Atsumu bir kere daha hıçkırırken Kiyoomi'ye baktı. "Biliyor musun," Sarışın oğlan ne diyeceğini unutmuştu, elindeki bira yüzünden mi yoksa karşısında ona bakıp gülümseyen Kiyoomi yüzünden mi sarhoş olduğunu bilmiyordu.
"Neyi?" Kiyoomi hafifçe kıkırdadı, Atsumu'ya bakarken adeta parıldayan gözleri hislerinin basit bir beğenmeden ibaret olmadığını ele veriyordu.
"Unuttum." Atsumu hafifçe iç çekip ellerini Kiyoomi'nin kıvırcık buklelerine götürüp dağınık saçları karıştırdı. Eli saçlarından alnındaki bene ilerlerken ilk defa sessizleşmişti sarışın olan.
"Çok tatlısın." Kiyoomi, elinin tersiyle Atsumu'nun yanağını okşadıktan sonra elini çekti ve çenesine yasladı.
"Osamu nerededir sence?" Atsumu'nun yüzü düşerken Kiyoomi iç çekti.
"Rintarou'yla birlikte. Sokakta karşılaşmışlar, zaman ver ona biraz."
"Ne?!" Sarışın olan savsaklayarak ayağa kalkıp telefonuna uzanırken dehşete düşmüş bir hali vardı. "Kardeşimi kurtaracağım!" Shinsuke'den aldığı Rintarou'nun numarasını çevirdikten sonra telefona cevap verilmişti. "Pis sapık kardeşimi geri ver!"
"Ne diyorsun sen?" Rintarou'nun sesi, Atsumu onu göremese de yüzünü buruşturduğunu anlamasını sağladı.
"Kardeşimi geri ver!"
"Önce kardeşini kırmamayı öğren." Rintarou rahat bir ifadeyle arkasına yaslanırken göz ucuyla bir anlığına yanında oturan, camdan dışarısını izleyen Osamu'ya baktı.
"Sus! Konuşma sen! Kardeşimi geri ver!" Atsumu tekrar bağırmaya başlarken Kiyoomi, sarışın oğlanın elinden telefonu aldı.
"Sarhoş biraz, boş ver onu sen. Osamu iyi mi şu an?"
"Daha iyi, bir sorun yok." Rintarou'nun cevabı Osamu'nun dikkatini çekerken ikili bu sefer göz göze geldi. "Kulağımın dibinde bağırmasın, söyle şu sevgiline. Kapatıyorum."
Kiyoomi adeta yüzüne kapatılan telefon sebebiyle bir an duraksasa da bakışlarını tekrar Atsumu'ya çevirdi. "Osamu iyiymiş, yarın görüşürsünüz. Sana kırgın kalmaz."
"Neden en başta söylemedin o tuhaf herifin yanında olduğunu? Tehlikede olabilir!"
"Rintarou ona bir şey yapmaz, hemen görüşseniz belki birbirinizi daha çok kırabilirdiniz. Sen Rintarou'yu sevmediğin için hassas bakıyorsun sadece şu an." Kiyoomi uzandığı yatakta biraz daha kenara kayıp yatağa hafifçe vurdu. "Gel, uzan biraz. Uyumak sana iyi gelir."
"Uyumak istemiyorum." Atsumu hafifçe dudak büzerken somurttu. Onu saran Kiyoomi'nin kollarını hissettiğinde ise şaşkınlıkla gözleri açıldı.
"Saat geç oldu, şimdi uyuyalım ki yarın erken kalkıp kahvaltı yapmaya çıkalım. Senin sevdiğin restorana gideriz ve Osamu'yu da çağırırız, anlaştık mı?"
Atsumu, Kiyoomi'yle birlikte uzanırken başını onaylarcasına salladı. "Neden beni bu kadar alttan alıyorsun?" Kiyoomi kesinlikle insanları anlamakta iyiydi, gerçekten kıvırcık saçlı oğlanın dediği gibi eğer ikizler hemen görüşseydi kavga edeceklerdi tekrar. Osamu muhtemelen hala kırgındı, Atsumu ise hislerini kontrol etmekte iyi değildi.
"Sebebini dile getirmeme gerek var mı?" Atsumu, Kiyoomi'nin kollarında yatarken gözlerini yumdu.
"Duysam mutlu olurdum." Sarışın oğlan mırıldanırken cevabı biliyordu aslında, Kiyoomi'yle hisleri karşılıklıydı. Nasıl olduğuna emin değildi ama gerçekten karşılıklıydı.
"Sen bira kokmadığın ve sümüklü böceğe benzemediğin bir ara söylerim."
Atsumu gülümserken Osamu Rintarou'ya gördüğü yıldızların adlarını saymaya devam etti.
"Nasıl tutuyorsun aklında hepsinin adını? Çok fazla değiller mi?"
Ela gözlü oğlan belki de hayatında ilk defa birisini iğnelemiyor, aşağılamıyordu sözleriyle.
"Sen mi söylüyorsun bunu? Sen onlarca karışık teoriyi aklında tutabiliyorsan, ben de birkaç yıldızın adını aklımda tutabilirim bence."
"Şu ana kadar yirmi üç yıldızı anlattın bana, birkaç tane deyip küçümseme." Rintarou'nun ifadesi tepkisiz olsa da sesi neredeyse sıcaktı. "Yıldızları daha iyi görebileceğimiz bir yere gitmek ister misin?" Cümlesini kurduktan sonra camdan gözüken bir tepeyi işaret etti. "Orada yıldızlar daha iyi gözüküyor."
Yaklaşık yarım saat sonra Rintarou'nun bahsettiği tepedeydi ikili, rüzgar Osamu'nun saçlarını iyice dağıtırken etraf karanlık olduğu için yıldızlar oldukça parlaktı. "Bak, Venüs de gözüküyor."
"Bir soru sorabilir miyim?" Ela gözlü oğlan soru sormak için izin isteyecek birisi değildi. Osamu aklını karıştırıyor, kendisini sorgulamasına sebep oluyordu.
"Tabii ki sorabilirsin."
"Benden çekiniyor musun? Ya da tuhaf buluyor musun beni?"
"Bu nereden çıktı?" Osamu yıldızlardan bakışlarını çevirip Rintarou'ya baktığında ne olduğunu anlamamıştı henüz. "Tuhaf biri değilsin, senin gibi kimseyle tanışmadım daha önce sadece. Bu seni özel kılıyor, senden çekinmemi sağlayacak bir sebep değil."
"O zaman nasıl biri olduğumu da az çok tahmin ediyorsundur." Osamu'nun konunun nereye gittiğine dair en ufak fikri yoktu. "Seni öpebilir miyim?"
Rintarou'nun sesi oldukça ciddiydi.
"Ne?" Osamu'nun sesi fısıldarcasına çıktı, ondan daha önce hiç kimse hoşlanmış mıydı ki?
-
Sanırım bu kurguyu uzatmak için daha fazla çabalamayacağım, birkaç bölüme final yazarım//
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘭𝘰𝘴𝘵. -𝘴𝘶𝘯𝘢𝘰𝘴𝘢
FanfictionOsamu ve Atsumu ikizlerinin en büyük hayali yeni bir yerde, yeni bir hayata başlamaktı. Pasaportunu karıştıran Atsumu sayesinde hayatlarına giren Rintarou ve Kiyoomi ise planlarını oldukça değiştirmiş sayılır.