"Ben senin dudaklarını tatmışım, ölüm bunun yanında nedir ki?"
-
[ Bölüm 5 - Sonsuza Dek ]
"O gecenin sabahı, Kim Taehyung'un kolları arasında uyanmıştım.
Başkaları için huzur, bir fincan kahve olabilirdi. Kimisi için bu bir gülümseme, kimisi içinse çiçeklerdi. Kimisi tozlanmış kitap sayfalarının arasında bulurdu huzuru. Fakat benim için huzurun tanımı, başım Kim Taehyung'un boynuna gömülü ve kollarım ona sarılıyken uyandığım sabah değişmişti. Bana huzur veren tek şey oydu.
Sabahları erken uyanan birisi değildim. Fakat kalbime çökmüş ve varlığını belli etmek için sürekli, "Ben buradayım!" diye bağıran sızı yüzünden olsa gerek, o gece gözüme gram uyku girmemişti.
Ne zaman gözlerimi kapatsam Taehyung'un dokunuşları beliriyordu karanlıkta. Ellerini saçlarıma daldırışı, beni belimden tutarak kendine çekişi... Dudaklarının dudaklarım üzerindeki yavaş hareketlerini tekrar tekrar oynatıyordu zihnim. "Nasıl?" diyordum kendi kendime. "Nasıl bu kadar güzel öpebilir beni?"
Uykusuz ama Taehyung'lu geçen gece boyunca, karanlıkta çok az belli olan sülietini izlemiştim. Saçlarının kıvrılışları, burnunun kavisi, dudaklarının şeklini katmıştım ezberime. Hafızamın en güzel yerine, her bir ayrıntısıyla yerleştirmiştim Taehyung'u.
Tüm gece boyunca, belimdeki elini oynatmamıştı. Ne zaman hareket edecek gibi olsam, tutuşu sanki gideceğimi hissedermiş gibi sıkılaşmış ve beni her defasına kendine çekmişti. Bilmiyordu oysa, benim gidişlerim olmazdı. Benim ancak geri çekilmelerim olurdu ama yine de Taehyung'u bulurdum ben. Tüm yollarımın sonu, tüm yollarımın çıktığı noktaydı çünkü Taehyung.
Benim gidişlerim olmazdı fakat Taehyung'un gidişleri de son bulmazdı.
Tüm gece onu izlemek, kalbimi ve zihnimi yormuş olmalıydı ki sabaha doğru uyuyakalmıştım. Birkaç saat ancak geçtiğinde belimde artık hissetmediğim el ve yanımdaki boşluk hissiyle aralamıştım gözlerimi.
Taehyung yine gitmişti.
Beni daha o gece delice öpen, kulağıma güzel sözler fısıldayan o değilmiş gibi yine gitmişti benden. Taehyung giderdi, hep azar azar giderdi benden fakat artık buna alıştığımı düşünmeye başlamıştım. Fakat daha dudaklarımdaki izlerinin silinmediği gecenin sabahında, beni öpücüğümüzün tek tanığı olan yatakta bir başıma bırakıp gidişi onun hiçbir gidişine alışamadığım gerçeğini yüzüme çarpmıştı.
Yataktan kalkıp yüzümü yıkamaya gidecek gücü bile bulamamıştım kendimde. Kırgınlıklarım artık bedenime fazla ağır geliyordu ve bende onları kaldıracak güç kalmamıştı.
Öylece yatakta uzanıp Taehyung'un bıraktığı boşluğa baktığım sırada kapının aniden açılmasıyla gözlerimi hemen kapatmıştım. Kapıyı açan beden, ayaklarını sürüye sürüye yatağın yanına gelmişti. Omzuma hafifçe dokunduğunda anlamıştım. Dokunuşlarını bile ezberlemiştim onun, parmak uçlarına kadar kazımıştım hafızama.
"Jeongguk?" demişti sessizce. Sesi o kadar kısıktı ki, hemen yanımda olmasına rağmen zar zor duymuştum. "Uyuyor musun?" Kendimi sıkıp uyuma taklidime devam ettiğimde bir iç çekmiş ve yatağındaki yerine geri uzanmıştı.
Kalbim boğazımda atıyordu. Taehyung dün gece bana dudaklarıyla dünyadaki en güzel hissi tattırdığı yatakta, hemen yanımda uzanıyordu ve ayıktı. Gece olan hiçbir şeyi, dokunuşlarımın hiçbirini hatırlamıyordu fakat gitmemişti. Benim içinse bu yeterliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kim taehyung ve katilleri
Fanfiction"kim taehyung öldü, jeongguk. ama belli ki, sen onu kalbinde öldürememişsin."