-Aşkım, ben gidiyorum 1 haftalığına.
+Nereye?
-Amerika'ya. Görüşmesi varmış bizim şirketin. Temsil etmemi istediler.
+Niye sen? Onur gitmiyo muydu yurt dışındaki görüşmelere?
-Annesi rahatsızlanmış, onun yanında. Bu sefer ben gidicem mecburen.
+Ne zaman gidiyosun?
-Yarın akşam. Sen de Çiğdem'e git. Evde tek başına kalmanı istemiyorum.
+Ne?!! Yarın mı?? Ama Hakan, yarın doğum günüm. Yanımda olmanı istiyorum. Bir sürü insan var şirkette. Başka birini göndersinler.
-Canım hepsi acemi biliyosun. Patron benim gitmemi istiyo. Ben de yanında olmak istiyodum ama bu sefer malesef böyle olucak. Gelince kutlarız üzülme.
+Off. Tamam. Evde kalırım ben, belki Çiğdem'i çağırırım bize gelir.
-Hayır! Sen onlara git.
+Niye bu kadar bağırdın ki? Sorun ne?
-Yok bi şey hayatım ya. Bağırmıyorum ki. Sinir oldum biraz şu görüşme işine, ondandır. Hadi hazırla eşyalarını da yarın iş çıkışı eve uğramayın, direkt geçin Çiğdem'lere. Onların sitesi daha güvenli sizin için, orda kalın benim de içim rahat etsin. Olur mu?
+Niye direkt geçelim ki? Uğrarız üstümü falan değiştiririm öyle gideriz.
-Yok aşkım ya yorulma hiç boşuna buraya kadar. Ev karanlık falan olur, korkarsın şimdi.
+Tamam öyle istiyorsan.. Hazırliyim madem,
deyip çıktım odama. Hazırladım çantamı. Yarın erken kalkıcam hadi uyuyalım dedi ve uyuduk. Sabah vedalaştık, gitti. Akşam Çiğdem'le gittik evine. Doğum günü pastamı kestik, güldük, sohbet ettik. Birden Çiğdem çığlık attı.-Aaaa!!!
+Noldu? dedim.
-Bebeğim ya unuttum ben onu!
+Neyi tatlım?
-Ya ben bi oğlanla tanıştım. Yarın buluşucaz ve giyecek hiçbir şeyim yok. Senin kıyafetlere bakmaya gitsek, sonra döneriz? Tabi izin verirsen.
+Ooo süper. Kimmiş bu oğlan? İstediğin kıyafet olsuun.
-Anlatırım anlatırıım. Önce bi kıyafeti ayarlayalım da.
Kalktık gittik eve. Çıktık odaya, kapıyı açtım.
Karşımda yatağımız, yatakta da Hakan'ın çıplak sırtı ve bir kadının örtü altındaki göremediğim vücudu.Dondum kaldım. Hakan bana baktı, ben ona. Yanındakini göremiyorum.
"Yazıklar olsun." dedim. "Demek beni bunun için gönderdin. Allah belanı versin!"
Gitmek için arkama döndüm. Dönmemle durmam bir oldu. Arkamda arkadaşlarım ve gülümseyen suratları. Önüme dönünce de kocamı ve yanında kıyafetleriyle oturan kız kardeşini gördüm. Herkes kahkaha atmaya başladı. Bense şaşkın şaşkın tişörtünü giyerek bana doğru gelen Hakan'a baktım. Sırıtarak baktı gözlerimin içine.-Gerçekten Allah belamı versin mi?
+Aptal!
deyip sarıldım. Kulağıma eğilip;"İyiki doğdun meleğimm. Biraz sinirlendirmiş olabilirim affet beni. Seni çok seviyorum."
dedi ve öptü alnımı. Daha sonra cebinden 2 uçak bileti çıkardı. Verdi bana.
'Hawai'Sevinç çığlığı atıp tekrar sarıldım boynuna. O sırada "Mutlu yıllar sanaa" sesleriyle birlikte pastam geldi. Mumlarımı üflerken, ölene kadar yanımda kalmasını dileyip bir kez daha böyle harika bir eşe sahip olduğum için Tanrı'ya şükrettim.