ŞANSSIZLIKLAR

140 15 17
                                    

ARKADAŞLAR HİKAYEM TÜM HIZIYLA DEVAM EDİYOR. İYİ OKUMALAR OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.

BÖLÜM 10 

Kuzenim Cenk topu alıp potaya doğru koşarken bir takım arkadaşına takıldı ve çok kötü ve sert bir şekilde yere düştü. Acı içinde kıvranmaya başladı. Hocası ve takım arkadaşları hemen yanına koştu. Koç ayağına baktı ve yavaş yavaş oynattı. Anladığımız kadarıyla bileğinde bir sorun vardı. Hemen antremandan çıkarıp hastaneye götürdük. Bu arada da buz koyarak ilk müdahaleyi yaptık. En yakın hastaneye gidip acil servisine girdik. Önce film çektirip doktorun yanına girdik. Doktor ayağını ve bileğini kontrol edip muayene etti. Filme de baktıktan sonra bileğinde yumuşak doku zedelenmesi olduğunu söyledi.  Biz bunu duyunca birazda olsa rahatladık çünkü ayağında kırık ya da çıkık yoktu. Tedbir amaçlıda olsa alçıya aldılar ayağını.

Biz hastaneden çıktık ve eve geri döndük. Bu duruma en çok üzülen tabiki Cenk olmuştu. Basketbola başladığı gün sakatlanması onun moralini çok bozmuştu. 

Biz amcamların evinden ayrılıp kendi evimize dönerken benim için çok önemli olan ama unuttuğum bir şey aklıma geldi. Caner'e yapacağım sürprizi unutmuştum. Babama hemen bunu hatırlatıp biraz daha hızlı gitmesini istedim. Babam da hızlanarak devam etti. Annem Caner'in annesini arayarak durumu anlattı ve yolda olduğumuzu söyledi. Onlar da Caner'e bir şeyler içmek için dışarı çıkacaklarını söylemişler. Bu, her şeyin yolunda olduğunun göstergesiydi. Hiçbir aksilik olmazsa yaklaşık bir saat sonra en yakın arkadaşımın en büyük isteğini gerçekleştirmiş olacaktım. Bu benim için mutluluk verici bir şeydi. Aslına bakarsak Caner'in ailesiyle beraber olmasak benim bu yaşımda böyle bir şey yapmam imkansızdı.

Biz Canerlerin evinin önüne vardığımızda onlarda aşağıya inmişti. Bizde kafeye gideceğimizi söyleyerek Caner'i kuşkulandırmadık. Tekrar arabalara binerek yola koyulduk.Tenis kortu yaklaşık yirmi dakikada varacağımız bir yerdeydi ama çok kötü bir şey oldu.

Tam anayola çıkacakken bir anda arabalar tamamiyle durdu. Yol gerçek anlamda kilit olmuştu. Bu bütün planımı  suya düşürebilirdi. Zaten hastaneye gittiğimiz için biraz geç kalmıştık. Bir de bu trafik oluşunca tamamen geç kalabilirdik. On beş dakikalık bir yolumuz kalmasına rağmen benim içimde bir korku oluşmuştu. Bu korkunun yersiz olmasını çok istiyordum ama galiba yerinde bir korkuydu. Oraya varmak için en fazla yirmi beş dakikamız kalmıştı bu da imkansızdı. Artık tamamiyle gecikmiştik gitsek bile kimseyi bulamazdık. Bizde Caner'e belli etmemek için bir kafeye gittik, o yoldan kurtulup kafeye gidene kadar tam bir saat geçti. Benim bütün planım yerle bir olmuştu. İnanılmaz derecede üzüldüm bu duruma. Şimdi en baştan bir plan yapmam gerekiyordu. Tabiki yine Caner'in ailesiyle birlikte.

Kafede bir iki saat oturduktan sonra eve geri döndük. Yarın pazar olduğu için erken kalkmayacaktım. Bu her öğrencinin olduğu gibi benimde çok sevdiğim bir şeydi. Annemin yanına gidip Caner'e yapacağım sürprizle ilgili konuştum. Annem yeniden aynı planı uygulayabileceğimi söyledi ama bunun için bir hafta beklemem gerekiyordu. O kadar bekleyemezdim çünkü bu Caner'in doğum gününe göre ayarlanmıştı. Ben yatağıma yatıp bunu düşünmeye başladım. Bu sırada uyuya kalmışım. Sabah uyandığımda yeni bir günün başlaması bana umut veriyordu. Annem yanıma geldi:

"Günaydın oğlum uyandın mı?"

"Günaydın anne. Kahvaltı hazır mı?"

"Birazdan hazır olacak, hadi kalk, elini yüzünü yıka."

"Tamam kalkıyorum."

Yataktan kalktım ve banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Bu senaryo yaklaşık 6-7 ay önce tekrarlanmıştı. Okulun ilk günü aynı konuşmayı yapmıştık annemle. 

Yeni bir gün bana yeni fikirler getirmişti. Caner'e daha güzel bir sürpriz yapmak için dün geceki düşüncelerime yeni şeyleri ekledim ve harika bir plan kurdum. Planım........

BAŞARISIZLIĞIN BAŞARISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin