13. Bölüm

286 35 27
                                    

Yazardan

Adrien kucağındaki Luna'yı hafifçe sallıyordu. Marinette'se ikisine dünyasıymış gibi bakıyordu.

Bir kaç dakika süren sessizliğin ardından Luna sonunda uykuya dalmıştı.

"Uyudu." diye fısıldadı Adrien.

"Evet. Çok huzurlu görünüyor." diye fısıldayarak karşılık verdi Marinette.

Adrien oturduğu yataktan kalktı ve kızını dikkatlice yatağına bıraktı.

Marinette'de yanına geldi ve arkadan sevgilisine sarıldı.

"Solar nasıl?"

"İyi ve çok sevimli."

"Peki dadı konusunda ne yaptın?"

"Daha önce asil ailelerin çocuklarına bakmış otuzlu yaşlarda bir kadın buldum. İki çocuğu var."

"İçim rahatladı. Daha önce çocuk bakmış bir kadın olması çok daha iyi."

Adrien arkasını döndü ve Marinette'e baktı.

"Konunun sadece Solar olduğuna emin misin prenses?"

Marinette'in yüzü hafifçe kızardı.

"E-evet tabii ki tek konu Solar!"

Adrien ağzını kulaklarına kadar çıkararak ve dişlerini göstererek gülümsedi.

"Çok sevimli.." Adrien Marinette'in duyamayacağı şekilde fısıldadı.

O sırada kapı çalındı ve bir asker içeri girdi.

"Prenses size ihtiyacımız var!"

Birbirlerinden ayrıldılar ve anlamadıklarını belirten bakışlarla askere baktılar.

"Yüz başı!.."

Marinette Adrien'in yanından koşarak ayrıldı ve askere baktı.

"Luka'ya ne oldu?!"

Marinette sesini yükseltmemek için direnirken sordu.

"Bir karanlık şövalye tarafından ciddi bir yara aldı majesteleri."

"Şu an nerede? Yaşıyor mu?"

"Kraliyet doktorunun klini-"

Marinette devamını dinlemeden askeri itip doktorun kliniğine doğru koştu. Adrien'da üstündeki şoku atıp Marinette'e yetişti ve onu takip etti.

Luka nasıl olur da yaralanırdı? Hayattaydı değil mi?

İkisinin de aklından geçen tek düşünce buydu.

Kliniğin kapısına geldiklerinde Marinette kapıyı çalmadan içeri girdi.

"Doktor o nasıl?"

"hâlâ yaşıyor..."

Adrien sedyede yatan arkadaşına baktı. doktor karnındaki yarasını sıkıca sarmıştı ve karnının doğrultusundaki sol koluna dikiş atmaya başlamıştı. Luka'nın yüzünde büyüden oluşan bir maske vardı.

Doktor derin bir nefes aldı ve konuşmaya devam etti. "Prenses sizin büyünüze ihtiyacımız var."

"Tamam, doktor." Marinette derin bir nefes aldı ve "Bir yıldır çok sık pratik yapmıyorum. Umarım işe yarar." diye mırıldandı.

"Ay ışığı büyüsü: Ay'ın iyileştirici ışığı!"

Adrien Marinette'e ve güzel büyüsüne baktı, kendi büyüsü sadece yaralayabilirdi.

-Yazarınız ancak karakterlerin sihirli bir dünyada yaşadığını hatırladı-

Bir süre sonra yavaşça yaralar kapanmaya başladı.

Marinette büyü yapmayı bitirdiğinde dengesini yitirerek yanında duran Adrien'ın kucağına düştü.

"Üzgünüm doktor. Bir prenses olarak çok güçsüzüm."

Marinette'in sesi güçsüz bir şekilde çıkmıştı.

Adrien kucağındaki güçsüz bedene baktı.

"Prenses iyi misin?"

"Evet, sadece yorgunum. Ben senin gibi her gün gücüm üzerinde çalışmıyorum. Zaten iyileştirme büyüsü herhangi bir savaşta işe yaramaz."

Haklıydı da iyileştirme büyüsü savaşta hep geride kalırdı ve güneş ve aydan etkilenen kişiler üzerinde de işe yaramazdı. Yani Marinette bilseydi bile ilk tanıştıkları zaman Adrien'a yardım edemezdi.

Luka yavaşça gözlerini açtı. Bulanık olsa da Adrien ve Marinette'i gorebiliyordu.

"Majesteleri," Luka zorlukla konusabildi.

"Evet Luka."

Marinette'se hâlâ Adrien'ın kollarının arasındayken konuştu.

"Kara şövalyeler, onlar" derin bir nefes aldı. "Onlar geliyorlar. Çok kalabalık."

Dünyalarının buz çöllerinde yaşayan karanlık varlıklar. Çoğu güçlü savaşçılar ve büyü güçleri güneş ve ay krallıklarından çok daha fazla. Bu güne kadar geliştirdikleri teknoloji sayesinde onları sınırlarının ötesinde tutmuşlardı ve şimdi geliyorlar mıydı? Hâlâ iki ülke arasındaki ilişkiler çok iyi değilken hem de.

"Bu savaşın başladığı anlamına geliyor sanırım."

"Sanırım." Diye karşılık verdi Marinette'e Adrien.

***

"Solar'a iyi bak."

"Bu benim en önemli görevlerimden."

"Adrien ya baban kabul etmezse. Ya yardım etmezse. Sonuçta bize yardım etmesi için bir neden yok..."

Adrien Marinette'in eğdiği kafasını çenesinden tutarak kaldırdı ve gözlerini birleştirdi.

"Yardım edeceğine eminim. Hem Luna babamın da torunu. Değil mi?"

"Evet. Teşekkür ederim."

"Asıl ben teşekkür ederim prenses."

Adrien Marinette'e küçük bir öpücük verdikten sonra arabasına bindi ve Güneş'e doğru yolculuğuna çıktı.

***

Marinette Adrien gittikten sonra son bir yıldır yaptıklarını düşündü.

Sadece bir aile için yaptığı anlamsız şeyleri...

İkizleri bile bir savaşın ortasında dünyaya getirmişti. Biraz daha bekleyebilirdi. Ama diğer yandan da beklemek özgürlüğüne mâl olacaktı.

Özgürlüğünden vazgeçseydi ve Adrien'in kendisine gelmesini bekleseydi ne kadar beklerdi? Annesiyse bu sürede baskı yapmaya devam ederdi.

Derin bir nefes aldı ve oturduğu yatakta kendini geri bıraktı.

Kafasındaki onlarca soruyla boğuşarak yatmaya devam etti geniş yatakta.

624 kelime

Evet uzun sürdü ama bölümün sonunu nasıl getireceğim hakkında hiç bir fikrim yoktu.

Umarım yakın zamanda bitirebilirim ya

Sıkıldım açıkçası. Ama yarım birakmak da istemiyorum.

Neyse umarım bölümü beğenmişsinizdir

Kendinize iyi bakın ve sonraki bölümde görüşmek üzere 👋

Bu arada Go Hard adında bir texting SaTzu kurgusu'nu yayımlamayı bitirdim. Twice gurubuyla ilgilenenler oraya bir uğrayabilirse sevinirim. Sizi seviyorum görüşürüz 💜

⭐İyi geceler🌙

Güneş Tutulması [Marichat×Adrinette] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin