2. bölüm

44 2 4
                                    

Birbirimize bakıyor ve süzüyorduk. Tek yaptığımız ya da ikimiz tek yapabileceği şey birbirimize bakmaktı. Nasıl bir hale gelmiştim ben? Benim evde gayet memnun bir şekilde oturmam gerekiyordu. Başımı belaya sokmak istememiştim. Ya Devrim vurulmasını ve ailemin ölmesini hiç istemiştim.

Şimdi bu olaydan sonra nasıl hayatıma devam edeceğimi bilmiyordum. Bir yapboz parçası eksikti. Bende o parçayı bulup, parçaları birleştirmek gerekiyordu. Ondan sonra hayatıma hiçbir şey olmamış gibi devam edecektim.

Gözümü Devrim 'in kanlı bedenine çevirdim. Ona yaklaştığımda katil silahı bana doğru doğrultu. Onun yüzünden olduğum alanda hareket edemiyordum. Beni kaç saattir öldürmemişti. Belki şimdi ölücektim. Ama ölüceksem hiçbir şey olduğunu anlamadan Devrimi silahla vurduktan sonra ölmem gerekiyordu çok garip, belki hiç aklıma gelemiyeceğim bir planı vardı.

Ölmek istemiyordum.Devrim 'in ailemi neden öldürdüğünü bulmam gerekiyordu. Ondan sonra beni öldürmek istiyorsa öldürebilirdi ama şimdi olmaz. Erken bir zamanda ölmek istemiyordum. Siyah maskesini çıkardı. Ve yere attı. Kaşlarım çatık halde onu izliyordum. O yerdeki siyah maskeye bakarken, bende Devrim 'in kanlı bedenine ilerledim. Nereye vurulduğunu tam bakacakken, kan gelince miğdem bulandı. Yanına çömeldim. Kalbine ve nabzına baktım. Kalbi yavaş atıyordu. Nabzına bakmak için kolunu tutup, nabzına baktım. Kolu çok soğuktu.Teni  bembeyazdı.

Onun aslında ölüp, gebermesini  istiyordum ama doktorluk okuyordum. Doktorluk görevimi yapmam gerekiyordu. Hadi şanslısın Devrim. Doktor olmama dua et sen. Doktor olmasam geberip, gidicektin burda.

Devrim'i kurtarmak için çok düşünmeme gerek yoktu. Miğdem kalksa da vurulan yeri bulup, kurşunu bir şekilde çıkarıp, bir şeyle vurulan yeri sarıcaktım. Sonuçta bir bardaydık  ama nerde bir sargı bulabilirdim ki ? Birden belimden tutulup, kucağa alındım. Şaşkın bir şekilde baktım beni kucağa alan kişiye. Devrimin katiliydi.

"Nereye gittiğini sanıyorsun sarışın. Seni öldürmedim diye, elini kolunu sallayarak Devrimi yanına gidip, onu kurtaracağını mı  düşünüyorsun? "

Dedi. Susup, onu bir kere daha konuşmasına izin verdim. Fakat şunu bilmeliydi ki; ben ölüceğimi kabullendim. Ama şimdi değil. Ölücegim günü bir süre ertelenmesi gerekiyordu. Konuşmadığımı anlayınca alayla gülümsedi.Bende ona baktım. Kaşlarım çatılmıştı.

" Şimdilik ölmüyeceksin Sarışın. Ama şimdilik ... Zamanını iyi değerlendir Dicle."

Dedi. Beni korkutmaya çalışarak, ciddi bir şekilde baktım. Ne yani korkmamı mı bekliyordu? Çok beklersin.Gözlerimi kıstım. Ona korkmadığımı gösterdim. Fakat ismimi nerden biliyordu? Bilmesi imkansızdı. Fakat bir şekilde ismimi öğrenmişti. Şimdi ismimi nerden biliyorsun diye saçma bir soru sormuyacaktım. Bunun öğrenmenin sırası değildi. Hayatta kalma oyununu oynuyordum resmen, Devrimin cansız bedenine baktım. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Ağlamaktan nefret ediyordum.

" Bari doktorluk görevimi yapmama izin ver."

Dedim. Tatlı bir şekilde ona baktım. Bana baktı. Sonra gözlerini kaçırdı. Şu tatlılık şeylerden kesinlikle hoşlanmıyordum.yürümeye başladı. Arkada Devrime bakıyordum. Gözyaşlarım makyajımı mahvetmişti fakat umrunda değildi.

"Lü-tfen onu kurtarmama izin ver."

Dedim. Yalvarır şekilde. Fakat bana bakmıyor dinliyordu bile. Bardan çıkınca siyah motorun yanına geldiğimde motorun koltuğuna oturup, kask takmadan durdu öylece. Kucağında kafamı göğsüne yasladım. Kalp atışlarını duyuyordum hızlı hızlı atıyordu kalbi. Hıçkırdım. O direk bana baktı. Kollarıyla beni sardı.

Sevgili katil. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin