•1•

4.5K 258 58
                                    

Selam sincaplar

Başladığınız tarihi buraya bırakınız...

04.08.2021

BATIN'DAN

Her zamanki gibi herkesten önce uyanmıştım. Bir süre daha bana ait olan yatakta uzandıktan sonra yerimden dikilip etrafıma baktım. Çocukların hepsi uyuyordu.

Yataktan ayrılıp ortak banyoya doğru ilerledim. Kısa bir duş alıp çıktım. Kıyafetlerimi almadığımı fark ettiğimden oflayarak belime havlu dolayıp odaya girdim.

Benim içeri girmemle uyanmış olan gerizekalıların imalarına maruz kalmıştım.

"Ooo yavrum hepsi senin mi?"

"Bizde o paklavalardan nasiplene biliyoruz mu?"

"Hey yavrum hey Allah özene bezene yaratmış"

"Kesin lan zevzekliği" diyip vücuduma bir bakış attım.

Kendimi koruyabilmek için vücudumu geliştirmek adına kendi çapımda spor yapıyordum. Onları takmadan üstüme siyah pantolon ve beyaz lakost olan okul formalarını geçirip ayakkabı olarak beyaz sporlarımı giyindim.

Yurdun anlaşmalı olduğu okul bir kolejdi. Elimle saçlarıma şekil verip yatağımın üstüne oturdum.

Diğerlerinin hazırlanmasını beklerken bir hayır severin yetimhanede kalan çocuklara aldığı telefonlardan bana ait olanını elime aldım.

Tamam anlıyorum zenginsiniz ama o kadar çocuğada son model telefon alınmaz yani. Bizimkilerin bana seslenmesiyle kafamı kaldırıp

"Ne var!" Dedim Berke göz devirerek "hadi hazırız yemek yemeğe gidelim ben açım" diyince biz topluca göz devirip aynı anda "Sen ne zaman doydun ki!" Diyerek yurt odasından dışarı çıkarak aşağıya indik.

Yemekhaneden içeri girince günaydınlaşma faslını yaşayıp yemek almak için sıraya girdik. Yetimhanede bulunan çocukların en büyükleri bizdik.

Kendi aramızda bir anlaşma yapmıştık. Reşit olduğumuz zaman birbirimizden ayrılmayp şuan çalışarak ve bazı yardımseverlerin yaptığı bağışların bize ait olan kısmını biriktirerek ev kiralayacak kadar para elde etmiştik.

Soy isimlerimizinde aynı olması sonucu herkese kardeş olduğumuzu söyleyecektik dahası öyleydikte zaten. Berke, Poyraz, Emre ve ben dördümüz kan bağıyla değil gönül bağıyla kardeştik.

Gerçek ailelerimizi hiç merak etmedik, merak etsekte araştırmamıştık çünkü zaten biz birbirimizin ailesiydik.

Berke tayfanın şebeği ve en duygusalıydı, Poyraz tayfanın çapkınıydı, Emre tayfanın babası gibiydi kendiside bizimle yaşıt olmasına rağmen hep bir koruma iç güdüsüyle doluydu, ben ise tayfanın belirsiziydim. Sağım solum hiç belli olmazdı.

Kahvaltımızı yapmak için boş bir masaya geçip yemek yemeğe başladık. Kahvaltı Berke'nin bizim tabaklarımızdan aşırması ve bizim ona kızmamız sonucu bir şekilde kazasız belasız son bulmuştu.

Odalarımıza çıkıp çantalarımızı alarak tekrardan aşağıya inip yetimhaneden çıkarak okula gidecek olan servise bindik.

Kulaklığımı takıp gözlerimi kapayıp kafamı geriye yaslayıp gözlerimi kapatarak kendimi belirsizliğe bıraktım.

Koluma uygulanan baskıyla gözlerimi açıp kulaklığımı çıkardım. Berke hemen "geldik" diyip öne doğru yürüyerek servisten çıktı bende peşinden çıkıp okula doğru ilerledim.

Kapının önünde dikilen Emre beni görünce arkasını dönerek ilerlemeye başladı. Bende arkasından sırıtarak ilerledim, bu çocuk hiç değişmeyecekti.

Sınıfa gelince kendi yerlerimize oturarak dersin başlamasını bekliyorduk. Hocanın içeri girmesiyle ayakta olanlar yerine geçti ve dersimiz başlamış oldu.
.
.
.
.
.

Dersin son beş dakikasındaydık ama hoca inatla ders işliyordu. Sıkıntıdan kafamı cama çevirip dışarıyı seyrederken bana seslenen hocaya baktım.

"Batın.. gel bu soruyu da sen çöz evladım" diyip kalemi öne uzattı sıkıntıyla yanağımı şişirip ayağa kalkarak hocaya doğru ilerledim.

Hocanın yanına gelince kalemi elime alıp soruyu çözeceğim zaman çalan zille sırıtıp kalemi hocaya uzatarak.

"Zilin sesini duydunuz hocam artık başka sefere" diyerek sırama doğru ilerleyip çantamı alarak sınıftan kızarmış bir şekilde çıkan hocanın arkasından çıkarak çıkışa doğru ilerledim.

Yanıma gelen bizimkiler ise kendi aralarında sohbet ediyorlardı. "Oğlum o değilde hoca nasıl morardı" diyerek kahkaha atan Poyraza göz devirerek adımlarımı dahada hızlandırdım.

"Oh iyi oldu zaten Batına takıntılıydı o manyak" diyerek Poyraza eşlik etti Berkede. Ikisinide takmadan servise binerek en arka dörtlüye oturdum bizimkilerde yanıma oturdu.

45 dakikalık yolculuktan sonra nihayet yetimhaneye gelebilmiştik. Hepimiz sırayla servisten inip yurda doğru ilerlerken güvenlik görevlisi Haluk Amca bize doğru gelip yanımızda durunca hepimizin bakışları ona döndü.

"Batın oğlum Fırat Bey seni çağırıyor" dedi Emre kaşlarını çatarak "yurt müdürü neden Batın'ı çağırıyor ki?" diye sorunca Haluk Amca omuzlarını silkip

"Bilmiyorum evladım bana sadece Batın gelince odama gönder dedi, başkada birşey demedi" diyerek sustu onu kafamla onaylayınca yanımızdan ayrılarak uzaklaştı. Bizimkilere dönerek

"Siz odaya çıkın bende şunun yanına gideyim bakalım derdi yine neymiş" dedim onlar ilk başta itiraz etselerde sonradan onaylayarak odaya bende yurt müdürünün odasına doğru adımlamaya başladım.

Selam dostlarım ben geldimm.

Nasıldı?

Bölümü beğendiniz mi?

Umarım beklentilerinizi karşılayabilmişimdir...

Bu bölümü geçiş bölümü olarak düşünebilirsiniz

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın..

Kendinize iyi bakın ve Hoşçakalın
👋

Yazarınız:
Cuguatatutkunu

TELAFİSİZ YILLAR •ABLALARIM•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin