o gün. Ve daha öncesinde hiç yazı yazmadığın için ilk zamanlar çok tuhaftı benim için. Ama zaman geçince hem kaleme alıştım hem de kağıda. Şimdi onlar benim en yakın dostlarım. En güvenilir sırdaşlarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayda
Teen Fiction"Anne, neden bizim babamız yok? Bugün Berke'nin babası okula geldi. Berkeyle beraber sinemaya gideceklermiş. Değil mi Ferza? Pazartesi günü de babalar ve çocukları balosu olacakmış. Pazartesi ne zaman ki? O zamana kadar babamız olur mu anne?" Oturdu...