♥ 2. Bölüm : Habersizce ♥

192 8 6
                                    

< 2 >

Sevgili okurlarım okuma sayısı için başlangıçta gayet güzel bence. Sizlerede teşekkkür ederim ve 2. blöümün size heyecan vermesini dilerim..

Medyada James ve Canese

Arabayı süren ilk James' ti. James, mavi gözlü esmer tatlı bir erkekti. Onun sevgilisi Canese de (onu gibi olmasada) mavi gözlü esmer tatlı bir kızdı. Çok yakışıyorlardı.

James ile Canese öne oturmuşlardı. Araba büyüktü sorun yoktu, nede olsa minibüstü. Anny onların arkasına tek, onun arkasında Katherina oturmuştu. Bunlar yalnız oturan uçan kartallardı. En arkadaki koltuklarada Hulk ve Hans oturmuştu. Onlarda yalnız takılan aslanlardı.

Böyle oturan 6'lı yolda eğlendiler, şarkı söylediler, kampta neler yapacaklarını konuştular. Yola çıkışlarından 3 saat geçtikten sonra mola verdiler. Mecburdular çünkü hava karamak üzereydi. Zaman çabuk geçiyordu ne de olsa.

Güzel ağaçlık bir yer bulunca, otoban faresini orya çektiler. Otoban faresi, yani minibüstü. James ona bu adı takmış. Etrafı gezdikten sonra çalı çırpı topladılar. bizim tayfa durur mu? Hemen ateş yakıp, çember biçiminde oturdular. Katherina hemen otoban faresinde gitarını aldı ve hep beraber şarkı söylediler. Sonra ellerine fenerleri alıp, birbirlerini hikayeleriyle korkutmaya başladılar.

İlk Canese başladı:

- Arkadaşlar anlatılanlara göre bir otostopçunun teki bir gün ıssız bir eve rastlamış. Evin kapısı açıkmış, ilk baş ne olduğunu anlamasada içeriye girdiğinde ne görsün? Evde buzdolabından başka hiç birşey yokmuş. Buzdolabının kapağını açan otostopçu şaşkın az da korku dolu gözlerle baka kalmış. Onu bu kadar şaşırtan şey buzdolabındaki tabak içersindeki kanlı beyinmiş.

Hulk:

- Iyyy! Bu ne biçim hikaye?

Canese:

- Çok biliyorsan kendin anlat , deyip uzattı elindeki feneri.

Kendine çok güvenen Hulk, Canese' nin elinden feneri alarak başladı:

- Eski zamanlarda yaşayan dağcının teki her zamanki gibi dağlarda dolaşırken, bir gece uçurumun kenarından zirveye doğru ilerlerken, aşağıdan sesler gelmiş. "Bize yardım edin" diye. Aşağıda yardıma muhtaç insanlar var diye azcıkta merakıından aşağı inmeye karar vermiş. Bunun üzerine dağcı ipini kayaya sabitleyip, aşağı inmiş. Aşağa indiğinde ürkütücü ve karanlıkmış. Çevresinde hiçbirşey göremeyen dağcı, daha net baktığında, kırmızı gözler belirmeye başlamış. Meğerse bu sesler kana susamış, korkunç zombilerden geliyormuş.

Alexlandra:

- Hay ben anlatacağınız hikayenin ....... Neyse, ben anlatıyım. Deyip almış eline feneri. Hikayesinin mükemmel olduğuna inanan Alexlandra, başladı anlatmaya:

- Kampa giden gençler küçük minibüsleriyle yolda ilerlerken ansızın arabaları bozulmuş. Karşılarına aniden nerden geldiğini anlamadıkları değişik kıyafetleri olan bir adam çıkmış. Onlara yardım etmek istemiş, şaşıran gençler başka yapacak birşeyleri olmadığından adamın yardımını kabul etmişler. Gençlerin minibüsünü yaşadığı yere yani terk edilmiş bir benzinliğe çeken ürkütücü yaşlı bunak, onları akşam yemeğine davet etmiş. Yola çıktıklarından beri ağızlarına yemek sokmayan gençler kabl ettikten sonra adamın hazırladığı masaya oturmuşlar. Tabakları boş gördükleri anda anlamış gençler aslında akşam ki menü onlarmış.

James:

- Bu iyiydi.

Canese:

- Hadi ama tatlım!

Alexlandra:

- Kıskanma canım. Eeee, hikayeyi anlatana bağlı diyerek Canese' yi daha çok kızkandırdı.

Kızgı olan Canese, kalkıp ormalığa doğru gidiyordu. Tabi James de onun arkasından. Çok geçmeden gülerek geri dönen kumrularlada, çılgın tayfa gece yarısı olunca minibüsün koltuklarında mayışıp, uyuya kaldılar...

★Okuduktan sonra oy vermeyi ve yorum yapmayi unutmayin.★

RASLANTI ✌ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin