Bayan Weasley'nin yemeklerinden yükselen muhteşem koku, Hogwarts'ta muhteşem bir yıl geçireceğimizin habercisiydi sanki.
Weasleylerin evindeki kahvaltı bitmişti. "Herşey için teşekkürler Bayan Weasley." dedim bir çırpıda. Karşılık olarak her zamanki gibi sevecen bir Weasley gülümsemesi aldım. Sanırım şimdi Diagon Yolu'na gitme vakti diye düşünürken Bay Weasley bağırdı: "Haydi çocuklar,almamız gereken malzemeler var." Tahminlerime göre uç uç tozuyla gidecektik. Ah,Harry burada olsaydı muhtemelen gözlüğünü kırmadan duramazdı.Ve evet,Diagon Yolu'ndaydık. Burasının beni çocuk gibi mutlu ettiği apaçık ortadaydı.
Bu yıl için gerekli olan kitaplarımı,kazanlarımı ve daha tonlarca şeyi aldım. Ardından Weasleyleri aramaya koyuldum. Bir yandan da Harry'yle karşılaşmayı diliyordum.Son mektubunda yazdığına göre bugün buluşacaktık ve Hogwarts'a gitmeden önceki son gecemizi her zaman olduğu gibi birlikte Weasleylerde geçirecektik.Ah,neredeydi bu çocuk? Gerçekten çok fazla özlediğimi her hücremle hissettim. Derken bir anda sert bi vücuda çarpmamla düşüncelerim bölündü ve beni sarmalayan kolların sahibini anlamak pek zor olmadı. "Bir dahakine daha nazik olursan sevinirim,Bay Potter." dedikten sonra ikimizde deli gibi gülmeye başladık. "Ah, Harry.Seni çok özledim." diye sayıklamaya başlayınca Harry az öncekinden daha da şiddetli bir kahkaha kopardı.Ona kızgın ve sert bakış attığım an sakinledi ve: "Biliyorum Hermione,ben de seni çok özledim." dedikten sonra sanki mümkünmüş gibi daha da sıkıca sarıldı. "Harry, izin verirsen nefes almam gerekiyor." Beni bıraktı ve Ron'u bulmak umuduyla yola koyulduk.
Weasleylerde geçen mükemmel akşam yemeğinin ardından (tabii ki Ron'un her türlü yemekten ağzının sığamayacağı kadar fazla yiyip boğulmasına ramak kalmadan olan bir Weasley akşam yemeği düşünemiyorum bile)
Ron, Harry ve ben oturma odasındaydık. Harry'nin Dudley'nin rejiminden bahsediş şekli hepimizin kahkaha atmasına sebep oldu.
Şüphesiz ki dünyadaki en mükemmel arkadaşlara sahiptim.
Harry ve Ron'a iyi geceler dileyerek Ginny'nin odasına çıktım.Benim için ayrılmış olan yatağa uzanmak için hamle ederken üzerimde hâlâ kot pantolonumun olduğunu fark ettim. Ve üşenerek üstümü değiştirdim. Artık üzerimde mor çiçekli pijamalarım olduğunu göre yatmaya hazırdım. Onca düşünceyi bir kenara bırakıp uyumaya çalıştım fakat gerçekten çok zordu. Oldukça heycanlıydım. Yarın Hogwarts'a gidiyor oluşum uyuyamama sebeplerimin en başındaydı sanırım. Ah, her sene aynı heyecanı yaşamasam olmaz.Ama hissedebiliyordum,bu sene oldukça ilgi çekici olacaktı.1 Eylül sabahı. Sonunda Hogwarts'a gitmemize saatler kalmıştı. Peki bu mutlu olmamı engelleyen his de neydi böyle? Düşün Hermione...Kendime geldikten sonra aklımı zorladım. Evet şu rüya.Kendimi hayatımın en saçma rüyasına bırakıyor olduğumu bilseydim muhtemelen uyumazdım. Rüyamda sanki çok lazımmış gibi Malfoy'u görmüştüm. Daha doğru anlatmak gerekirse onun olduğunu tahmin ettiğim 2 çift griyle mavinin karışımı oldukça soluk olan gözler görmüştüm. Bunun moralimi bozmasına izin vermemeye karar vererek üzerimi giyindikten sonra Harry ve Ron'u uyandırmaya gittim.
Sonunda,Hogwarts Express'in huzur veren düdüğünün sesinin yanındaydık. Sanırım mutluluktan ölebilirdim.
Herşey alışılmadık derecede sorunsuz gidiyordu.Bu sene muhteşem olacak, hissedebiliyorum.Bayan Weasley hepimizi teker teker öptükten sonra trene bindik ve kompartman aramaya koyulduk.Her ne kadar Ginny'nin de bizimle oturmasını istesem de Harry'e fena halde abayı yakmış olduğu için utanarak Neville ve Luna'yla oturacağını dile getirdi. Sonunda Ron boş kompartman bulunca tabiiki de bir "Aferin Ronald" dememi ve kocaman gülümsememi hakketti.
Ron tahminimce 200. çikolatalı kurbağasını yerken ben de bu senenin "Üst Düzeyde İksir Yapımı:İksirler" kitabını inceliyordum. Ron: "Harry, sanıyorum ki Hermione'nin bu seneki aşkı geçen senelerde olduğu gibi kitaplar olacak." İkisi de çocuk gibi kıkırdamaya başladı.Ona -kes-sesini-Ronald- bakışımı gönderdikten sonra ikisi de sustu ama Harry'nin gülmesini saklamaya çalışırken az kalsın sakızını yutmak üzere olduğunu görünce istemsizce gülmeye başladım. Haline güldüğüm ve benim halime gülen Harry, her türlü şeye gülen Ronald'la birlikte aklımızı kaçırmış gibi gülmeye başladık. Dakikalar sonra aksi Hermione Granger geri döndü ve onları pek de hoş olmayan bir biçimde susturarak kitap okurken rahatsız edilmemesi gerektiğini tekrardan hatırlattım.
Kitaba konsantre olamıyordum. Harry ve Ron yüzünden değil. Az önceki tehditkar bakışlarımdan sonra çenelerini açmaya cesaret edememişlerdi. Şüphesiz ki,yan kompartmandan gelen Malfoy'un kulağımda vız vız öten sesi oldukça sinirimi bozuyordu ve dikkatimi dağıtıyordu. Aklımdan ona hangi lanetleri atabilceğimi düşünerek kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Bu şaşırtıcı bir şekilde işe yaradı. Onu kafamda milyonlarca,pek hoş olmayan biçimlerde öldürdüm. Bu sırada Hogwarts'a yarım saat kaldığını bildiren düdük çaldı. Ama daha Hogwarts'ın yakınlarında bile değildik. Ron her zamanki gibi hepimizden önce paniğe kapıldı. Ciddi anlamda Hermione Granger olma vakti geldiğini fark ettim ve Ron'u sakinleştirdikten sonra kompartmandan dışarı çıkıp ne olduğuna baktığımda manzara pek hoş değil,hatta hiç hoş değildi. Hemen yanda Malfoy duruyordu ve her zamanki gevşek tavrıyla: "Ne oldu Granger,korktun mu yoksa?" dedi. Bense o yokmuş gibi davranmaya devam ettim. Trenin arızalanması bu zamanı bulmuştu sanki. Ve aniden trenin geri hareket etmesiyle Malfoy'un üstüne düşmem,daha doğrusu çakılmam bir oldu. Keşke bu anı yaşamadan ölmüş olsaydım...
Bu benim ilk hikayem. Uzun zamandır üzerinde uğraşıyorum. Açıkçası hikaye yazma fikri bana en iyi arkadaşımdan geldi. Birlikte yazmaya başladık. Yorumlarınız bizim için gerçekten çok önemli. İyi veya kötü yorumlarınızı bekliyoruz. İltifatlarınız kadar eleştirileriniz de bizim için çok fazla önemli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
smart and dangerous || dramione
Fanfiction''Zekisin,Granger. Oldukça fazla.'' ''Tehlikelisin,Malfoy. Oldukça fazla.''