II 🗝 Dinmeyen Yağmurlar

63 5 17
                                    

Merhaba ^^
Bölüme geçmeden oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı lütfen unutmayın. 

🎵

Balmorhea - Remembrance

°

Günümüz
Saat 23.45


Mina uzandığı koltuktan aniden kalktı, yaşadığı dehşet kalbinin hızlıca çarpmasına, nefes almak için üstün bir çaba vermesine neden oluyordu. Bilinçsiz gözlerle bulunduğu ortamı inceledi fakat aradığı kişinin zannettiği yerde olmadığını gördü. Genç kadının göğüs kafesi korkuyla doldu, babasını bir kez daha kaybetmek istemiyordu.

Aceleyle evin sokak kapısına koşturdu, minik kedisi Lila'nın miyavlaması bile onu durdurmaya yetmemişti. Hissettiği dehşetle birlikte kendini hızlıca dışarıya attı, ayaklarında ayakkabı olmamasını umursamadan merdivenleri inerken bilinci o kadar buğulu ve bulanıktı ki hâlâ o parkta olduğunu sanıyordu. Sonunda binanın sağ tarafındaki parkta durabildi fakat babası burada da yoktu. Ruhunun derinlerine işleyen ve bir kez daha tam kalbinde hissettiği kaybetme korkusunun yanaklarından akıttığı gözyaşlarının ya da ayak tabanlarındaki keskin sızının farkında değildi bile, tek derdi babasını bulmaktı.

Yaşadığı dehşetle etrafına bakındığı sırada gördüğü ilk durağa doğru koşmaya başladı fakat çabası boşunaydı, durakta genç bir adamdan başka kimse yoktu. Mina sonunda babasını bulduğunu düşünerek derin bir nefes aldı ve "Baba," diye seslendi. Biraz sonra ise kollarını sıkıca sardı babasına, kaçmasından korkarak.

🗝

Günümüz.
Saat 00.07


"Yalvarırım hayal olmadığını söyle bana." dedi, yanaklarımı avuçlamadan önce bir kez daha, şaşkın gözlerle izlediğim adam. Kızıl kahve gözleri yaşlarla dolmuş, etrafı kızarmıştı. Yanaklarımdaki elleri buz gibiydi ve saatlerce soğukta kalmış gibi titriyordu. Onun ne ara bu hâle geldiğini, nerede olduğumu ve günün hangi zaman diliminde olduğumuzu anlamak için üstün bir çaba sarf ediyordum şu an. 

Sabahı olmuyordu bana böyle, bazı gecelerin. O sert ayaz hiç bitmiyor, güneş dağların arasından yükselmiyordu bir türlü; en soğuk zamanda kalıyordu hep ruhu insanın, üşüyordu. Olmuyordu işte bazı kışların sonunda bahar, bazı şehirlerde hiç dinmiyordu yağmurlar.

Ayak tabanlarımda derin bir sızı vardı ve çorabımın ıslaklığı sebebiyle ince ince yanıyordu, şu an maddi ve manevi anlamda hissettiğim en yoğun duygu acıydı.
Gözlerimi bir kez daha karşımdaki adamın kızarmış gözlerine çıkardım; sahi, onu nereden tanıyordum ki ben? İlk ismimi yıllardır kullanmıyordum, kimse bilmiyordu. Bana nasıl ilk ismimle seslenebiliyordu? 

Beni tanıyorsa neden onu hatırlamıyordum peki?

Sakin ol Elvin, sakin.

Bilincim yavaş yavaş açılıyorken beynim nerede olduğumu kavramak adına büyük efor sarf ediyordu ve adını bilmediğim yabancı bana hâlâ anlamadığım cümleler kuruyordu fakat kulaklarımı sözlerine tıkamıştım, zira birkaç saniye önce onu dinlememenin şu an için daha doğru olacağına karar vermiştim, yalnızca aklımı daha çok bulandırıyordu.
Kendimi toparlayarak etrafımı büyük bir merakla izledim, burası binanın ardındaki çocuk parkı olmalıydı fakat buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyordum, biraz yürümüştüm anlaşılan.
Kaşlarımı hafifçe çatarak yüzümü bir kez daha avuçlayan adama baktığımda o zaten bana bakıyor olduğundan bakışlarımız birleşti, transa girmiş gibi izliyordu beni. İtiraf etmeliydim ki yakışıklı, çok yakışıklı bir yüze sahipti; öyle ki kalemle çizilmişti sanki hatları. Onu daha önce görmüş olsaydım hatırlayacağıma emindim ama hayır, hatırlamıyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 08, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Mavi Bir VahaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin