Atsumu limon aromalı dondurmasından bir parça daha dudaklarına götürürken Osamu ile birlikte ara sokaklardan birine saptılar. Osamu bir yandan dün izlediği filmi Atsumu'ya anlatırken aniden durup kabarık ama kirli tüyleri olan bir köpeği sevmeye başladı. Atsumu da onun gibi yere eğilip köpeğin başını okşarken Osamu sessiz kalsa bile Atsumu köpeği sıkıştırmaya başladı ve güneşli havaya rağmen ikisinin de üzerine gölge düşmesi ikizlerin dikkatini çekti.
Aran ikizlerin köpeğine zarar verdiğini düşündüğü için yüzüne sert, neredeyse korkunç bir ifade yerleştirdi. Tüm vücudunu saran dövmeleri ve uzun boyu ile "tehlikeli" gözüküyordu. En azından ikizler için öyleydi.
Atsumu bağırıp Osamu'yu da geriye çekerken ikizler korkmuş yüz ifadelerini Aran'a diktiler. Köpek ise bu sırada Aran'a havlayıp kuyruk sallamaya devam etti.
"Neden korkutuyorsun insanları? Seviyorlardı sadece."
"Evet! Kötü hiçbir şey yapmadık ki!"
Atsumu savunmaya geçerken kahverengi gözlü, gri-siyah saçlı oğlanın yüzünde bir ifade olmasa da Aran'ın yüzü yumuşamıştı.
"Pardon, geçen gün dövdüler de. Artık kim geçse zarar verecek gibi hissediyorum ona." Aran köpeği kocaman olmasına rağmen sanki bir tüy parçasıymış gibi kucakladı ve yüzüne sıcak bir gülümseme yerleştirdi. " 'Suke, içeri götürebilir misin onu?"
Shinsuke köpeği Aran'ın kucağından aldıktan sonra içeri adımladı ve kayboldu. O sırada fark etmişti Atsumu, bulundukları yerin kapısında 'dövmeci' yazıyordu ve bu ikilinin dükkanı olduğu belliydi. Etrafı incelerken yine kapının yanında olan iş ilanını görüdüğünde hevesle kaşlarını kaldırdı.
"Çalışacak birilerini mi arıyorsunuz?"
"Evet, ikimiz yetişemiyoruz artık. Düşünür müydünüz çalışmayı?"
"Evet!"
"Hayır."
İkizlerden gelen zıt cevaplarla Osamu ve Atsumu birbirlerine bakmışlardı. Atsumu daha önce dövmecide çalışmıştı ve bu tür ortamları seviyordu. Osamu ise ne tür insanların gelip gittiğini kestiremediğinden biraz geriliyordu.
"Ama 'samu!" Atsumu dudak büzüp koluna girerken Osamu'nun, Aran da hafifçe gülümsedi.
"İsterseniz içeri geçin, konuşalım. Anlaşabiliriz sanırım."
Atsumu, Osamu'yu içeri sürüklediğinde ikilinin etrafa bakınması için fırsatı oldu. Çok büyük bir mekan değildi, üç tane küçük oda vardı geri kalan alan ise açıktı. Antika bir radyodan caz müzik salonun içine yayılıyordu. Kahverengi tonlarına olan alan Osamu'nun tahmin ettiğinin aksine "korkunç" falan değildi. Aksine hoşuna gittiğini bile itiraf edebilirdi.
"Ben Aran, bu da Shinsuke. Siz?"
"Atsumu, bu da Osamu. Ben abisiyim."
Osamu, Atsumu'nun kafasına vurduğunda dördüne kahve hazırlayan Shinsuke'nin dudaklarına ilk defa bir sırıtış yerleşti. Köpek ise salonun bir köşesine çekilmiş, bulduğu kağıt parçalarından biriyle oynuyordu.
"Yabancı duruyorsunuz, nereden geldiniz?" Aran'ın sorduğu birkaç sorunun ardında Shinsuke de sohbete katılmış ve dördünün aslında anlaşabilecekleri açığa çıkmıştı. Atsumu'nun cümleleri sert mizaçlı Shinsuke'nın bile gülmesine sebep oluyor, Osamu ise ilk geldiği anın aksine daha rahat bir pozisyonda oturuyor ve sadece rahat hissettiği zamanlardaki gibi Atsumu'yu iğneleyip onunla dalga geçebiliyordu.
"Dövme yapabilecek misiniz?"
"Ben yapabiliyorum az çok. Osamu da ayak işlerini yapar." Atsumu bu cümleyi aslında dalga geçercesine kursa da Osamu muhtemelen olacağın bu olduğunun farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘭𝘰𝘴𝘵. -𝘴𝘶𝘯𝘢𝘰𝘴𝘢
FanfictionOsamu ve Atsumu ikizlerinin en büyük hayali yeni bir yerde, yeni bir hayata başlamaktı. Pasaportunu karıştıran Atsumu sayesinde hayatlarına giren Rintarou ve Kiyoomi ise planlarını oldukça değiştirmiş sayılır.