Jımın
Elimde bulunan şarap şişesini masaya bıraktım ve etrafa dağılmış olan kıyafetlerden kendi kıyafetlerimi ayıkladım. Sevişmemizin ardından yaklaşık 1 saat geçmişti. Yoongi koltukta uyumaya devam ediyordu.Ondan erken uyandığım için şanslı sayılırdım. Arabayı alıp Jungkook'u görmeye gidecektim. Bu yüzden acele edip kıyafetleri üstüme geçirdim. Masada bulunan şarap şişesinden son bir yudum aldım ve ses çıkartmamaya özen göstererek araba anahtarlarını cebime attım.Ardından hızlı adımlarla kapıya yöneldim.
Tahta kapının gıcırdamamasına özen göstererek yavaş bir şekilde açtım ve Yoongi'yi kontrol etmek için arkama döndüm.Hala horul horul uyuyordu.Bu gidişle uzun bir süre uyanmazdı.Arabayı gözüme kestirerek kapıyı kapatır kapatmaz hızlı adımlarla arabaya yöneldim.
***
Hastanenin girişindeydim ve içeri adım atmaya cesaret edemiyordum.Bir aptal gibi kapının önünde öylece dikiliyordum.Sanki tüm insanlar beni izliyor ve işlediğim suçu biliyorlarmış gibi hissediyordum.Hastane girişinde Hoseok'u görmemle beraber beynimde dolanan tüm tilkiler yok oldu.
"Jimin?"
"Jungkook nasıl?"
"Yoongi nerede?"
"Bilmiyorum, benimle değildi."
Bakışlarının boynumdaki morluğa kaymaya başladı.Sorgulayıcı bakışlarını görmezden gelerek yanından geçip gitmeye çalıştım ancak son anda kolumdan tutup beni durdurdu.Şu an Jungkook'u görmekten başka hiçbir şey istemiyordum.Bu yüzden elinden sıyrılmayı denedim.
"Şu an değil, Hoseok."
"Jungkook boynundakileri görünce sence ne düşünecek? Zaten yeterince kötü.Bir de yediğin boklar yüzünden üzülmesini mi istiyorsun?"
"Ben bir bok yemedim.Bunlar zaten Jungkooktan kalan izler.Olayı dramatikleştieme."
"Bunca zamandır Jungkook ile sevişiyordun demek,birkaç saat önce buradan ayrılırken boynunda bu kadar morluk olmadığını hatırlıyorum.Beni salak yerine koymayı ne zaman bırakacaksın?"
"Şu an seninle uğraşmayacağım,Hoseok.Tek isteğim Jungkook'u görmek."
Ellerinden sıyrılıp hızlı bir şekilde merdivenlerden çıkmaya başladım ve Jungkook'un kapısının önüne vardığımda durakladım.Beynimin içinde yeniden bir sürü kalabalık ses dolanıyordu.Ellerimi kapıya dayayıp kafamı bir yerlere vurarak kırmayı düşledim.Dişlerimi sıkarak döküleceğinden emin olduğum gözyaşlarımın akmaması için dua etmeye başladım.Kendimi toparlayıp Jungkook'u görmeye öyle girmeliydim.Haketmediğim konusunda hepimiz hemfikiriz,evet.Ama onsuz bir hayat düşünemiyorum. Onu son kez görmeye razıydım.Bu yüzden olduğum yerde doğrulup suratıma birkaç kez baskı yaptıktan sonra kapıyı çalarak içeri girdim.
Jungkook'u oldukça baygın bakan gözleri gözlerimle buluştuğunda kısık bir sesle konuştu.
"Neredeydin,Jimin?"
Cümlesi bitmeden ona doğru koşar adımlarla ilerledim ve soğumuş ellerini tutup yatağının yanında diz çöktüm.Bakışlarıyla beni takip ederken dudakları çoktan kıvrılmaya başlamıştı bile. Ellerini koklayarak öpmeye başladım.Tüm ilacım , ihtiyacım olan tek şey oydu.Hızlıca doğrulup alnına bir öpücük kondurdum.Ellerimin titrediğini yeni farketmiştim. Onun ellerini avuçlayıp nefesimle ısıtmaya çalıştığımda zangır zangır titriyorlardı.Bakışlarımı gözlerine çevirip oldukça kırmızılaşmış yanaklarından süzülen gözyaşlarını sildim.
"Lütfen yanıma gel."
Yatakta yana kayarak bana sığabileceğim kadar bir boşluk bıraktı. Bana yemek yemek için yalvaran aç bir çocuk edasıyla bakıyordu.Ağzımdan tek kelime çıkmadan yanına kıvrıldım.Başını boynumun hizasına getirdi ve bir öpücük kondurdu.Göz göze geldiğimizde suratına sıcak bir gülümseme yerleştirdi.
"Bu şekilde uyursam,oldukça kısa sürede iyileşeceğim."
Ellerimle saçlarında dairesel hareketler çiziyordum, o ise kollarımda tıpkı bir kedi yavrusu gibi uyuyordu.Teninden yayılan boğuk kokuyu alabiliyordum. Onun yanındayken beynimdeki sesler fısıltıyla da olsa konuşmaya devam ediyorlardı.Bu sesler yüzünden delirecek gibi hissediyordum. Bana sürekli ölmeyi hakettiğimi, bir hayvandan farksız olduğumu söyleyip duran beyin hücrelerim, ellerinde olsaydı beni şuracıkta öldürmeyi dilerlerdi.Aslında pekte fena bir fikir değildi. Öleceksem ölmek istediğim an bu andı. O benim kollarımda huzurla uyurken, teni tenimdeyken, dudaklarının sıcaklığını hala hissesebiliyorken... Ölmek istediğim an tam da o andı. Tanrım, eğer gerçekten oradaysan, lütfen tam şu an nefesimi kes. Aldığım son nefes onunla olsun istiyorum. Defalarca kez sana yalvarıyorum. Artık nefes almak istemiyorum. Böyle giderse delireceğim. Lütfen, bana yardım et.