~4~

129 19 20
                                    

-07/01/1730-

Celestia, her zamanki gibi devlet işlerine odaklanmış ailesinden oldukça uzak olan odasında cam kenarında dikilmiş talim alanını izliyor, birbirlerine saldırarak antreman yapan askerleri inceliyordu.

Louis de oradaydı, gözünü ona dikip hareketlerine baktı. Onca asker arasından hareketleri en keskin ve en yeteneklisi o idi.

Tam dalıp gittiği sırada eteğinde hissettiği ağırlık ile o yöne baktı. Minik bir el onun parlak şaşalı elbisesini çekiştiriyordu.

"Alex.."

Eğilip yeğenini kucağına aldı.
"Annen nerede Alex? Seni yalnız dolaştırmazdı o."

"Pasta.."

"Sana pasta mı seçiyorlar? Sen de fırsat bilip yanıma mı kaçtın?"

Alex onaylar şekilde başını sallayınca Celestia güldü.
"Neden halana bu kadar benzedin ki."

Alnından öpüp tekrar cama döndü ve kucağındaki yeğenine askerleri gösterdi.
"Bak, bunlar kim biliyor musun sen?"

"Askerrr!"

"Peki amaçları ne biliyor musun?"

Başını iki yana sallayınca elini uzatıp göstermeye başladı.
"Bu gördüğün bahçe gibi olan yerde bu asker abilerin seni korumak için çalışıyorlar Alex. Çünkü ileride annemin yerine abim, abimin yerine de sen geçeceksin ve bu ülkeyi yöneteceksin."

Dediklerinin çoğunu idrak edemese de askerlere bakınca gözleri parladı Alex'in.

O sırada açılan kapı ile ikisi de gelen kişiye baktı. Eleanor elini göğsüne koyup derin bir nefes verdi.
" Alex! Beni çok korkuttun.. "

" Sorun yok Eleanor, emin ellerdeydi."

Gülümseyerek kucağındaki çocuğunu ona veren prensese o da gülümsedi.
"Bundan hiç şüphem yok."

Celestia, Alex'in siyah saçlarını sevdi.
"Yakışıklı varisimiz 5 yaşına giriyor demek."

"Çok çabuk büyüyorsunuz, yakında senin kadar olur.."

"Umarım o günleri görebilirim."

"Umarım ben de görebilirim.."

Celestia gözünü kapatıp nefes aldıktan sonra gözünü talim alanına dikti.
"Louis'in işi ne zaman biter acaba?"

"Bilmiyorum, yine mi dışarıya çıkacaksın zaten ayın başında çıkmıştın."

"Arkadaşımı görmeye gideceğim."

"Arkadaş?"

Celestia yatağına oturup yan tarafını eliyle patpatladı ve Eleanor'u çağırdı. O gün yaşadıklarını tek tek anlatmaya başladı.

"Yani pazarın fırıncısının kızına hediye verdin ve arkadaş oldunuz. Senin adına sevindim prenses ama bu kadar sık dışarıya çıkmanız hiç hoş olmaz."

"Bugün herkes doğum günü telaşına girdi hazırlıklarla meşguller, habersiz çıkıp erkenden döneceğim."

"Ama yakalanırsan?"

"Bu konuda bir tek sana güveniyorum..."

Eleanor iç çekip gülümsedi.
"Dikkatli ol tamam mı?"

"Söz veriyorum, o zaman hazırlanayım. Çıkarken nöbetçilere Louis'i çağırmalarını söyler misin?"

"Tabiki."

BLANCHEFLOORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin