Kapımın alacaklı gibi çalınması yüzünden güzellik uykumdan uyanıp savsak adımlarla odamdan çıkıp dış kapıya yöneldim. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum ama geç olduğu kesindi. Bu saatte bana kim gelirdi ki? Elimle gözümü ovuştururken kapıyı açtım. Karşımdaki birbiriyle zerre alakası olmayan üçlüye bakınca kaşlarımı çattım; Jungkook, Yoona ve okulun basketbol takımının kaptanı olan Yoongi tam karşımda duruyordu.
Yoongi'yi birkaç kere maç esnasında görmüştüm, hakkında pek bilgi sahibi olduğum söylenemezdi. Siyah yırtık pantolon giymiş üstüne de aynı renk saten gömlek giyerek tamamlamıştı. Jungkook da onla aynı giyinmişti neredeyse, sadece saten gömlek yerine sıradan bir gömlek tercih etmişti. Jungkook'la son görüşmemiz beni kahvaltıya götürdüğü gündü. Arabada kardeşi aramıştı, o da bu yüzden beni eve bırakmak zorunda kalmıştı. Yoona'ya baktığımda gözlerim şaşkınlıkla aralandı. Saçı başı birbirine girmişti, dudak kenarında ise kan vardı.
Geri çekilerek içeri girmelerine izin verdim. Yoona önden gittiğinde Yoongi de onu takip etmişti. Jungkook beni beklerken kapıyı kapatmış olduğum yerde birkaç saniye beklemiştim. Yeni uyanmıştım ve ilk gördüğüm şey arkadaşımın dağılmış haliydi. Yanlış bir şey yapar da okuldan atılırdı diye korkuyordum sadece. Voleybol dışında ilgilendiği hiçbir şey yoktu, üniversiteye girmek için elinden gelen her şeyi yaptığı için emeklerinin boş yere heba olmasını istemiyordum. Üstüne üstlük en son öpüştüğüm ama dört gündür benle hiçbir şekilde iletişim kurmayan Jungkook'u da arkadaşımın yanında görmem her gece karşılaştığım bir durum değildi.
"İçeri geç, geliyorum."
Jungkook sessizce başını sallayarak salona geçtiğinde ben de banyoya giderek dolaptan pamuk ve krem alıp salona yöneldim. Yoona ve Yoongi aynı koltukta Jungkook ise tam karşılarındaki tekli koltuğa oturmuştu. 3'lü sehpadan büyük olanı alıp Yoona'nın karşısına koyunca bende üstüne oturdum. Yoona bana bakmamak için uğraş verirken elime aldığım pamuğu sertçe dudağının kenarına bastırdım. Acıdan tıslasa da umursamayıp kanı güzelce sildim. Çok büyük bir yara değildi ama gün içinde belli olmamasını istiyorsa makyaj şarttı. Kremi ona uzatıp tekli tekli koltuğun yanındaki krem rengi armut koltuğuma bacaklarımı uzatarak oturdum.
"Ne olduğunu biri anlatsa güzel olur." dedim sessizliği bozarak. Yoongi ve Jungkook aynı anda Yoona'ya bakınca ben de onun konuşmasını bekledim.
"Okuldan ve takımdan atılacağım galiba." Dediği şeyle şoka girerken gözlerini geldiğinden beri ilk kez benim gözlerime dikti. Okuldan atılmaktan çok tepkimden korktuğunu biliyordum. Ne olursa olsun ona destek olacaktım. Eğer ki teselliye ihtiyacı olsaydı Jimin'e ya da Hoseok'a giderdi. Bana geldiğine göre ona yardım etmemi istiyordu. Atılmak istememesinin tek sebebi bizdik. Voleybolu seviyordu ve ciddi anlamda çok iyi oynuyordu ama okul hayatını pek umursamazdı, buna rağmen okula girebilmek için bin takla atmıştı.
"Olayı baştan anlat."
Kremi çatlamış dudaklarına ve yaraya sürdükten sonra sehpaya bıraktı. "Yattığım alfalardan biri evlenmek üzereymiş ama ben bilmiyordum. Bilsem asla birlikte olmazdım zaten. Nişanlısı gelip olay çıkardı barda. 'Evlenmek üzere olan biriyle yatmaya utanmıyor musun?' gibisinden. Üstüme saldırdı bir de. Onun dediklerini pek umursamadım fakat asıl sorun şu ki o alfa okul sahibinin oğluymuş. Atılabilirim yani."
Anlattığı şeylere göz devirmiştim. O kadar büyüttüğü olay bu muydu yani? Nişanlısı tam olarak salakmış, alfa hakkında tek kelime bile etmiyorum; geri zekalı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Redamancy [Düzenleniyor... ]
General Fiction"Benim tek zaafım sensin Taehyung." [Omegaverse, semekook x femtae]