2 hafta sonra...
Anlaşmanın şartları enine boyuna konuşulmuş ve iki tarafında yararına anlaşma imzalanmıştı.
Bu süre zarfında Jeongin ve Chris ikilisi cidden yakınlaşmışlardı. Chris'in dönmesine 3 gün kalmıştı. İkisi de bu zamanı iyi değerlendirmeye çalışıyordu.
Yalnızlarken saygı eklerini kullanmayı bırakmışlardı. Hatta beraber bir kere gece yarısında askerleri aşıp gizli göle gitmişlerdi.
Yine yapmak istedikleri şey buydu. Jeongin küçük ve sessiz adımlarla sadece ay ışığının aydınlattığı sağlam taştan yapılmış koridorda Chris'in odasına ilerliyordu.
Dışarıdan gelen cırcır böceklerinin sesleri ve kendi kulağında duyduğu kalp atışları birbirine karışıyordu.
Alt dudağını ısırıp sessiz ama derin bir nefes aldı. Kanında gezinen adrenalini hissedebiliyordu.
Chris'in odasına geldiğinde yavaşça kapıyı açtı ve sırtını dönerek içeri girdi. Eğer Chris üstünü değiştiriyorsa onu çıplak görmek istemezdi.
... İster miydi?
Kesinlikle isterdi. Karın kaslarına dokunmak ve vücudunu süzmek isterdi.
Ama Chris'in bunu bilmesine gerek yoktu değil mi?
"Jeongin. Giyiniğim hadi gidelim."
Chris'in fısıltıvari sesini duyduğunda arkasını döndü. Heyecanlı gülümsemesine engel olamayıp Chris'in elini tuttu.
"Askerler şimdi nöbet değiştirecekler onların boşluğundan faydalanıp çıkarız."
O da fısıldadığında parmak uçlarına basarak aşağı indiler. Koskoca avluya ay ışığı ve duvarlara asılmış meşalelerin titrek ışıkları hakimdi.
Hâlâ el ele tutuşan ikili sabırla askerlerin değişim sıralarının gelmesini bekledi. Sıralarını değiştirmeye başladıklarında boşluklarından yayarlanıp kale sınırlarının dışına çıkmışlardı.
Ormanın içindeki patika yola gelene kadar sessiz kalmaya devam ettiler. Kaleden yeterince uzaklaşıp yokuş olan patikaya girdiklerinde rahat bir nefes aldılar.
Chris, Jeongin'in elini bıraktığında Jeongin dişlerini alt dudağına geçirdi. Eli çok boş hissettiriyordu. Ama sonra Chris'in kolunu omzunda hissedince istemsiz olarak gülümsedi.
"Jeongin cidden harika zaman geçirdim. Şimdiden teşekkür ederim. Şu iki hafta hayatımın en güzel iki haftası oldu."
Jeongin gözleri parlayarak gülümsedi. Onun da hayatındaki en güzel iki haftaydı. Elini kaldırıp Chris'in omzundan sarkan elini tuttu.
"Benim de hayatımın en güzel 2 haftasıydı Chris. Cidden. Ne zaman geri gelirsin bilmiyorum ama geri geldiğinde bunların hepsini tekrar yaparız."
Chris kolunu sıkılaştırıp hafifçe Jeongin'in yüzüne yaklaştı.
"Belki sen benim ülkeme gelirsin hm? Orayı sana göstermek istiyorum."
İkili yüzlerinde kocaman gülümsemelerle konuşarak göle doğru ilerlemeye devam ettiler.
Göle geldiklerinde sırayla kayanın üstüne oturup manzarayı izlemeye başladılar.
Yıldızlar o kadar yakın görünüyordu ki sanki ellerini uzatsalar dokunabilirlerdi. Dolunay yüzlerine ve etrafa vurup her yeri aydınlatıyordu. Bir kaç evin ateşleri seçilebiliyordu bile.
"Woah... Cidden burası kadar mükemmel bir yer görmedim... Harika..."
Chris etrafta uçuşmaya başlayan ateş böceklerine baktı. Kaç kere gelirse gelsin burası onu her zaman büyüleyecekti.
Jeongin'in manzarası da çok güzeldi. Gözünü dahi kırpmadan hayran bakışlarıyla etrafa bakan Chris'i izliyordu.
Yan profili inanılmaz mükemmeldi. Kafasını iki yana sallayıp dikkatini manzaraya vermeye çalıştı ama yine kendini onu izlerken buldu.
Alt dudağını dişleyip gözlerini ondan ayırmadı bu sefer.
"Beni o kadar dikkatli izleme geriliyorum."
Chris gözlerini zoraki Jeongin'in gözleriyle buluşturdu. Cidden kalbi çok hızlı çarpıyordu.
Bunun gerilme değil heyecanlanma olduğunu gayet iyi biliyordu. Ama bunu Jeongin'e söylemeyi planlamıyordu.
"Neden beni o kadar dikkatli izliyorsun?"
Jeongin dudaklarını ıslatıp derin bir nefes aldı. Elini Chris'in arkasına bir yerlere yaslayıp biraz ona yaklaştı.
"Beni çekiyorsun. Anlamlandıramadığım bir şekilde beni çok güçlü çekiyorsun."
Chris nefesini tutup hafifçe dikleşti. Jeongin'den direkt duymak onu inanılmaz heyecanlandırmıştı.
Jeongin gözlerini Chris'in dudaklarına indirip derin bir nefes aldı.
"İzin verir misin bana?"
...............
NELER DİYORSUNUZ PRENS JEONGİN
Ehehehe
Sonunda bölüm yazabildim yeey
Ama yurtta telefonumu aldıktan sonra hocalar şarja takmamışlar :)
25 kaldı ve daha saat 4'e kadar önüm var amk
İnanılmaz sinirliyim ve kimsede şarj aleti yok sabah da hızlıca çıktım yurttan alamadım şarjımı
Her neyse eğer yorumlarınıza ters cevap verirsem sinirli olduğumdandır şimdiden özür dilerim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Love // Jeongchan ✓Tamamlandı✓
FanfictionKendini boşluktan aşağı bırakmadan önce ciğerlerini yakan derin bir nefes aldı. Gözleri ağlamaktan şişmiş ve kıpkırmızı olmuşlardı. "Yakında beraber olacağız sevgilim. Geliyorum..." Yüksek kayaların üzerinden kendini bıralırken hissettiği son şey te...