Severus Snape

1.4K 56 13
                                    

Baktığın her yerde yıkım gördün. Sabah ışığı yıkılmış kale duvarlarından parlıyor, her şeyi aydınlatıyordu. İnsanlar etraflarında battaniyeler ve ellerinde buharı tüten bardaklarla birbirine sokulmuş oturuyorlardı. Kimisi sohbete dalmış, kimisi susmuştu.

Etrafta dolaştın, ilk başta yapmak istediğin şeyi erteledin. Oturduğun yerden kalktığında, cesaretini toplayıp Severus'un cesedinin ortaya çıkıp çıkmadığını sorman gerekiyordu. Savaştan önce ortadan kaybolmuştu ve sonrasında hiç ortaya çıkmadığı için en kötüsünü varsaymıştın. Yıkılan koridorlarda yürdün, cesetleri koydukları yere ulaştığında durdun. Kendini odaya giremeyecek halde buldun. Onunla yüzleşememek, çünkü görseydin, gerçek olurdu. Odaya girmek yerine amaçsızca dönüp dolaştın. Ama ertelemeye devam edemezdin, eninde sonunda yüzleşmen gerekecekti ve en azından düzgün bir şekilde veda etmek istedin. Yavaşça odaya girdin. Yan yana yatan bedenler arasında süründün, bazıları o kadar genç ve küçük görünüyordu ki kalbinin kırılmaması için başka tarafa bakmak zorunda kaldın. Profesör McGonagall ile konuşan Madam Pomfrey'e geldin. Orada durmuş, birinin sana bir şey söylemesini bekliyordun. Ne için orada olduğunu söylemek istemedin. Profesör McGonagall seni gördü ve sana döndü.

"Ah, Y/N." dedi mideni bulandıran bir acıma sesiyle. Ardından Madam Pomfrey konuştu,

"Nasıl dayanıyorsun?" Diye sordu. Omuz silktin,

"Tahmin edemeyeceğin kadar kötü." Cevap verdin, sesin çatladı.

"Severus'u görmeye geldin sanırım?" Madam Pomfrey sordu. Adını anınca göğsünü dolduran acıyı bastırmaya çalıştın. Başını salladın.

"Evet, belki de sana söylemeliyiz." dedi McGonagall. Bir an gözlerini kapattın, huzur içinde ölmen için onun nerede olduğunu gösteremezler miydi? Bir nefes aldın.

"Neyi?" "Bir sorun mu var?" diye cevap verdin. Aralarına bakarak sordun. Hızlı bir bakış paylaştılar.

"Evet." diye yanıtladı McGonagall. Gözlerin tekrar kapandı.

"Söyle bana." dedin.

"Y/N, o burada değil."

Gözlerin tekrar açıldı. Onu yanlış duymuş olmalısın.

"O burada değil." diye tekrar etti McGonagall, düşüncelerini okumuş gibi. Yine iki kadının arasına baktın.

"Peki o nerede?" diye mırıldandın.

"Soru da bu." Madam Pomfrey yanıtladı. Aceleci ayak sesleri duyulurken gözleri senden kapıya gitti. Arkanı döndüğünde Neville'in kapıda belirdiğini gördün.

"Y/N, bunu görmek isteyeceksin." Dedi derin bir nefes alarak. Sormadan hemen anladın.

Bir sonraki şey, bacaklarının izin verdiği kadar hızlı koşuyor, büyük salona ulaşırken yıkık duvarlara yakınlaşıyordun.

Ve işte oradaydı. Yaşıyordu, nefes alıyordu, ve bir koltuğa yaslanmıştı. Gözleri üzerine düşerken genişledi. Bir an donup kaldın. Sonra aceleyle ilerledin. Ona dokunmaya ihtiyacın vardı, bunun doğru olduğunu, gerçekten burada olduğunu, gözlerini kırpsan ya da gözlerini ondan ayırsan kaybolmayacağını bilmen gerekiyordu. Düşüncesi bile sana acı veriyordu.

Ona ulaştın ve ona sarılırken neredeyse onu devirdin. Sağlam koluyla seni tuttu, diğer kolu koltuğa tutunurken kendini dengelemeye çalışmakla meşguldü.

Ağlıyordun, düşüncelerini yüksek sesle mırıldanıyordun.

"Gittiğini sanıyordum." diye mırıldandın. Kolunu sana sardı.

"Biliyorum." dedi, sesi sertti. Ona daha sıkı sarıldın.

"Seni bir daha göremeyeceğimi sanıyordum." Zar zor bir fısıltıyla söyledin. Sıcak nefesi sana her vurduğunda bir lütuf gibiydi.

"Biliyorum aşkım. Üzgünüm." Saçlarına doğru mırıldandı.

"Ama nasıl?" Nefes aldın, kendini ondan geri çektin, ama ellerin hala onun omuzlarındaydı. Ağzı yarım bir gülümsemeyle kıvrıldı.

"Gerçekten üzerimde bir anti-zehir tutmayı düşünmediğimi mi düşündün? Beni ne tür İksir ustası sanıyorsun?" Cevapladı. Kafanı salladın, kısmen inanamayarak, kısmen de bir saniye önce onun öldüğünü düşündüğünde şaka yaptığı için. Onu kucaklamak için geri çektin.

İnsanlar hala engelli bir şekilde oturuyorlardı, ama şimdi onların arasındaydınız, Severus'la aynı battaniyeyi paylaşıyordunuz ve aklınıza gelen her kutsal şeye teşekkür ediyordunuz.

İnsanlar hala engelli bir şekilde oturuyorlardı, ama şimdi onların arasındaydınız, Severus'la aynı battaniyeyi paylaşıyordunuz ve aklınıza gelen her kutsal şeye teşekkür ediyordunuz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

⋆⋆⋆⋆

İstek bölümdür.

Bir sonraki bölüm: Harry Potter - Sirius Black

Merhabaa,

Bir süre burada olamayacağım ama yine de şuana kadar ki istek bölümleri elimden geldiğince atmaya çalışacağım.

Kendinize iyi bakın... Byy..

𝑴𝒖𝒍𝒕𝒊𝒇𝒂𝒏𝒅𝒐𝒎 𝑰𝒎𝒂𝒈𝒊𝒏𝒆𝒔 ‖ 𝑻𝒓𝒂𝒏𝒔𝒍𝒂𝒕𝒊𝒐𝒏Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin