3

24.1K 1.9K 1.1K
                                    

"Şimdi Jeon zengin mi? Doğru mu anladım ben?"

"Anlattığım olayların zenginlikle alakası yok Yoona." 

Arkadaşlarımla oturma odasında koltuklara yayılmış konuşurken anlattığım şeyden alakasız olarak sadece zengin olmasına takılan Yoona'ya laf yetiştirmeye çalışıyordum. Hoseok bacaklarını Jimin'in kucağına doğru uzatmış telefondan Jungkook'u stalklıyordu, Jimin de gözlerini yere dikmiş bir şeyler düşünüyordu.

"Para her şeydir. Zengin olması önemli." dedi Yoona kucağındaki ramenden ısırık alırken.

Yoona her şeyin parayla hallolacağına inanan biriydi. Aslında haksız sayılmazdı. Şu an dışarı çıkmak istesem yanımda para olmadan hiçbir şey yapamazdım. Ama Yoona'da durum daha farklıydı. Parayı taparcasına seviyordu. Önceliği her zaman para ve bizdik. Beta olduğu için mühürleneceğine inanmıyor, hayatını kafasına göre yaşıyordu. Bazen zengin olan beta veya alfalarla zaman geçirirdi. Tüm gün parasını yer, akşamda birlikte olur bir daha yüzülerine bakmazdı.

Çok güzel biriydi ve beta olduğunu bilmesem omega sanardım. Beline kadar uzanan saçları, beyaz teni, düzgün yüz hatlarını ve ince belini düşünürsek Kore güzellik standartlarına fazlasıyla uyuyordu. Birçok teklif alırdı ama hepsini reddederdi. Birine bağlanmayı zayıflık olarak görse de bize arkadaşça da olsa inanılmaz bağlı olduğunu söylerdi. 

Jimin benim gibi omegaydı. Ailesi Busan'da yaşıyordu ve dürüst olmak gerekirse arkadaş grubumuzda ailesiyle arası iyi olan tek kişi oydu. Fazlasıyla duygusaldı, en olmadık şeylere bile ağlar saatlerce susmazdı. İnsanlara çabuk bağlanırdı ama bu onlara güvendiği anlamına gelmez. Birinin yanında olmasına alıştıysa ve güvenmiyorsa bir olay olduğunda şaşırmıyor, zaten güvenmediğini söylüyordu. Bir süre sessizleşir, sonra yine aynı eğlenceli moduna dönerdi. Saçlarını boyamaya bayılırdı. Benim onda bayıldığım şeyse kokusuydu. Şeftali kokuyordu ve onla uyumak için her şeyi yapıyordum. Kokusunu içime çekerek uyumak çok rahatlatıcıydı.

Hoseok da Yoona gibi betaydı. Bizim aksimize o tenisle ilgileniyordu. Deli dolu biriydi ve okuldaki herkesi tanıdığına emindim. Ayaklı dedikodu makinesi gibiydi. Jungkook'un hakkında bir şey bilmediği için hırs yaparak her şeyini öğrenmeye çalışacağını bilecek kadar tanıyordum onu. Ailesi sporcu olmasını istemediği için onları dinlemeyip gizlice okula kayıt yapmış sonrasında ailesiyle olan tüm ilişkisini kesmişti. Hyungu Amerika'da çalışıyordu ve kendisine düzenli olarak para gönderiyordu. Bu sayede maddi olarak zorluk çekmiyordu.

"Zengin olmasıyla ilgilenmiyorum. İyi biri olsun yeter." dedim bıkkınca nefesimi dışarı verirken. İyi birinden kastım gidip her yardım kuruluşuna para yağdırması falan değildi. Karşısındaki insanlara saygılı olması ve emir vermemesi benim için yeterliydi. Zenginse emir vermeye alışmış biri olabilirdi. Alfam olsa bile ne ben ne de omegam emir verilmesini sevmiyorduk.

Hoseok yerinden doğrulurken bir şeyler öğrendiğini anlamıştım. Bacaklarını geri çekerek bağdaş kurmuş telefonunu kenara koymuştu. "İki babası var. Biri omega diğeri alfa. Aşk evliliği var aralarında. Sosyeteler gibi mantık evliliği değil yani. 19 yaşında kız kardeşi var o da beta. Öğrendiğim kadarıyla omega babasına fazlasıyla düşkünmüş. Kız kardeşini gören kişi sayısı bir elin parmak sayısını geçmez. Evden asla çıkmıyormuş. Bu kadar bilgim var. Ama omega babasına düşkün olduğunu düşünürsek sana da aynı şekilde iyi davranır bence."

Kız kardeşinin evden çıkmıyor olmasına anlam veremesem de ailesine düşkün olması beni mutlu etmişti. Babalarının birbirini sevmesi Jungkook'a da kardeşine de aşılanmış olabilirdi. Büyüdüğümüz ortama göre şekillenirdik. Sevgi dolu bir ortamda büyüdüyse karşısındakilere değer veriyor olması çok yüksek bir ihtimaldi. 

Redamancy [Düzenleniyor... ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin