Aitlik hissi.

17 2 0
                                    

"Nereye gidersem gideyim aynı ait olmama, boşunalık duygusu...

Benim için hiçbir önemi olmayan şeye ilgi duyuyormuş gibi yapıyorum, kendimi ya mekanik olarak ya da hayırseverilkten, fakat hiç bir zaman hiç bir yere varmadan çalıştırıyorum.

Beni cezbeden başka bir yer ve ben bu yerin nerede olduğunu bilmiyorum."

Filozof Emil Cioran' ın bu sözlerini ilk okuduğum zaman ne kadar da beni anlatmış bu satırlar da demiştim. 

Hayatım boyunca hayatın anlamını aramış ve ait olamama duygusu ile boğuşmuştum. Kafam bunlar ile doluyken zamanımı boşa harcadığımı ve bu yüzden günlerimin boşa gittiğini fark etmiştim. 

Fakat ne kadar denersem deneyim ne bu düşüncelerden kurtulmuştum ne de ait olduğum yeri bulmuştum. Daha sonra boşvermiştim. Öylesine yaşamaya başlamıştım ama merak etmiştim de bir yerden sonra, ne zamana kadar böyle boşlukta yaşamaya devam edecektim.

Hayat tempomun can sıkıcı ve bana göre olmadığını biliyordum. Her gün aynı şeyleri yaşamak beni daha sinirli ve mutsuz yapıyordu. Ve bu hallerim sadece bana değil çevremde ki insanları da etkiliyordu. Bunun farkındaydım ama kendimi o kadar hassas ve beceriksiz görüyordum ki hiç bir şeyde iyi olmadığımı düşünüyor ve bana göre olmayan bu hayat temposunu değiştirmiyordum.

Fakat olağan üstü olan  bu yere geldiğimde ne kadar kaba davranmış olsalar da sanki bu yer bana yabancı değil de tam aksine çok tanıdık gelmişti.

Mesela şu an bu zindanın iğrenç kokusu, ateş sıcaklığı, hafif karanlığı ve derin sessizliği sanki daha önce bu yerde bulunmuşum hissi yaratıyordu. Sanki bu yerde daha önce defalarca kalmışım gibi. 

Şimdi yere oturmuş bu düşünceleri düşünürken ileride ki karanlıktan gelen hışırtı ile gözlerimi o tarafa çevirdim. Hafif hırıltılı bir öksürük sesi kaşlarımı çatmama sebep oldu.

"Kim var orada" diyen korkmuş sesim cılız çıkmıştı. Sürünerek karalıktan yaşlı sakallı bir adam kendi bana gösterdi. Kıyafetleri küflenmiş ve yırtıktı çok kirliydi, gözlerini dahi zor açıyordu ve ayrıca çok iğrenç kokuyordu. Şimdi kötü kokunun nereden geldiğini anlamıştım. 

Yine öksürerek hırıltılı bir ses ile "Üzgünüm seni derin düşüncelerinden uyandırmış olmalıyım." dedi

"Hayır sorun yok zaten çok da dalmış değilim."

"Sakıncası yoksa ne hakkın da düşündüğünü sorabilir miyim? Çünkü bu karanlıkta bile gözlerinde ki tanıdık duyguyu gördüm."

Kaşlarımı çatarak adamı yeniden baştan aşağı süzdüm. "Dalmışım. Bir şey düşünmüyordum." 

Adam sanki bakışlarımdan kaçmak istermiş gibi geriledi. Pısırık bir hal aldı. "Üzgünüm seni iğrendirmiş olmalıyım." 

Yaptığım davranışın farkına varınca hemen kendimi düzelttim. İnsanları yargılamak bana göre değildi. "H-hayır. Yani ilk defa bir zindana atılıyorum o yüzden biraz korkuyorum."

Yine hafif öksürerek "Demek öyle" dedi düşünceli bir şekilde.

"Siz neden buradasınız?"

Sağ elini uzamış sakallarını götürüp düşünceli bir şekilde sakallarını karıştırdı. "Hatırlamıyorum."

Kaşlarımı daha çok çatarak "Hatırlamıyor musunuz?" dedim

"Evet hatırlamıyorum. Çok uzun zamandır buradayım. Hatırladığım tek şey bir kaza olduğum."

MetanoiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin