TANITIM

41.6K 3.1K 1K
                                    

13:52

Mekan çok fazla dolu değildi ama bana birkaç kuru kalabalık bile batıyordu. Beni meşgul edebilecek her şeyden nefret ediyordum şu an.

"Mert, ikinci masanın siparişini götürdün mü?" diye sordu Turgut abi. Yaslandığım tezgahta baş parmağımın etini kemirirken hızlı hızlı kafamı salladım.

"Çoktan götürdüm abi."

"Yine hızlısın bugün, pazar günleri güncelleme mi geliyor oğlum sana?" deyip güldüğünde ben de isteksizce gülümsedim.

"Cumartesi dinlendiğim için pazar günleri aşırı derecede enerjik oluyorum." diye mırıldandım. Tamamıyla yalandı.

Pazar günleri o geliyordu.

Tam onu düşünürken kapıdan içeri iki arkadaşı ile beraber girdiğinde elim ayağım birbirine dolanmıştı.

Asker traşlı saçları, güldüğünde dikkat çeken inci gibi dişleri, uzun boyu her geçen gün beni daha fazla etkiliyordu. Boynunda ki künyeyi hep dışarıda bırakıyordu, belki de takı takmayı seviyordu. Zaten bunu hiç çıkarmadığı saatinden anlamıştım. Çalışmadığı halde hâlâ kolundaydı.

Yine gülüyordu, o gülünce benim de dudaklarım otomatik olarak kıvrılıyordu.

Yanındaki insanlar ne kadar şanslıydı.

Sürekli geldikleri mekan olduğu için hiç yabancılık çekmeden her zaman ki masalarına ilerlediler. Amasya'nın bu yerinin küçük olmasının tek kârı, gidecek daha farklı bir mekan yoktu ve sürekli buraya gelmek zorunda kalıyorlardı.

"Geldi bizim askerler." dedi Murat abi,  onlardan iyi para kazanacağını biliyordu.

Hiç fırsat vermeden elimdeki not kağıdı ile onların olduğu masaya ilerledim. Çağrı'nın yüzü bana dönüktü. İki arkadaşı önüne oturmuşken onun yanında ki sandalye boştu ve kolunu oraya uzatmış diğerini de masaya koymuş kafasını eğerek bir şey konuşuyor ve gülümsüyordu.

Yanlarına vardığımda bakışları bana kaydı hepsinin.

"Hoş geldiniz." dedim, beni yüz olarak muhtemelen tanıyorlardı çünkü altı pazardır bu mekana geliyorlardı.

"Hoş bulduk." içlerinde boyu en kısa olanı gülümseyerek konuştu.

Bakışlarımı ondan çektim, o kadar derin bakıyordum ki şu an beni izliyorken öyle bakarsam anlaması muhtemeldi.

"Ne alırdınız?"

"Kardeş sen bize soğuk bir şeyler getir. Ha bir de okey alabilir miyiz? Bir arkadaş daha gelecek." bu sefer sarışın olan konuşmuştu.

"Tayfun geliyor mu lan?" o konuştuğunda yutkundum, bakmasam bile onunla ilgili her şey beni heyecanlandırıyordu.

"Gelecek, çarşıda bir işi varmış."

"Tamam o zaman, sen okeyi getir." dediğinde peki anlamında kafamı sallayıp hızla bakışlarımı kaçırıp yürümeye başlamıştım ki arkamdan yine onun sesini duydum.

"Kardeş baksana bir," ona döndüğümde mahçup bir tavırla gözlerini kıstı. "Bir de zahmet olmazsa küllük getirebilir misin?"

Kafamı hızlı hızlı salladım.

"Tabi, tabi." gülümsedi, ben de gülümsedim ve titreyen bacaklarıma inat dik bir şekilde mutfağa ilerledim.

Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki, beni bitiriyordu.

ÇARŞI İZNİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin