sixteen

764 87 54
                                        

Kai kütüphanede aradığı kitabı bulmak için rafları gezerken, bir anda beline sarılan kollar ile irkildi. Daha sonra Soobin'in geleceğini hatırlayınca derin bir nefes bırakıp kolları arasında ona doğru döndü. "Sen miydin, korktum."

Soobin gülümseyip burnuna bir öpücük kondurmuştu. "Başkasını bekliyordun galiba?"

"Hayır da dalmışım bir an."

Soobin Kai'nin saçlarını geriye yatırırken onaylarcasına mırıldandı. "Hmm."

Kai de kollarını onun boynuna sarmış, başını omzuna koyup bir süre dinlendirmişti kendini. Kafası ağrıyordu ve Soobin'in tatlı kokusu ona iyi geliyordu. "Kafam çok ağrıyor." diye mırıldandı küçük bir çocuk gibi.

Soobin hafif geriye çekilip yüzüne bakmış ardından önce saçlarına, sonra şakağına bir öpücük kondurmuştu. Ellerini çıkarıp şakaklarını hafif hafif ovalarken Kai gözlerini kapatmıştı.

Soobin gözleriyle sevgilisinin yüzünün her bir noktasını gezerken derin bir iç çekti. Kai'nin böyle kolları arasında olması hâlâ rüya gibi geliyordu. Resmen sevgililerdi ve ona istediği gibi davranabiliyor, istediği gibi sarılıp öpebiliyordu.

Yaşadığı farkındalıkla kocaman gülümsedi ve ellerini şakaklarından inidirip yüzünü kavradı. Alnından başlayıp yanaklarına doğru indirdiği dudaklarını, son olarak Kai'nin biçimli dudakları ile buluşturdu.

Kai gözlerini kırpıştırarak açarken Soobin çoktan öpmeye başlamıştı. O da kollarını boynuna daha sıkı sarıp karşılık vermeye başlayınca, konuştuklarının aksine şefkatle öpüyorlardı birbirlerini.

Dudaklarının ıslak sesi kütüphanede yankı yapınca bu durum Soobin'in fazlasıyla hoşuna gitmiş ve Kai'yi belinden tutup kendine daha çok çekmişti. Kai, Soobin'in ensesinde duran elini çıkarıp saçlarına götürdüğünde, hissettiği duygu yoğunluğu ile farkında olmadan çekiştirmişti. Soobin bununla birlikte inleyince geriye çekildi. Kai gözlerini kocaman açıp eliyle Soobin'in dudaklarını kapattı.

"Biri duyacak."

"Ama napıyorsun sen de niye saçımı çekiştiriyorsun?"

"Ne biliyim ben farkında değilim ki."

İkisi birkaç saniye birbirlerine boş boş bakmış, ardından kısık sesle gülmüşlerdi. Soobin yeniden Kai'yi belinden tutarken boynuna bir öpücük kondurdu. "Nasıl etkileniyorsan artık benden."

"Di mi, hiç sorma."

Soobin yeniden gülünce Kai de kıkırdamış ve Soobin'in önce çenesine sonra dudaklarına hızlı bir öpücük daha kondurmuştu. "Ders başlamak üzere. Gitmemiz lazım hemen."

Soobin oflayarak başını sallarken ayrıldı sevgilisinden. Kai üstünü başını düzeltirken, Soobin de saçlarını düzeltmiş ve kapıya doğru ilerlemişlerdi.

Tam çıkmak üzereyken Soobin aklına gelen şeyle durdu ve Kai'nin kolundan tutup kendine çevirdi. "Kafan ağrıyor mu hâlâ?"

Kai başını iki yana salladı. "Biraz daha iyiyim şimdi, çok kötü değil."

Soobin bileğini baş parmağıyla narince okşarken "Sen sınıfa geç ben sana ağrı kesici bulup geleceğim." dedi. Kai gerek olmadığını söylese de, Soobin'in inadıyla baş edemeyeceğini anlayınca daha fazla ısrar etmedi. "Tamam ben geçiyorum ama sakın geç kalma tamam mı?"

"Tamam güzelim."

Kai gülümseyip kütüphaneden çıktığında yüzünde hâlâ aptal bir gülümseme vardı. Birkaç ay öncesine kadar böyle bir durumda olacağını söyleseler sesli gülerdi. Ama şimdi her şey gerçekti. Soobin gibi bir sevgilisi vardı ve ona olan duyguları günden güne güçleniyordu sanki.

Öyle ki yanından ayrılmış olmasına rağmen hâlâ deli gibi atan kalbi bunu kanıtlar nitelikteydi.

Kai, Soobin'e gittikçe daha çok aşık oluyordu.

***

ayyy bugün hyuka bebişin doğum günüsü 🎉🎊🎉🎊 iyi ki doğdun güzel bebeğimmm 💕💓💘💕💖

bu da bebek sookai 💆🏻‍♀️

bu da bebek sookai 💆🏻‍♀️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

14.08
🌈

faultless || sookaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin