1. Bölüm.

49 3 3
                                    

Kimseye kolay kolay güvenmemeyi ve aşık olmamaya çalıştım. Ve başardım. Aptallık yapmamaya çalıştım. Bunuda başardım. Zaten ben böyle biriydim. Hiç bir insan beni aptala çeviremezdi izin vermem. Ben küçüklüğümden beri soğuk ve sertim dış görünüş olarak çevremdeki insanlar hassas, saf ve tatlı biri olduğumu düşünüyorlardı.Aslında eskiden böyle biriydim. Fakat televizyondaki lanet haberler, ve cinayetler  kimseye güvenemiyordum kolay bir şekilde,

Ben ilkokula giderken, sınıfımdaki kızlar küçük yaşlarında birbirlerine aşık olduğu çocuklardan bahsedip, gülüyorlardı. Anlatırken ilk başta utanıyorlar. Ondan sonra sınıftaki kızlar sayesinde gülüyorlardı. Ben ne yapardım. Sınıftaki kızların saçma muhabbetlerini izlemek yerine şimdiden gelecekle kafayı bozmuş derslere gömülmüş tüm. İlkokuldan birden beri kahküllüydüm. Hoşuma gitmişti yakışmıştı ayrıca bana.

Ben doktor ya da psikolog olmak istiyordum. İnsanları iyileştirmek benim tek mutluğumdu. Pek arkadaşım yoktu. Asosyal dim. Kimseyle konuşmuyordum. Ailem dışında, ailemle çok sohbet eder ve çok vakit geçirirdim. Yalnız olmaya severdim ve alışmıştım artık. Tek güvenebildiğim insanlara iyi davranabiliyordum.

" Dicle... Dicle. "

Diye arkamdan seslenmişti Sıla. Benim iş arkadaşımdı. Bir kafede çalışıyorduk. İkimiz garsonluk yapıyorduk. Sadece  iş dışında konuşmuyorduk. Sıla benimle sohbet etmek istiyordu ama ben reddediyorum çünkü yalnızlık benim için daha iyiydi. Sılaya döndüm. Sarı uzun kahküllü saçlar dağılmış küçük kahverengi gözler yorgunlukla bakıyordum. Çok yorulmuştum. Ve terlemiştim. Garsonluk kıyafetlerimiz vardı. Eteklerimiz miniydi. Gri ve siyah renkleri içeriyordu .

Boş tepsiyi kaldırıp, giyinme odasına gittim.Sıla gizlice düzleştirici makinesi getirmişti. Kahküllere ve sarı saçları hızlıca düzleştirdim . Koltuk altlarına deodorant sıkıp, parfüm sıktım. Yasaktı ama çok terlemiştim. Temmuz sıcağı da çok çalıştırıyorlardı patron bizi. Şikayetçiyim ve bunu patrona sürekli anlatmaktan yorulmuştum buğün son kez bunu anlatıp, işten çıkıcaktım.

Makyaj getirmek az dışında yasak değildi. Fazla getiremiyorduk. Ama bu yasağı da çiğnemiştim. Lavabonun aynasına gidip, makyajı silip, kırmızı ruju dudaklarıma sürdüm kirpiklere maskara sürdüm. Şimdi hazırdım. Makyajı tazelemiştim sonuçta, lavabodan çıkıp, yanıma not defteri ve kalem almadan bir müşterinin yanına gittim müşteri erkekti.

" Ne istersiniz efendim."

Dedim. Müşteri dilini ağzının içinde döndürüp, sırıtarak,

"Seni alabiliyor muyuz?"

"Ne!"

Diyip bağırdım herkes bana bakınca rahat nefes alıp, ona döndüm sapığın tekine, işte bu olaylar yüzünden serttim ben. İnsanlar çok acımasızdı. Erkeklerin sürekli karılarını dövüp, bir şekilde öldürmeleri yüzünden ben sürekli kahroluyordum. Adamın derdi belki beni taciz etmekti izin vermezdim. Kadınlar bu olaylardan yüzünden acınılmıyordu. Ayağımdaki bir siyah topuklarıma sertçe vurdum.

Sapığa korkuç ve öldürücü bakışlarımı attım ondan sonra kaşlarımıda çattım. Onu kafeden çıkarmaya çalışıyordum. Beni bakışlarıyla taciz ediyordu resmen. Yanıma yaklaşıyor gibiydi en sonunda duvara kadar gelmiştim yanıma geldi. Bağırmaya başladım.

"Uzaklaş benden seni sapık."

Sapık dememi hoşuna gitmiş gibi birden ufak bir kahkaha atmıştı şerefsiz. Onu ittirip, tekme attım.oh olsun. İyide oldu. Hak etti şerefsiz.  İnledi. Bende kahkalarla gülüyordum.

*****
" Dicle sen ne yaptığını sanıyorsun. Bir müşteriyi tekme atmak mı ? Sen kafayı mı yedin? "

Bir saattir patron beni azarlıyordu. İşte neden yaptın? Müşteriyi saygısız davrandın? Falanda filan iyice boş yapmıştı. Konuşmama izin vermiyordu. Konuşmamı izin verse, direk savunmayı geçerdim zaten. Ya hiç anlamıyordum patronumuz u. Ya sen daha olayları görmedin. Birde bana bağırıyorsun. Yazıklar olsun sana. Ben sana dükkanın kirasını öderken sana para konusunda yardım ettim seni babam gibi gördüğüm için. Ama sen gelmiş bana o sapığı savunuyorsun. Cidden yazıklar olsun sana.

Sevgili katil. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin