Mikasa perdenin küçük arasından gözüne yansıyan güneş ışığı ile uyandı. Bir eli ile gözüne gelen güneş ışığını engelleyerek yatakta doğruldu. Sağ tarafında yatan Eren'e baktı. Boşta olan eli ile yüzüne boynuna yavaşça dokundu. Ateşi yok gibiydi.
Yattığı yataktan kalkıp üzerindeki bol tişörtü bacaklarını kapatsın diye çekiştirdi. Pantolon ve kazakla yatamayacağı için Eren'in büyük bir tişörtünü giymişti ama o tişörtte kalmasının bir karış altında bitiyordu. Mikasa için aşırı rahatsız ediciydi. Sadece yatarken rahat olsun diye giyinmişti.
Hızlıca kenarda duran kıyafetlerini giydikten sonra masanın üzerinde sessizde çalan Eren'in telefonu dikkatini çekti. Ekranda "Ortak bozuntusu" yazıyordu. Telefon kapanır kapanmaz tekrar aramaya devam ediyordu. Israrla atamalarının sonunda Mikasa önemli bir şey olduğunu düşünerek telefonu odadan alıp odadan çıktı. Telefonu açar açmaz bir kadın sesiyle karşılaştı.
"Eren neredesin sen? Sonunda açtın telefonu. İki gündür haber vermiyorsun. Hastaların çıldırmış durumda." Mikasa karşıdan duyduğu kadın sesiyle konuşmakta biraz tereddüt etti.
"Merhaba. Ben Mikasa. Eren şu an hasta. Telefonlara bu yüzden cevap verememiş olmalı. Ben de daha dün yanına geldim. Çok ateşi vardı. Bugün daha iyi ama bugünde gelemez büyük ihtimalle. Hastalarına haber verirseniz çok iyi olur."
"Mikasa mi?" Ymir şaşkınlıkla sordu.
"Evet."
"Sen o kadınsın. Hehe. Eren'in defterinde hep resmini görüyordum. Her neyse konumuz bu değil. Onu benim yerime azarlarsan sevinirim. Bir kaç gündür onun yüzünden telefonlarım hiç susmuyor. İnsan bir haber verirdi. Her neyse. Bilgilendirmen için teşekkürler. Bu arada ben de Ymir. Memnun oldum."
"Ben de memnun oldum."
"Kusura bakma seninle daha fazla konuşmak isterdim ama telefonlar susmuyor. Elbet bir gün yüz yüze konuşmak isterim."
"Ben de çok isterim. Daha fazla tutmayayım seni." Diyerek telefonu kapattı.
■
"Yemek yapmayı unutmuşum Sasha. Kim bilir ne zamandır yapmıyorum. Elimin lezzeti gitmiş." Diye yakındı Mikasa.
"Saçmalama kızım. Çok güzel yemek yapıyordun sen."
"O olaydan sonra her şeyi unutmuşum baksana. En azından hala bildiğim bir kaç bir şey var. Onları hazırladım. O uyandıktan sonra Armin'in yanına gideceğim."
"Ne? Ay Armin seni görünce çok mutlu olacaktır ama bak beni aramayı unutma. Bu sefer affetmem."
"Tamaam. Unutmam. Ama tek sıkıntı tek başıma oraya nasıl gideceğim? Koskoca okul. Öğrenciler falan var." Diye endişeyle konuştu Mikasa.
"Kendine gel Mikasa Ackerman. Yaparsın sen. İstersen okula hiç girme. Armin'i dışarı çağır daha kolay olur senin için."
"Pekii. Öyle yaparım. Bu arada şirkete geri dönmem lazım artık."
"Sen dönünce ben de dönmüş olacağım. Mutlu mutlu evde tatil yapıyordum ben."
"Yeter bu kadar tatil beş ay olacak. Hange'nin durumunu görmedin mi? Abim eve gelmiyor diye çok üzülüyor. En kısa zamanda dönmemiz lazım." Diye konuştuğunda boynunda hissettiği dudaklar yüzünden irkilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlük Ve Savaş || Eremika
FanfictionMikasa kırmızı gülü çok severdi. Ona hayata dair savaşmayı anımsatırdı. Eren beyaz gülü çok severdi. Ona özgürlüğü çağrıştırırdı. Ikisi bir gün birbirlerinin sevdikleri gülleri ve onlar için ne ifade ettiklerini öğrendiler. O günden sonra birbirler...