"Newtie"
"Çaylak?" Derken doğruldum ve arkamı temizleyip Thomas'a baktım.
"Minho sabah benimle ilgili bir şeyler söyledi, eminim"
"Sorucaksan, neden bana sorucaksın? Git ona" dedim kollarımı birbirine kavuşturarak.
Ensesindeki saç tutamlarını birbirine doladı.
Bende yapim mi
Içimdeki sesi susturup silkelendim. Sabah Minho'nun dediği şeyden sonra sağ kalmam bile bir mucizeydi bence.
Resmen çocuğun üzerine atlamak istiyordum.
Hani demiştim ya bazen winston' la çalışır diye. Çalışırken hep t shirtünü çıkartıyor.
Yala
Sus.
O sırada hâla yanımda olduğunu hatırlayıp ona döndüm. Muhteşem gülümsemesiyle bana bakıyordu.
"Dalgınsın, söylediklerimin yarısını bile dinlemedin eminim" dedi hâla sırıtırken.
"Hayır dinledim" fark etmeden bende sırıttığımı anlayınca cümlenin sonlarına doğru kaşlarımı çatıp önüme döndüm.
"Peki en son ne söyledim sarışınım"
Sarışınım..
Yalamak istiyorum seni
Bende
Her neyse.
Ona doğru baktığımda gözleri saçlarımdaydı.
"Bu kir, toz, toprak ve pasın içinde saçların nasıl bu kadar güzel olabiliyor?" Diye sordu.
"Sen dokun diye" mırıltımı duymuş gibi heyecanla bana baktı
"Dokunabilir miyim?" Şapşal şey
Seni yalarken tutup bastırabilirsin...
Evet bunu iç sesim demedi.
"Evet" dedim fısıltıyla. Sesim çok boğuktu. Sanırım çok heyecanlanmıştım.
"Elleri yavaşça saçlarıma dokundu ama tereddütle geri çekince bir cesaret elini tutup saçıma koydum.
Gözlerimin tam içine baktı bir anda.
Hipnoz olmuş gibi herif bana ben herife bakıyordum.
Silkelendi ve elini saçlarımda gezdirdi, bende rahat olsun diye elimi çektim. Daha doğrusu onun bileğine doğru indirdim.
Kanın ordan geçişini hissedebiliyordum sanki...
Çok tuhaf bir andı.
Öp onu
Şimdi olmaz.
Öp hadi
Hayır olmaz sus.
Kaşlarımı çatıp kafamı kaldırdığımda dudakları dudağıma değdi. Hızla birbirimizden sanki aleve çarpmışız gibi savrulurken şokla yüzüne baktım.
"Ne bokuma o kadar yakınsın bana!" Diye hiddetlenince bana mahçup bir ifade ile bakıp geriye kaçındı bir iki adım.
"Özür dilerim. Fark etmemişim bile newtie." Diye söylendi.
Şok olmuştum kalbim küt küttü ve bunu anlamaması için hızla Minho'nun yanına doğru gittim. Büyük ve kaslı kollarının arasında neredeyse yok oluyordum ve bunu seviyordum.
Hızla sokuldum ona anında beni sardı ama yüzündeki ifadeyi az çok tahmin edebiliyordum. Bir şey demedi.
Gözlerimde ne zaman biriktiğini bilmediğim yaşlar akarken zorla da olsa yutkundum.
Korkuyordum.
Bu herife yenik düşmekten çok korkuyordum.
